22 gündür Gazze’de masum insanların üzerine çoluk-çocuk-genç-ihtiyar demeden ölüm yağdıran, katliam yapan, bilinçli bir soykırım uygulayan, hastaneleri-kiliseleri bile bombalayarak savaş suçu işleyen terörist İsrail, nasıl dize getirilir? Yunus Emre, “Zulm ile abad olanın, ahiri berbad” olur diyerek zalimlerin muhakkak hüsrana uğrayacağını söylemekte. Terörist İsrail, defacto biçimde 1948 yılında Filistin topraklarında İngilizler tarafından kurdurulan naylon bir devlettir. İsrail, kurulduğunda 13 dakika sonra ABD onları devlet olarak tanımıştır… Maalesef o gün iktidarda olan CHP’li hükümet de birkaç gün sonra İsrail’i devlet olarak tanıma gafletinde bulunmuştur. Aslında İsrail diye bir devlet bizim anlayışımıza göre yoktur… Neden? Çünkü, hem naylondur, hem de Filistin toprakları içinde nokta gibi bir hançer gibi sokulmuştur. 1948’den beri yardakçıları ve sırtını sıvazlayan ülkelerin desteğini de arkasına alarak Filistin topraklarında Müslümanlara bilinçli bir asimilasyon uygulayan terörist İsrail, 1967’ye gelindiğinde topraklarını genişletmede bir adım daha attı. O tarihte silah-mühimmat, savaş teknojilerini, uçaklarını Sovyetlerden temin eden Mısır’ın, İsrail’le yapılan savaşta 50 uçağı birden bilinmeyen sebeplerle düştü. İsrail, hem güneyde, hem kuzeyde toprak sahibi oldu… Golan tepelerini işgal etti…
Zalimler kurşun, Müslümanlar taş
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kürsüsünde 1967 yılındaki Filistin’deki toprak durumunun çarpıcı haritasını göstererek yaptığı konuşmada bu duruma dikkat çekmişti. Cumhurbaşkanımız her mitinginde, her konuşmasında da hem 1967 sınırlarına geri dönülmesini, hem de başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin de kurularak, iki devletli bir çözüm bulunmasını ısrarla vurgulamakta. Minicik topraklar üzerinde kurulan terörist İsrail, bugün Filistin topraklarında neredeyse Müslümanlara yaşam alanı bırakmamış durumda. Sürekli şekilde asimilasyon, soykırım yapıyor, istediği yeri işgal ediyor, Müslümanların evlerine el koyuyor, Yahudi’leri yerleştiriyor… Gazze’de, Batı Şeria’da, Kudüs’te… İlk kıblemiz Mescid-i Aksa’da Müslüman kardeşlerimize eziyet ediyor, dövüyor, namaz kılmalarını engelliyor… Filistinli Müslüman kardeşlerimizin bu zalimlere karşı direnecek hiçbir şeyleri yok… Yıllardır herkesin bildiği deyimle “intifadalarıyla”, İsrail tanklarına, askerlere sadece taş atıyorlar… İsrail askerleri onlara göz yaşartıcı bomba, bazen plastik mermi, bazen gerçek mermi atıyor. Zalimler kurşun yağdırıyor, Müslümanlar ölürken dünyanın gözleri önünde yaşanan bu katliamlara hiç kimse gıkını bile çıkarmıyor.
Dünya 5’ten büyüktür
Neden? Çünkü, Cumhurbaşkanımızın “Dünya 5’ten Büyüktür” diye haykırdığı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi denilen, 5 ülkenin tekelindeki yapı, özellikle Siyonist İsrail’in kuklası ABD’nin sürekli devreye girmesiyle, bu topraklarda Müslümanlara zulmedilmesine seyirci kalıyor, kalıcı barışın tesis edilmesine göz yumuyor. Havayla tokalaşan, gittiği her yerde yerlere kapaklanan, artık aklı melekelerini yitirme aşamasındaki Biden, Obama döneminde bir ödül töreninde, “Ben Siyonistim, Siyonist olmak için Yahudi olmaya gerek yok” diyerek, bu teröristlerin emrinde olduğunu açıkça itiraf etmişti. Bu adamdan daha ne beklenirki? Gazze’ye ölüm yağarken, o gidiyor ve havaalanında Netenyahu’yla kucaklaşıyor… Utanmazca, arlanmazca, savaş gemilerini Akdeniz’e gönderiyor, “İsrail’e görülmedik bir silah yardım paketi çıkaracağım” diyerek masum insanların üzerine bomba yağdıranlara masum insanların üzerine daha çok ölüm kusmaları için destek çıkacağını söylüyor. “7 Ekim’den öncesine dönülmeyecek” diyerek, bu topraklarda İsrail’i daha da büyütecek, Müslümanları bombalandıkları Gazze’den Sina çölüne sürecek savaşı arkalayacağını beyan ediyor. Gazze’de görülmedik bir insanlık dramı, trajedisi yaşanırken, Gazze’liler dünyanın gözü önünde yok edilirken, ABD de, AB ülkeleri de tıynetlerinin gereğini yapıyor.
