Hiç bir farz "tercihlerimiz"
moda tabiri ile ötelenemez.
Yok sayılamaz.
Hicr Suresi - 2-
Erdemli Ergenlerimiz ile Hicr Suresini çalışır iken özellikle
Hz.Peygamberlerimiz ve kavimlerini öğrenmek ve bu öğrendiklerimizi hayatımıza uygulamanın esas olduğunu ısrarla birbirimize hatırlattık.
Her bir kıssanın hayatımıza dokunan yanı vardır.
Bu dokunan kısımları farkedebilmek için özellikle inancımızı tekrar gözden geçirmemiz gereklidir.
Çünkü her işlemediğimiz bir amel inancımızdaki bir gafletin, yerli yerine oturmayan bir bilincin eseridir.
EĞER BİLİNCİMİZİ, inancımızı Kuran'ı Kerim'in ayetleri ışığında temizler ve ayetleri hayatımızın pratiğinde davranış boyutunda içselleştirebildiğimiz oranda amellerimizde düzelecek, istikralı hale gelecektir.
Eğer amellerimizin istiktarlı hale gelmesini istiyor isek her daim tercih denilen şeylerin farzlardan sonra gelmesi gerektiğini de nefsimize fısıldamayız.
Ve hiç bir farzı "tercihlerimiz"
moda tabiri ile öteleyemeyiz.
Yok sayılamaz.
Farz ameller söz konusu olduğunda "tercihlerimizin ne olduğu önemli" değildir.
Hiç bir kavmin yaşadığı helak halini ve yaptıklarını kendi hayatımızdan uzak bir yerde düşünmemiz gerekir.
Hicr suresinde bahsedilen Eyke halkının zulmeden hallerini aslında "her zulmeden bir eyke kavmi ferdidir." şeklinde genellemek mümkündür.
Ayetleri pratik hayatımızda var edebilmenin belkide bir yolu budur.
"Peygamberler bize örnek olsunlar. Rehber olsunlar." diye Rabbimiz tarafından görevlendirilmişlerdir.
Peygamberlerin yapmamızı öğütlediği davranışlardan kaçınma bir nevi peygamberin "peygamberliğini" red etmektir.
Sözle red kadar davranışlarla red etmekte ciddi bir inkar şeklidir.
Hakk;
Allah'ın kişiye tanıdığı imkanlardır.
Elzem olan ise Rabbimizin bize tanıdığı hakları O'nun belirlediği sınırlar dahilinde kullanabilmektir.
Bizim bu dünyada en önemli davamız Allah'a kul olabilme sorumluluğumuzdur.
"87. Andolsun, biz sana tekrarlanan yedi âyeti(7) ve büyük Kur'an'ı verdik.
---------(7) Tefsir bilginleri, âyette geçen "tekrarlanan yedi âyet"in, Fâtiha sûresi, yahut Kur'an'ın yedi uzun sûresi olduğunu söylemişlerdir.---------
88. Kâfirlerden bir kısmını faydalandırdığımız şeylerde sakın gözün kalmasın. Onlara karşı mahzun olma ve mü'minlere (şefkat) kanadını indir.
89. De ki: "Gerçekten ben, apaçık bir uyarıcıyım."
90. Nitekim biz kendi kitaplarını parçalara ayıranlara da (kitap) indirmiştik.
91. Ki onlar, (bir kısmına inanıp, bir kısmını inkâr ederek) Kur'an'ı da parça parça edenlerdir.
92,93. Rabbine andolsun, onların hepsine yapmakta olduklarını mutlaka soracağız.
94. Ey Muhammed! Şimdi sen, sana emrolunanı açıkça ortaya koy ve Allah'a ortak koşanlara aldırış etme.
95,96. Şüphesiz biz, Allah ile beraber başka ilâh edinen alaycılara karşı sana yeteriz. İlerde bilecekler.
97. Andolsun, onların söyledikleri şeylerden dolayı göğsünün daraldığını biliyoruz.
98. O hâlde, Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt) ve secde edenlerden ol.
99. Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et."
Hicr Suresinin 87-99 ayetlerde bize nefs terbiyesi ve kendimize yönelerek içsel bir yolculuğa çıkışa yönlendirmeler mevcuttur.
İnsan olarak hele de inanmış bir insan olarak "dünya nimetlerine göz dikme, dünya nimetlerinden faydalan" şeklindeki bir yönlendirme ile bize dünya hayatının "geçiçiliği" farkettiriliyor.
Hz Peygamberimiz'e tebliğ ve uyarıcı olduğu hatırlatıyor.
Lakin insanoğlunun hadsizliğine dikkat çekilerek;
"tebliğ vazifesiyle mükellef olduğumuz hatırlatılıyor.Buradaki ince çizginin ise kendimize, kendi nefsimize zulüm ederek yapabileceğimiz bir vazife olmadığı Hz. Peygamberimiz örneği üzerinden" hatırlatılıyor.
Tebliğ vazifesi dünyadaki her türlü insani eylem kadar önemlidir.
İnsanın tebliğ vazifesini sarsaklamadan yapmalıdır.
Lakin hidayetin Allah'tan olduğu her daim hatırda tutulmalıdır.
Ve tebliği umursamayanların haddsizlikleri Hz.Peygamberin göğsünü daraltığı gibi bizimde göğsümü daraltacak noktaya gelebilir.
İşte bu gibi durumlarda;
Secde, Hamd, Zikir şeklinde bir üçlü reçeteyi de Rabbimiz bizlere ayeti kerime de sunuyor.
Ve Allah'ın dünyada bizlere imtihan olarak verdiği mevzuların anlık çözümleri sırasında oluşan can sıkıntısına da;
Secde,
Hamd,
Zikir
şeklinde bir çözümü her daim hatırda tutmamız gereken ilahi bir çözüm olarak sunuyor.
Rabbimiz son ayet ile de;
"Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et." dünya da karşımıza çıkan tüm mevzulara genel bir çözüm olarak son noktayı koyuyor ki;
Bu çözüm ahiretimiz için bizlere verilebilecek en önemli tavsiyedir.
Ve Erdemli Ergenlerimizle bir surenin sonuna daha gelmiş olduk.
Her bir sure ile Rabbimizle olan bağımızın sağlamlaşmasına şahit olmaktayız.
Şükür