- 34 ayet ile 55 ayetler Enam suresi-
Erdemli Ergenlerimizle Enam Suresi okumalarını devam ediyoruz.
Allah'ın bütün aleme muktedir olması ve insan bunun farkında olmasına rağmen dünya hayatında bir aldırış etmeme hali ile yaşamaya devam eder.
Ve hatta dalga geçer gibi Allah'ın arzda var olan birçok mucizesine şahit olmakla birlikte yine de
Hz.Peygamber(s. a. s)'den mucize talep etmekteler ki bu halden yola çıkarak Allah(c. c)' ın "günahlarının yükünü sırtlanıp ahirete gelecekler" şeklindeki uyarısı ile bu haftaki dersimize başladık.
Ve hesap günü insanın yapıp ettikleri kendilerine gösterilecektir.
Biz dünya hayatımızda kul oluş halimiz ile;
Hakkı savunuyorsak bâtıl mutlaka bizim karşımıza dikilecektir.
Bu bir genel tevhid yasasıdır.
Ve sabır asıl itibarı ile bâtıla karşı direnmektir.
Erdemli gençlerimiz "Sabır" kavramının bâtıla karşı direnç göstermek olduğunu öğrenmekle "sabırlı olma" kavramına hayatlarında yeniden gerçek anlamı ile yer açtılar.
"İrade
Seçim
Özgürlük"
kavramlarının bir bedeli vardır.
Erdemli Erdemlerimizle "" cennet-cehennem" kavramlarına birde "irade, seçim ve özgürlük" hallerimize karşı Rabbimiz tarafından biçilen bedel olmaları" şeklindeki anlamları ile baktık.
Erdemli Ergenlerimiz her bir ayet, her bir sure ile yaşamlarına bir
" kulluk hali" ekliyorlar.
Hamdolsun.
Yaşarken ruhunu öldüren ve Allah'ın hediye ettiği fıtratı kul olma halleri ile koruyamayan insanları
Allah(c.c) adaleti gereği,
"insanı kendi yaptığı eylemleriyle saptırır Yoldan çıkmalarına müsaade eder."
İnsan denen mahluk Allah tarafından "fıtrat" hali ile bezenir.
Fıtrat dili insanın en zor anlarında otomatik olarak devreye girer.
İnsan ne kadar kendine, fıtratına yabancılaşırsa, yabancılaşsın fıtrat kendi kodunu çok uzun süre bünyesinde korur.
Günlük hayatlarında İslamdan çok uzaklaşan insanların dahi zor anlarda Allah'a irtibat kuran hallere bürünmesi bunun en önemli göstergesidir.
Erdemli Ergenlerimiz gerek kendi dünyalarında, gerek çevrelerinde İslamdan kopuk hayat sergileyen yakınlarında buna zaman, zaman şahit olduklarını dile getirdiler.
Ve Erdemli Ergenlerimiz;
"İnsanın kendi kendine yettiğini düşünmesinin" şirk kavramı içine dahil edilmesini şirkten sayıldığını öğrendiklerinde epey şaşırdılar.
Hatta ilk etapta itirazlarıda oldu.
Lakin ayetlerde apaçık belirtilen yüreğimizin atışı, nefes alışımız dahi Rabb'imizin izni iledir.
Hükmü gereği "modern zaman hastalığı olan kendine yetme, kendini ilahlaştırma" hallermizle kendimizi nasıl "kulluk bilincinden" ötelere savrulduğumuzun bir daha farkına vardık.
Ve anladık ki;
Rabbimizin her türlü imkan ve fırsatına rağmen Rabbe karşı kendi nefsini ilah edinenlere ve yaptıkları zalimlikler ile kalpleri katılaşanlara da bütün kapılar açılır.
Azgınlıklarına müsaade edilir.
Eğer bir toplumunda değer sistemi çökmüş ise ve zulme sessiz kalarak destek olanlarının sayısı, zulme baş kaldıranlardan daha çok ise o topluma Allah'ın azabını gelmesi kaçınılmazdır.
Hz. Peygamber'in duasına binaen ümmete genel bir azap gelmeyecektir.
Yanlız bu bize ahirette zulme sessiz kalarak rıza gösterme halimizin hesabı sorulmayacağı anlamına gelmez.