“Küfür tek millettir”
Rabbimiz “Bunları dost edinmeyin” buyuruyor. Çünkü, “Küfür tek millettir”… O halde, Gazze’deki dramı ve trajediyi bitirmek için de bizim de birlik, beraberlik içinde olmamız gerekiyor. Yıllardır bu topraklarda kan, gözyaşı, zulüm estiren, inanılmaz bir mezalim yapan, Müslümanları her fırsatta katleden İsrail; kınanmaya, protesto edilmeye alışkındır… “Alışmış kudurmuştan beterdir” misali, ne zaman böylesi bir katliam yapsa, İslam ülkelerinde yapılan protestolar, hükümetler nezdindeki kınamalar vs. İsrail’in umurunda bile olmaz. Çünkü, İsrail, yardakçılarına ve sırtını sıvazlayan süper güçlere güvenir… Yani, cüretini bunlardan alır… İkincisi, Yahudiler, Siyonistler dünyanın en zengin, ticareti bilen ırkıdır… Dünyada hakim olan, sofralarımıza koyduğumuz bir çok marka, banyomuzdaki sabun, şampuan, diş macunu, içtiğimiz su, şu anda maalesef bilgisayarımda kullandığım program, yazılım, biraz sonra göndereceğim mail yazılımı, dünyanın en büyük arama motoru vs. hepsi Yahudilerin elindedir. Umre’ye veya Hacca’mı gideceksiniz… Bindiğiniz uçak biletindeki IATA sisteminden Yahudilere para akar… “Yok ben gemiyle gideceğim” derseniz, o geminin bilet sisteminin içinde de Yahudilere akan para vardır… Yahudiler, dünya parasal sisteminin üzerine çöreklenmişlerdir. Cebimizdeki TL’nin, doların, euro’nun değerini onlar belirler… ABD’de karşılıksız olarak basılan dolarlarla, sizin paranızın değerini hiç ederler, pul ederler. Cebinizdeki para bir anda pul olur.. İstedikleri ülkenin ekonomisine istedikleri gibi müdahale ederek, inanılmaz bir tazyik uygulayarak sizi açlığa mahkum ederler. Bastıkları dolarlarla gelip sizden tahvil satın alırlar, bilmem kaç faizle tekrar tekrar kazanırlar… Ekonominizi felç ederler…
Siyonizm timsaha benzer
Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hoca’mızın ifadesiyle, “Feraset, basiret, dirayet”… Ve, “Siyonizm bir timsaha benzer, alt çenesi ABD, üst çenesi ABD, kuyruğu ise kukla İslam ülkelerin hükümetlerindeki liderler”… Siyonizmle ve dünyanın ticaretin neredeyse yüzde 70’ine hakim olan bu Siyonist blokla mücadele edebilmek için, onları iyi tanımak, onların ellerindeki imkanları yok etmek gerekir. Birincisi, onların dünyaya yaydıkları hangi türden olursa olsun mallarına boykot uygulamak… İkincisi, tüm Müslüman ülkelerin, İsrail ve onların kuklası ABD ile parasal ilişkilerini kesmesi… İslam ülkelerinde bulunan ABD üslerinin kapatılması…Mesela, Türkiye’de bulunan İncirlik üssü… İsrail’i koruma-kollama kalkanı olarak konuşlanan Malatya’daki Kürecik hava kalkanı üssü… Üçüncüsü, İslam ülkelerinin ticaretlerini kendi üretecekleri bir para birimi üzerinden yapması… Doların, eorunun cebimizden atılması, hem İslam ülkelerinde hem de ülkemizde tedavülden tamamen kaldırılması… İslam ülkelerinin yer altı ve yerüstü zenginliklerini sömürerek kendilerine refah klanları inşa eden ülkelerin acilen kovulması. İslam ülkelerinin doğalgaz, petrol gibi stratejik nitelikteki enerji kaynaklarını yardakçı ABD, AB ve zalim İsrail için ivedi şekilde bitirmesi. İslam ülkelerinin işlevsiz İslam İşbirliği Teşkilatı gibi yapılardan kurtarılarak, daha sonuca matuf işler yapabilen bir birliğin tesis edilmesi.
“İsrail güçten anlar”
Yani, eskilerin deyimiyle, “Göze göz, dişe diş”… Tribüne oynamak değil, netice alınacak, sonuç odaklı eylemler.. Erbakan hocamızın ifadesiyle, “İsrail, güçten anlar”… Ortadoğu’yu kana bulayan, bebek katili İsrail’i dize getirmek ancak böyle mümkün olabilir… Beni Kurayza Yahudileri, burçları büyük, sert, sağlam ve büyük bir kalede yaşıyorlardı… Ok atsan gitmezdi… Taş atsan ulaşmazdı… Peygamberimiz (sav), müthiş bir taktik ve strateji uygulayarak, “Beni Kureyza’nın beslendiği, parasal kaynaklarının geldiği hurmalıkların” kesilmesi talimatını verdi. Bunu gören Yahudiler, hemen aşağıya inerek Peygamberimizle anlaşmak zorunda kaldılar ve kalelerini teslim ettiler… Ve son sözümüz yine Üstad Necip Fazıl Kısakürek’ten: “Yahudiler mi dediniz? Onlar yumurtalarını pişirmek için dünyayı ateşe veren lanetlilerdir”… Ve yine muhteşem bir üstad dörtlüğü: “Yıkılasın İsrail, enkazını göreyim! Sana devlet diyenin yüzüne tüküreyim”… Vesselam!