Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mayıs için seçim startını vermesinden sonra, günler önce bir araya gelecekken ama deprem dolayısıyla ertelenen 6’lı masanın son toplantısı gerçekleşti. Masadan ne çıktı? Yine hiçbir şey… 6’lı masayı oluşturan liderler, ortak adaylarını pazartesi günü açıklayacaklarmış…Türkiye’yi yönetme iradesini taşıyan, hele yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli depremlerle sarsılan ülkemizin geleceğine yönelik şimdiye kadar hiçbir perspektif ortaya koyamayan 6’lı masanın bu toplantısı milletimiz nezdinde bir karşılık buldu mu? Heyecan yarattı mı? Hayır… Türkiye siyasetinde hiçbir karşılığı bulunmayan 6’lı masa, yine kendi kısır çekişmelerinin ve rant hesaplarının enkazı altında kaldı. Masaya Cumhurbaşkanı adayı olarak adı getirildiği ifade edilen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı sürekli bir karşı duruş ve tavır koyan İyi Parti Lideri Meral Akşener, apar topar il başkanlarını Ankara’ya çağırdı ve nabız yoklama aşamasına geçti. Baştan beri Akşener’in masaya sunduğu iki aday olduğu söyleniyordu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş. İmamoğlu’na YSK’ya hakaret davasından verilen ceza bir anlamda O’nu Cumhurbaşkanlığı adaylığı denkleminden çıkarmış gibi görünüyordu. Mansur Yavaş’a ise HDP’den gelebilecek muhtemel oylar açısından mesafeli duruluyordu. Ve, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İl Başkanlarıyla yaptığı görüşmeden sonra kameraların önüne çıkarak, 6’lı masayı dağıtan açıklamasını yaptı. Başlığımızda ifade ettiğimiz gibi, 6’lı Masa, kelimenin tam anlamıyla 6’lı enkaza dönüştü. Akşener, partisinin kıskaca alındığını, 6’lı Masa’nın millet iradesini yansıtmadığını söyledi. Şimdi siyaset sahnesi tam anlamıyla keşmekeşe dönüştü. Artık tek ayağı yok olan 5’li Masa’nın Pazartesi günü Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismini Cumhurbaşkanı adayı olarak açıklaması kesin gibi. Peki bu durumda ne olur? Olacağı şu: Şimdiye kadar Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısında defalarca seçime giren ve her seçimde boyunun ölçüsünü alan, “Ebedi muhalefet” Kılıçdaroğlu, 14 Mayıs’ta kurulacak seçim sandıklarının dibini yine boylar. Zaten,, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısına kim çıkarsa çıksın sonunun hezimet olması kesindir. Meral Akşener’in de İmamoğlu ve Yavaş’a çağrı yaparak, “Millet sizi göreve çağırıyor” şeklindeki bir anlamda zımnen onları Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istemesinin de siyaseten bir karşılığının olup olmadığını önümüzdeki günlerde hep beraber göreceğiz. Ama kesinlikle söylememiz gereken şudur: Tamamen enkaza dönen muhalefet blokunun bundan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan karşısında seçilebilecek bir aday çıkarabilme şansı da kalmamıştır. Bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. Şöyle ya da böyle. Türkiye, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 14 Mart’ta açıklayacağı seçim kararından sonra YSK’nın devreye girmesiyle birlikte 60 gün içinde seçimlere gitmiş olacak. Yüksek Seçim Kurulu günlerdir felaket bölgelerindeki seçim güvenliğinin nasıl sağlanacağı noktasında çalışmalar yapıyor. Depremzedelerin oylarını nerelerde kullanacakları noktasında da devlet erkanımız gerekli açıklamaları yaptı. Önceki yazımda ifade ettiğim gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim tarihini açıklamış olması, her şartta Türk milletiyle olan gönül bağının ne kadar güçlü olduğunu, milletine güvendiğini, hele hiç kimsenin hezeyanlarını dikkate bile almadığını çarpıcı şekilde ortaya koymuştur. “Geçmişte yaptığım gibi yine yapacağım. Felaket bölgelerini bir yılda ayağa kaldıracağım” sözünü veren Cumhurbaşkanı’nın bu söyleminin karşısında hiçbir muhalefet partisinin şimdiye kadar ortaya koyduğu elle tutulur hiçbir stratejinin olmamasını doğru şekilde okuyacak bu milletimiz sandıklar kurulduğunda da yine en doğru kararı vereceğine inancımız tamdır. Milletimizin engin ferasetine ve basiretine güveniyoruz. Tek dertleri, “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun, isterse ülkede kaos çıksın” olanların popülist söylemlerine, provakasyondan başka bir amaç taşımayan siyasi rant hesaplarına bu ülkenin hamiyetperver milletinin prim vereceğini düşünmüyoruz. “Yürüyen merdivene bile ters binen”, bindiği metronun sürücüsüz olmasına şaşıran, bu milletin ruh köklerinde onarılmaz tahripler bırakan zihniyetin kalıntılarının kafalarının arkasında bulunan tüm hesapları bu milletimiz elbette idrak etmektedir. Türkiye’nin bu kafayla kaybedecek değil bir yılı, bir saniyesi bile olamaz. Haksız mıyız? İyi Parti gibi bir partneri yok olan CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da sıcak sıcak yaptığı açıklamada “Taşlar yerine oturacak” diyor. Hangi taşı kastediyor acaba? Kafasına düşen masanın taşını mı?