Allah'a okadar saygısızca davranıyoruz ki;
"Enam Suresine" - 1-
Erdemli Ergenlerimizimizle ;
"Enam Suresine"
Bismillah, dedik.
Hamdolsun.
Şükr olsun.
Erdemli ergenlerimizle yaptığımız ayetleri anlama ve bugünümüzde karşılaştığımız imtihanlarımızı ayetlerin ışığında hareketlerimizle cennet vesilemiz haline getirme çabasındayız.
Surelerin giriş kısımlarında Hz. Peygamber(sav) sure ile ilgili bize verdiği bilgiler önemlidir.
Enam suresi anlamaya ve hayatımıza yön verir iken bu sure ile ilgili Hz.Peygamber(sav) tarafından verilen bilgilerin kıymetini fark edebilenlerden olmak önemli ve bu sure ile ilgili,
Peygamber efendimiz (sav)
"En‘âm sûresi bana toplu olarak indi. 70.000 melek tesbih ve hamd sözleriyle bu sûrenin inişine eşlik etti” buyurmuşlardır.
(Taberânî, el-Mu‘cemü’s-sağ^r, I, 145)
Bir surenin inişine şahitlik eden" 7000 melek mevzu" bizi hergün "kiramen katibin" diye bildiğimiz ve bizim amellerimize şahitlik eden melekler mevzuna götürdü.
Daha doğrusu insanın kendisine dua eden yada şahitlik eden varlıkların olduğu bilinci ile yaşaması mevzunu hayatımızdan ne kadar ötelere fırlattığımızı konuştuk.
Oysaki "nasıl güzel bir bakış açısı"
değil mi?
Bize "en az iki melek bize her an şahitlik ediyor." şeklinde bir bilinç ile yaşamak..
Ve sonra birden gerçekle yüzleştik.
Hayatımız bir balon ve o balonda "Allah" bilincinin emaresi yok.
"Allah benden râzı olsun" diye özel bir çaba sarfediyor olmayışımız ve bununla birlikte herşeye rağmen Rabbimizin bizi melekleri ile desteklemesi
Biz neredeyiz.
Yaşadığımız güncel gerçekler nerede?
Rabbimizin cennetten nasiplenebilmemiz için vahy ettiği "mushaf" hayatımızın neresinde?
Dersimiz devam ederken ve ayetler hayatımıza ışık tutar iken Allah'ın kendini yarattığı alemler ile göstermesi ve bu işaret ettikleri üzerinden kainat kitabını okumamızın önemini fark ediyor.
Ve hemen ardında metropollerde bunun ne kadar da imkansız olduğu ile yüzleşiyoruz.
En kolay okuyabileceğimiz "yıldızlar ve ay" kitabını dahi metropollerin ışığına kurban verdik.
Ve kainat kitabının okunmasındaki en önemli mevzu;
"yaratıcı ile olan fıtrat bağının
devamlılığı" önemlidir.
Ve ilginçtir ki ; "Allah'la olan ilişkimizin iyi olmasına bizim ihtiyacımız var iken sanki Allah'ın bize ihtiyacı var" mış" gibi olan hayatımıza hiç tefekkür etmeden
devam ediyoruz.
Rabbimizi hayatınızın neresine dahil ediyoruz?
Allah'a o kadar saygısızca davranıyoruz ki;
Bizim saygısız halimizde amellerimizi o derece de bereketsizleştiriyor.
-moda betimleme ile amellerimizdeki pozitif enerjiyi emiyor.-
"Kendilerinden önce nice kuşakları yıkıma uğrattığımızı görmüyorlar mı? Biz, sizi yerleşik kılmadığımız bir biçimde onları yeryüzünde (büyük bir güç ve servetle) yerleşik kıldık; gökten üzerlerine sağanak (bol yağmurlar) yağdırdık, nehirleri de altlarından akar yaptık. Ama günahları nedeniyle biz onları yıkıma uğrattık ve arkalarından başka kuşaklar (inşa edip) oluşturduk."
( Enam Suresi 6. Ayet )
Allah'ın verdiği nimetler bizim helak ya da kurtuluş vesilemiz olabilir. Burada helak mi?/kurtuluş mu?
olacağı mevzuunda en önemli etken irademizdir.
Ve irademiz bize Rabbimiz tarafından lutfedilmiş en önemli özelliklerimizden biridir.
Ve yine bu ayette günah mevzuna dikkat çekiliyor.
Günahlarımız bizi yıkıma uğratan, Rabbimizin hidayetinden nasiplenememizin en önemli sebebi olarak önümüze konuyor.
Durum bu iken "günah" kavramını hayatımızda bu kadar hafife almamız acaip bir akıl tutulmasıdır.
Bu noktadan hareketle insanoğlunun "ar" damarını yırttığınız "an" önü alınamaz fekaketlere de davetiye çıkarmış oluruz.
Dönemimizde yaşadığımız handikaplardan biride budur.
Ve devam eden ayetlerde peygamberlerin ve insanların akıbetlerinin izlerinin dünya izerindeki izlerini iyi takip etmemiz gerektiğine dikkat çekiliyor.
Bununla birlikte Rabbimizin üzerimizdeki rahmetinin "helaka" çevrilmesi yine bizim yapıp ettikletimize bağlıdır.
De ki: «Göklerde ve yerde olanlar kimindir?» De ki: «Allah'ındır.» O, rahmeti kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinden kuşku olmayan kıyamet gününde tartışmasız toplayacaktır. Nefislerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır.
( EN'ÂM 12. Ayet )
"Nefislerini hüsrana uğratanlar, işte onlar inanmayanlardır." halimiz nasıl daha açık tasvir edilebilir ki?