Şu gerici, yobaz mahalleden
Bu mahallenin insanları laik cumhuriyetin insanlarınca yıllarca ötekilendi.
Hatta Batılaşma dediğimiz kavram ileri sürülerek yıllarca
-ki bu genelde Anadolu insanıdır.-
dininden uzak tutuldu.
Dinini öğrenmesi engellendi.
Şimdi itiraz edecekler başta akrabalarım ve Batılaşmayı kutsamış İslam'ın emirlerini davranış boyutu ile yaşamayı çağdışı ilan eden kardeşlerim.
Hep söylüyorum.
Söylemeye de devan edeceğim.
İslam'ı Kuran-ı Kerim'in emirleri Hz. Peygamberin örnekliği üzerinden yaşamaya çalıştığımızda Türkiyeli kardeşlerimiz arızaya bağlıyor.
Onlarında ninelerinin, dedelerinin hacı olmasından, cennet adayı olabilmek için kalplerimizin temizliğinin yeterli oluşu ve son tahlil de ise "dini siyasete alet" etmemiz vaazına muhatap kalıyoruz.
Sonucu da;
"bir yerde yakaladıkları dindar mütedeyyin insanların hatalarını" örnek göstererek -birde Müslüman olacaklar." söylemi ile taçlandırıyorlar.
Bir çok nokta da haklı olabilirler. "İyi örneklik teşkil etmiyor." olabiliriz.
Lakin bu yıllardır.
Ulus devlet Türkiye'nin devlet kademesinin laik jakoben söylemleri ile "Müslüman insanlarının ötekileştirildiği ve birçok vatandaşlık hakkının gasp edildiği gerçeğini" değiştirmez.
Karşı mahalledeki kardeşlerim "bana yok canım" diyorlar.
Çünkü onlar kendi mahallelerinde "dinlerinin" kendilerinden istediğini kalp temizliğinden ibaret sanır iken;
Ben bu mahalle de devletin laiklik ve Atatürk'ü kalkan yaparak mütedeyyin insanların hayatlarını nasıl çaldığına şahit oldum.
Sert üslup ve tavrımız bununla alakalıdır.
Lakin bu üslup ve tarzımızın yanlış olduğu gerçeğini değiştirmez.
-Ki Biali Yıldırımın seçim kutlamasını bu anlamda çok önemsiyorum.-
Dindar mütedeyyin insanlar Atatürk ve laiklik sopası ile dövülmeye devam ettiği müddetçe öteki mahallenin hadsizleri olarak tarzımız ve üslubumuz biraz sert olabilir.
İnsan böyle bir varlıktır.
Etki/Tepki meselesi
CHP'de bu etki/tepki meselesi
sayesinde 25 yıldır muhalefet olarak kayda değer “muhalif tavır” geliştiremeden kendi mahallesi insanları için bu ülkede politika yapıyor.
Bu da CHP'nin görmesi gereken bir gerçekliktir.
Ak partinin bu mahalleden istediği oranda oy alamamasını fırsat olarak gören karşı mahalle bence muhalefet siyaset üretirken dindar mütedeyyin insanların hassasiyetlerine karşı duyarlı politikalar üretmek zorundadır.
Ve bu ülke de dindar mütedeyyin mahallenin eline geçmiş bir fırsatı belli ölçülerde her mahalle de olabilen bazı hadsizler yüzünden kullanamaması yüzünden İstanbul gibi “sahabe emaneti” bir şehri CHP'nin iş bilmez ellerine teslim etmek durumundayız.
Seçim vesilesiyle tekrardan gördük ki;
Demokrasinin gereği olarak İstanbul da seçimin sonucunda Recep Tayyib Erdoğan'ın söylenenlerin aksine bir diktatör olmadığını da yaşayarak gördük.
İnanmadığım bir sistem olsa da bu demokrasinin cilvesi olarak tüm kesimlerce idrak edilmelidir.
Bununla beraber Recep Erdoğan'ın Karadenizli ve Kasımpaşalı olma halinin son zamanlar da bizim mahallede de yeterince prim yapmadığı görülmüştür.
Çünkü bizim mahalle de öyle tek tip fabrikasyon üretim değildir.
Bizim mahallede de kendine has hali olan birçok insan bu seçimde olayı büyük resim olarak değil de sadece bir “belediye seçimi” olarak değerlendirdi.
Ve dindar mütedeyyin insanlar RTE ve daha nice devlet adamına;
Dikkatli olmasını hatırlattı.
Lakin bu hatırlatma Ekrem İmamoğlu'nun seçilmesine yetecek oranda bir oy kaybına denk düşmemektedir.
Adaylar arası oy farkını sadece Ak Parti tabanının Ak Parti'ye hatırlatmak istedikleri sebebi açıldığını düşünmek çokta isabetli bir açıklama değildir.
Bu oy farkı bizim mahallenin şeyh mantıklı cemaatleri ve HDP'nin sırf pazarlık usulü CHP adayı ile masaya oturması ile de alakalıdır.
Ve asıl itibarı ile sonuçların bizim mahalle içinde bir çok yönden fırsatlar sunduğunu artık görmek zorundayız.
1.Akape içindeki hadsizleri temizleyerek partinin AK PARTİ olarak yoluna kaldığı yerden devam etmek zorunda olduğunu görmek ve gereğini yerine getirmek Ak Parti yönetiminin bu ülke insanına karşı sorumluluğudur.
2. Canım gençler;
CHP belediyeciliği ile tanışacak ki bu "yaşayarak öğrenmek" felsefesini de canım gençlerimize deneyimleme fırsatı sunacaktır.
-Lakin maalesef ki tanışınca CHP belediyeciliğinin beceriksizliğini merkezi hükümete yazacak olanlar olacaktır.-
3.Ak Parti içindeki birçok insan siyasetin selfi çektirmek olmadığını görmelidir.
SELFİ çektirmenin politikaya dair olduğunu da hatırlatmak boynumuzun borcudur.
4. Bu ülkede liderin karizmasına güvenerek sırtını;
Adnan Menderes'e ,
Turgut Özal'a ve dahi son halka da Tayyib Recep Erdoğan dayayarak siyaset aranenasında var olan bizim mahalle bu seçimde görmelidir ki, liderin karizması seçimi kazanmak için yeter şart olamayabiliyor.
Bu durum liderin karizmasının inkarı değil sadece yeter şart olmadığının ifadesidir.
5.Bizim insanımızın olayları okuma tarzı maalesef geniş resim üzerinden anı ve anda yapılanları göremeyecek kadar siyaset körü olabiliyor.
6.BÜYÜK RESİMDEKİ BİRŞEYLER İÇİN KÜÇÜK RESİMDE BAZI TERS KÖŞELER YAPILMIŞ OLABİLİR.
SÖZ KONUSU LİDER RECEP TAYYİP ERDOĞAN OLUNCA BU PEKALA MÜMKÜNDÜR.
BİNALİ YILDIRIMIN DAHA SONUÇLAR "AÇIKLANIR, AÇIKLANMAZ" ÇIKIP RAKİBİNİ TEBRİK ETMESİ TERS KÖŞE OLABİLECEĞİNİ AKLA YATKIN HALE GETİRİYOR.
Bizim mahalleden havadislerim şimdilik bu kadardır.
Karşı mahalleden edep ve saygı çerçevesinde verilecek her türlü havadis karşılıklı birbirimizi anlamamıza katkı sağlayacaktır.
BİLİNSİN İSTEDİM.