Türkiye imalat sektörü, 2025 yılı Şubat ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla belirgin bir yavaşlama sürecine girdi. Üretim kapasitesi, ihracat, maliyetler ve istihdam gibi temel göstergeler, sektörün karşı karşıya olduğu zorlukları net bir şekilde ortaya koyuyor. Talep daralması, maliyet baskıları ve küresel ekonomideki dalgalanmalar, sanayi üretiminde belirgin bir gerilemeye neden oldu.
Şubat 2024’te kapasite kullanım oranı %76,4 seviyesinde iken, 2025’te %74,5’e geriledi. Bu düşüş, sanayi kuruluşlarının tam kapasiteyle çalışmakta zorlandığını gösteriyor. İç tüketimdeki yavaşlama ve yatırım kararlarının ertelenmesi, üretimde daralmaya yol açan başlıca faktörler arasında yer alıyor.
Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), sektördeki ivmenin zayıfladığını açıkça ortaya koyuyor. 2024 yılı Şubat ayında 49,8 seviyesinde olan PMI, 2025 Şubat’ta 48,3’e düşerek daralma sürecinin derinleştiğine işaret etti. Özellikle yeni siparişlerdeki azalma, üreticileri daha temkinli bir üretim politikasına yönlendirdi. Hem iç pazardaki talep daralması hem de ihracat siparişlerindeki gerileme, üretim hacmini olumsuz etkileyen unsurlar arasında öne çıktı.
İmalat sanayinde ihracat, 2024 yılı Şubat ayında %4,2 büyüme gösterirken, 2025’te %2,7 oranında geriledi. Avrupa pazarındaki durgunluk ve küresel ekonomik belirsizlikler, Türkiye'nin dış ticaret dengesini zorlayan faktörler arasında yer aldı. Otomotiv, tekstil ve beyaz eşya sektörleri en büyük kayıpları yaşayan alanlar olurken, gıda ve kimya sektörleri nispeten daha dirençli bir performans sergiledi.
Sanayi üretiminde en büyük sorunlardan biri de maliyet baskıları oldu. 2025 yılı Şubat ayında ham madde ve enerji fiyatlarındaki artış, girdi maliyetlerini ciddi oranda yükseltti. Özellikle döviz kurundaki dalgalanmalar, ithal girdilere bağımlı olan sektörleri doğrudan etkiledi. Üreticiler artan maliyetleri nihai ürün fiyatlarına yansıtmak zorunda kalırken, bu durum tüketici enflasyonunu da tetikleyen unsurlar arasında yer aldı.
İstihdam cephesinde ise imalat sanayinde geçen yıl görülen istihdam artışı, bu yıl yerini hafif bir gerilemeye bıraktı. İş gücü maliyetlerinin yükselmesi ve talepteki zayıflama, işletmelerin yeni işe alımları sınırlandırmasına neden oldu. Bazı sektörlerde işten çıkarmalar yaşanmasa da işe alımlardaki yavaşlama, iş gücü piyasasında daralmanın işaretlerini verdi.
Genel olarak değerlendirildiğinde, Türkiye imalat sektörü 2025 yılı Şubat ayında, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla daha kırılgan bir yapıya büründü. Küresel piyasalardaki belirsizlikler, iç pazardaki durağan seyir ve maliyetlerin kontrol edilememesi, üreticileri zorlayan ana unsurlar oldu. Önümüzdeki dönemde, sanayi üretiminin yeniden ivme kazanması için makroekonomik istikrarın sağlanması, enerji ve ham madde maliyetlerinin kontrol altına alınması ve ihracatta rekabetçiliğin artırılması kritik önem taşıyor.
Sanayi üretiminin canlanması için sektör temsilcilerinin belirsizlik ortamına karşı esneklik kazanması, teknoloji yatırımlarına yönelmesi ve ihracatta yeni pazarlara açılması gerekiyor. Aksi halde, mevcut yavaşlama süreci uzun vadeli bir durgunluğa dönüşebilir ve Türkiye imalat sanayisi rekabet gücünü kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilir.
Sibel Arslan
İktisatçı /Mali analist