Türkiye’de gerek genel seçimlerde gerek yerel seçimlerde insanların yöneticilerini seçerken dikkat etmesi gereken tek husus vardır. O da ehliyetli, liyakatli yöneticilerin iş başına gelmesi ve hizmet odaklı olarak hem ülkeyi hem yerel idareleri yönetmesidir. Fakat gözlemlediğimiz kadarıyla özellikle sol seçmenin bir ideolojik körlük yaşaması ve “Ne olursa olsun. Hizmet etmese de bizim adayımız başta olsun” algısının ortaya çıkmış olması çok acıtıcı bir tablo olarak karşımıza çıkmaktadır.
Gerek genel seçimlerde gerekse yerel seçimlerde sağ seçmen hizmet alabileceğine inandığı, icraat yapabileceğine güvendiği siyasi partilere ve kişilere oy vermektedir. Sol seçmen ise hep ideolojik düşünmekte, bölgesindeki seçmenin hizmet almasını engellemek için sağ düşüncedeki siyasiler kazanmasın mantığı ile hareket etmektedir. Bu mantık “İş yapmazsa yapmasın, ama başımızdaki yönetici bizden olsun” olarak karşımıza çıkmakta, hizmet odaklı düşünülmesi gereken oy iradesinin önüne bir set çekilmektedir.
Maalesef bu mantık hatasını 2019’daki yerel seçimlerde çok açık seçik şekilde karşımızda gördük. İstanbul’u 1994’de kazanarak Cumhurbaşkanlığına kadar yükselen Recep Tayyip Erdoğan’ın hizmet ve icraat odaklı bakışını görmezden gelen, İstanbul’u bir baştan bir başa AK Parti Belediyeciliği ile ihya eden anlayış, ideolojik körlük dolayısıyla bir anda akamete uğradı.
2019’dan bu yana İstanbul’da yapılan ne var? İstanbul 2019 seçimlerinden sonra ne kazandı, ne kaybetti? Bu soruya içinizden verdiğiniz cevabı çok iyi biliyorum. İstanbul bu 5 sene içinde çok şey kaybetti. Geçen yazımızda ifade ettiğim gibi eğer verdiği her sözü yerine getiren, verdiği her vaadi yerine getiren, başarılı siyasetçi Binali Yıldırım, İstanbul Belediye Başkanlığı’na seçilmiş olsaydı, AK Parti Belediyeciliği ile İstanbul var olan sorunlarının çoğunu çözmüş olacaktı. Bugün İstanbul’da yaşanan keşmekeşin belki de yüzde 1’i bile yaşanmayacaktı.
Bugün İstanbul en başta trafiğiyle yaşanmaz bir metropol haline geldiyse bunun tek sebebi, ideolojik körlük ile CHP zihniyetini İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin başına getirenler ve bizleri AK Parti Hizmet Belediyeciliğini arar hale getirenlerdir. Sağ seçmen hizmet alacağını bildiği isimlere yönelir ve buna göre oy verir.
Sağ seçmenler özellikle yerel seçimlerde oy verirken ideolojik körlükle hareket etmez ve hizmet odaklı düşünür. Sağ seçmen hizmet odaklı olarak her şeye baktığı için “Yapılan ile yapılmayanı”, “Yapılması gereken hizmetleri” ortaya koyarak yerel idarecileri de yönlendirir. Sol partiler ise tek parti döneminden bu yana kendisi gibi düşünmeyenleri, kendilerine oy vermeyenlere psikolojik baskı uygulamaya çalışır.
Karşısındaki seçmeni “Bidon kafalılar, koyunlar, yobazlar, gericiler” gibi yaftalarla yaftalayarak başarısızlıklarını hep seçmenlere kesen bir yapı sergilemektedirler, mahalle baskısı oluşturmaya çalışmaktadırlar. Sol partiler ideolojik körlük yaşayan bir seçmen tabanına sahip oldukları için tarihin her döneminde yapılan seçimlerde belli bir oy kapasitesinin üzerine çıkamamışlardır. Bugün seçimlerde aldığı oylar üzerine analiz yapacağına seçmenlere saldırmaya çalışan Cumhuriyet Halk Partisi’nin halktan alabileceği oy kapasitesi ancak ve ancak yüzde 25’tir. Bu da kemiklekmiş ideolojik körlük yaşayan seçmen tabanından ibarettir.
Önümüzde çok önemli bir yerel seçim dönemeci bulunuyor. Bütün seçmenlerin bu yerel seçim döneminde “Hizmet odaklı” yerel yöneticilere yönelmeleri tek temennimizdir. Yoksa yine İstanbul’da olduğu gibi, İzmir’de olduğu gibi her bölgede yaşayan insanların “Hizmete muhtaç” kalacağı bir beş seneyi mumla arayacakları aşikardır.
Yıllardır hiçbir hizmet alamadıkları CHP’yi ideolojik körlük ile iş başına getiren İzmir’in haline bakın. Bir zamanlar herkesin yerleşip orada ölmeyi hayal ettiği güzeller güzeli İzmir şu an Marakeş gibi Latin Amerika ülkeleri gibi bir görüntüye sahip. İnsanlar artık İzmir’e gitmek istemiyorlar, orada yaşamak, yaşlanmak istemiyorlar. Neden? Çünkü CHP’li İzmir Belediyesi, İzmir’e hiçbir şey kazandırmadı, hiçbir hizmet götürmedi.
Aynı şekilde İstanbul Avcılar ve Büyükçekmece de durum böyle. Buralarda yaşayanlar da ideolojik körlükle değil de hizmet odaklı düşünerek oy verseydiler, şimdiye kadar buralar bambaşka güzellikte ilçeler olmuştu.
Uluslararası alanda marka ilçeler olurdu. Son söz: Ayağınıza gelen fırsatı tepmeyin. Şehrinizi, bölgenizi ihya edecek hizmet odaklı zihniyete yönelin.