UNUTULAN ZALİM
KURTARICI YÜZÜYLE YİNE SAHNEDE
ZİHİN MÜHENDİSLİĞİ DEVREDE
Değerli dostlar ;
Zulüm bazen doğrudan vurmaz. Bazen sadece bekler. Sabrı stratejiye dönüştürür. Bir halkı yorar, yalnızlaştırır, tükenme eşiğine getirir. Sonra el uzatır — “yardım” diye. Oysa o el, yıllardır sırtına binen aynı elin başka bir hali, başka bir tonudur. Sadece elbise değişmiştir.
Bugün dünya, özellikle İslam coğrafyası, tam da böyle bir illüzyonun içinde sürükleniyor. Zorla değil, algıyla yönetilen ki yeni taktik işgalle değil, vaadle şekillenen bir müdahale biçimi…
Amerika Birleşik Devletleri’nin yıllardır sürdürdüğü politik çizgi, artık yeni bir görünümde. Açıkça askeri operasyonlar yapmadan da bir ülkenin kaderine yön verilebileceği, devletlerin çökertilmeden halklarının teslim alınabileceği bir çağdayız. Ve bu çağın mimarları, artık savaşla değil “yardımla”, bombayla değil “barış çağrısıyla”, müdahaleyle değil “yatırımla” girmek için coğrafyamızda.
Bir yandan Suriye için “yeni bir dönem”, “barış süreci”, “diplomatik açılım” söylemleri dolaşırken, diğer yanda Filistin artık bir haber değeri bile taşımıyor. Katliamlar sıradanlaştı.
Sessizlik, adaletten daha gür çıkıyor.
Ve ne acıdır ki bugün, bu sessizliğin arkasında duran eller, bazı çevrelerce hâlâ “barışın hamisi” olarak görülüyor.
Bir halkın hafızası travmayla yeniden yazılırsa, zamanla zalimini unutur .
Modern emperyalizm tam da bu noktada devreye girer.
O çukuru kazan da odur, seni düşüren de. Sonra gelir, elini uzatır.
Ve biz, o eli tutarken, kendimizle gurur duyarız.
İşte bu yeni tür sömürgecilik, askeri değil; psikolojik. Fiziksel değil; sosyolojik. Artık bir halkı işgal etmeden dize getirmek mümkün. Yeter ki onu yeterince yalnız bırak, boğ, yıprat. Sonra git, yardım teklif et. Ve kurtar.
Bugün Suriye, yeniden şekillendirilmekte. Yeni aktörler, yeni planlar, yeni yüzler… Ama hep aynı el.
Filistin ise dünyanın suskunluğunda yavaşça silinmekte.
Ve bu sessizlik, yalnızca medyanın suçu değil. Bu, bir tercih.
Dünyanın seçici adaleti, taktiksel vicdanı.
Şimdi sormalıyız:
Kim gerçek zalim?
Ve kim gerçekten yardım ediyor?
Hangisi siyah, hangisi beyaz?
Yoksa biz mi renkleri ayırt edemez hale geldik?
Modern dünyanın en tehlikeli yanı, zalimi unutacak kadar unutkan; kurtarıcıyı yüceltecek kadar çaresiz oluşumuzdur.
Ve bazen en büyük çukur, içine düştüğümüz değil; içindekilere inandığımızdır vesselam…..