Hayat parçaların bütünüdür.
Bazen hayatımızı pazıla benzetirim.
Her bir parça önemli lakin tek başına kaldığında sadece bir sülüet görünümünde bütünün ipuçlarıdır.
Oysaki her pazıl parçası ait olduğu pazılın bütünleşmesi için "olmasa olmaz" olan birer vesiledir.
Hayatımızda bize imtihan için verilen emanetler birer pazıl parçasıdır.
Ve o sıkınet hali geldiğinde imanımızı gereği olarak inanırız ki;
Hayatımız da bize sunulmuş pazıl parçalarının bütünü önümüze sunulacaktır.
İşte o an geldiğinde pazılı yerli yerinde tamamlayıp tamamlamadığımıza şahit olacağızdır.
Önemli olan o şahitlik anının mutlak geleceğine iman etmek sanırım.
Rabbim şükürler olsun.
Çok geç sayılmayacak bir yaş diliminde nefsimi imanla şereflendirdi.
Eksiği ile, geldiği ile iman ettiğim günden beridir.
Hakikatin peşinde koştum.
Hakikatin peşinde koşarken bazen canım dediklerimden vazgeçmem gerekti.
Bazen geçte olsa farkına vardım ki;
Sevdiklerinden vazgeçmeden de hakikatin peşinde koşabiliyormuşsun.
Sanırım gençliğin deliliğinden olsa gerek zamanında farkına varamadığım şeylerin telafisi mümkünse hiç gocunmadan "kefaret ödemenin esas olduğuna ve tevbenin asıl itibarıyla kefaret ile mümkün olduğuna inandığım için" kefaretimi ödedim.
Bazen ise telafisi olmayan sınavlar vardır.
İşte o sınavları geçemediğim çok olmuştur.
Çünkü sonuçta ahseni takvim olarak yaratılmış olan esfeli safilin olma riski ile yaratılmış bir faniyim.
LAKİN hayatta öğrendiğim ve iki kere net tecrübe ettiğim bir durum var ki;
Ölümün terbiye edemediği nefsin iflahı ya çok zor yada imkansız.
Ölüm;
Esas itibarı ile tıbbi bir süreç insanlık için Oysaki ahirete iman eden, dünyayı cennet sebebi sayanlar için ise her ölüm bir nefis terbiyesi
Ve ölümle dahi insan nefsini terbiye edemiyor ise,
Ölüm insan için sadece tıbbi sonuçtur.
Ölümün terbiye etmediği bir nefsi terbiye edecek başka bir metot var mıdır?
İnsanın bir sır olduğuna çoğu kez şahit olmuşuzdur.
Hatta her bir insanın dipsiz kuyu oluşu da ayrı bir muammadır.
İslam işte o dipsiz kuyunun dibindeki ışığı size ikram eder.
O ikrama ise sadece "talep edenler" gark olurlar.