NEDEN ŞİMDİ ?
Trump ‘ın koltuğu tehlikedeyken Siyonist üst akıl vakit kaybetmek istemedi mi ?
Değerli dostlar ;
İsrail’in saldırılarında hedef aldığı kişilerin yalnızca askeri değil, aynı zamanda bilim insanları, mühendisler ve devlet adamlarının olması açıkça bir “varlık hedeflemesi”dir ve bir ülkenin sinir uçlarına yapılan kasıtlı saldırılardır.
Ancak hamasın topraklarını savunmak için saldırışa geçişine karşı güçlü sesler çıkmış ve “İsrail’in kendini savunma hakkı vardır “diyen Avrupa Birliği bu saldırıda son derece cılız kalırken Birleşmiş Milletlerden ses yok
Oysa tersi olsaydı—İran, İsrail’in sadece komutanlarını ,bilim insanlarını hedef alsaydı—bu doğrudan “terörizm” olarak ilan edilecekti.
Diğer taraftan
Donald Trump, son dönemlerde ABD siyasetinde zemin kaybetmekte. Kamuoyundaki desteği zayıflarken, Trump, seçim yarışında köşeye sıkışmış durumda.
ABD ekonomisi sallantıda, yönetim bölünmüş, güven sarsılmış.
Ve tarih hep aynı senaryoyu yazar:
Amerika ne zaman içeride sıkışsa, dışarıda bir savaş manzarası hazırlar.
Bunun yanında Evanjelist lobilerle ilişkileri hâlâ güçlü. Siyonist stratejinin en büyük destekçisi olan bu kesim, “Mesih’in gelişi” için İsrail’in mutlak egemenliğini savunuyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Tevrat’tan ayet okuyarak meşruiyet devşirmeye çalışması net bir şekilde teolojik-siyasi ittifakın bir göstergesi .Bunu yaparak
düşmanlarını “Tanrı düşmanı” gibi gösterme stratejisinin bir parçasıdır.
Modern politikaya Tevrat’tan meşruiyet kazandırmak, aslında seküler siyonizmi evanjelik destekle kutsallaştırmak anlamına gelir
Dostlar, burada artık sadece siyaset yok.
Burada teolojik bir ajanda var.
Burada “kutsal topraklar”, “vaat edilmiş sınırlar” ve “Mesih’in gelişi” beklentisi var.
Ve hedefte yalnızca İran yok.
Bu çatışma yalnızca Gazze, Tahran ya da Tel Aviv arasında değil.
Bu çatışma bir medeniyet kodu üzerine kurulu.
Ve bu kodlar, Türkiye’yi susturma planı içeriyor.
Çünkü Türkiye:
Filistin’e açıkça destek veriyor,
Siyonist söylemlere karşı dimdik duruyor,
Bölge halklarıyla gönül bağını koparmıyor.
İşte bu duruş, bu bağımsızlık, birilerini rahatsız ediyor.
Bugün İran’a füze, yarın belki diplomasi yoluyla, belki ekonomik ambargolarla, belki başka sızmalarla Türkiye’yi hizaya çekme planları devrede görünüyor …
İran’ın toprağına düşen bomba sadece İran’a düşmedi.
Bu bomba, suskunluğumuzun üzerine düştü.
Vicdanımızın ortasına.
Artık kimse “ne olacak ki” diyemez.
Çünkü olacak olan, İsrail’e dur denmedikçe çok nettir vesselam….