Ülkemiz Kahramanmaraş merkezli depremlerle yıkıldı, 11 ilimizi etkileyen çok büyük bir afetle yüreklerimiz yandı, afetzedelerle birlikte tüm milletimizin göz pınarları kurudu. Hamiyetperver, yardımsever milletimiz, devletimizin tüm kurum ve kuruluşlarıyla birlikte afetzedelerin yaralarını sarmak, şefkatle başını okşamak, başını sokacağı bir çadır ve konteyner, sofrasında sıcak bir çorba olmak için her şeyini ortaya koydu. Dünyanın öbür ucundan gelerek arama kurtarma çalışmalarına katılan, enkaz altından bir can kurtarabilmek için varını yoğunu ortaya koyan tüm devletlere, bir kuruş bile olsa yardım yapan depremzedelerin ihtiyaçlarını karşılamak için sırtında koli ve yardım malzemesi taşıyanlara, felaket bölgelerinde vatandaşlarımıza üç öğün yemek çıkarmak için kazanların başında geceli gündüzlü çalışanlara, afet bölgesindeki miniklerimize kol kanat gerenlere, adını buraya yazamadığım nice hayır kuruluşuna, STK’lara en kalbi duygularımızla teşekkür ediyoruz. Bu zor ve çetin şartlarda ülkemizin yanında olan herkese vefa borcumuz olduğunu söylememiz gerekiyor. Şunu vurgulamamız gerekiyor: Dünya Bankasının kapısını aşındırmayan, IMF’ye el avuç açmayan, kredi kuruluşlarından yardım dilenmeyen Türkiye, ne kadar büyük bir devlet olduğunu ortaya koymuştur. Gerek Türki Cumhuriyetler, gerek İslam ülkelerinden depremin ilk gününden itibaren yağan yardımlardaki kadirşinaslık ise Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 20 yıldır iğneyle kuyu kazar gibi bu ülkelerle kurduğu samimiyet, yakınlık ve dünya liderliğinin getirdiği birlikteliğin eseridir. Dostluk, kardeşlik işte bu günlerde belli olmuştur. Deprem olduktan sonra aradan bir hafta geçmeden Cumhurbaşkanımız hem yaraların ivedilikle sarılacağı ve yıkılan kentlerin yeniden imar ve ihya edileceği sözünü verdi. “Daha önce nasıl yaptıysak, yine yapacağız, bize güvenin” dedi. Şimdiye kadar da kuru kuruya muhalefet etmekten başka bir şey yapmayanlar, milletimizin moralini bozmaktan başka bir işlevi bulunmayan, provakatif yayınlarla insanlarımızı, depremzedelerimizi kışkırtmak ve felaketten bile siyasi rant devşirmeye çalışanların değirmenine su taşıyan azgın-azınlık medyada bile hiç kimse ortaya çıkıp, “Erdoğan bunu yapamaz, beceremez” diyemedi. Diyemezler… Çünkü, yıkılan şehirlerimizi yeniden imar ve ihya edecek, felaketzedelerimizin başını şefkatle okşayacak, insanımızın liderliğine, önderliğine güvendiği tek siyasetçi vardır. O da Cumhurbaşkanımız Erdoğan’dır. Nitekim, felaket bölgelerinin ayağa kalkması için hemen yeniden imar fonu kuruldu… Şehirlerin nereye taşınacağı noktasında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın oluşturduğu uzmanlarla stratejik planlamalar başlatıldı. İlk etapta yapılacak konutlar için ihalelere çıkıldı… Ve önceki gün Cumhurbaşkanımız grup toplantısında bir kez daha seçim tarihi olarak 14 Mayıs’ı işaret etti. Günlerdir milletimizin kafasını karıştırmak, zihinlerini bulandırmak, “Cumhurbaşkanı allem eder kallem eder seçimi ertelemeye kalkışır” mealinde yorumlar yapanlar yine bir yerlerinin üstüne oturdular. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açık yüreklilikle seçim tarihini açıklamış olması, milletimize ne kadar güvendiğini, şartlar ne olursa olsun hiç kimseden korkmadığını, çekinmediğini, bir araya gelip çay içmekten başka bir şey yapmayan 6’lı masanın hezeyanlarını dikkate bile almadığını çarpıcı şekilde ortaya koymuştur. Aylardır Cumhurbaşkanı adaylarını bile belirleyemeyen, kendi aralarında didişmekten başka bir şey üretemeyenler için Erdoğan’ın seçim tarihini net şekilde ortaya koyması “yine ters köşe” olmuştur. Aynen, başörtüsü meselesi gündeme getiren, ama Anayasal güvence söz konusu olduğunda kıvırmak zorunda kalanların düştüğü ofsayt pozisyonu gibi. İnsanlarımız biliyor ki, yaşadığımız bu deprem felaketini ucube 6’lı masanın yönetebilme iradesi kesinlikle yoktur. “Sana şu bakanlık, bana bu bakanlık” diyerek devletin kurum ve kurumlarını parsellemek için şimdiden pazarlığa başlayanlar Allah muhafaza işbaşına gelmiş olsalar, memleketin tüm kaynaklarını çar çur etmek için birbirleriyle yarışmaktan başka bir şey yapmazlar. Üç beş ay sonra da parlamenter sistemde yaşadığımız tüm problemler yine tüm ağırlığıyla karşımıza çıkar. Hatta daha fazlası… Bu aç gözlü ve koltuk sevdalılarına ne kadar güveneceksiniz!