Hayatının her döneminde ''Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben'' anlayışıyla hareket eden ve bu anlayışından milim taviz vermeyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin,
Türk Milleti ve Devleti için yaptığı fedakârlıkları herkesin anlamasını da bekleyemeyiz.
Hayatlarını Türk Milletini ve Türk Devletini bölme çabasıyla geçiren Türk düşmanlarını saymıyorum. Onların çizgisi biliniyor.
Devlet Bahçeli'nin tavizsiz duruşundan rahatsız olan Sözde Atatürkçü ve Sözde Milliyetçileri de hesaba katmıyorum
Çünkü Atatürkçülüğü ve Milliyetçiliği maske olarak kullananlar; Devlet Bahçeli'nin meziyetleri ortaya çıktıkça kendilerinin foyası döküldüğünden dolayı Devlet Bahçeli ve MHP'yi hiç sevmezler.
Ak parti içerisinde MHP ve devlet Bahçeli’yi anlamayanlara söylüyorum.
15 Temmuz FETÖ hain darbe girişimi sonrasında Türkiye'nin bekasına yönelik tehditleri bertaraf etmek için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti hükumetine destek veren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, isim babası olduğu Cumhur İttifakı ile 1992 yılında ilk kez dillendirdiği ''2023'te Lider Ülke Türkiye ve 21. Asrın Türk Asrı Olması'' hedefini, gelinen noktada ''Türk ve Türkiye Yüzyılı'' başlığıyla Devlet Politikası haline getirmiştir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, tüm bunları Ak Parti'den hiçbir şey istemeden ve beklemeden yapmıştır.
Ancak Ak Parti içerindeki bazı siyasetçiler, 2023 seçimleri öncesinde bile sadece partizanlık yaparak MHP aleyhine konuşabilmişti.
2023 seçim neticeleri sonunda bu tiplerin sayısı çok azalsa da ara sıra ortaya çıkabiliyorlar.
TÜRK siyaset tarihinde, Sayın Devlet Bahçeli’nin bir benzeri yoktur.
O, devleti ve milleti için, gerçek bir serdengeçti aksaklıdır.
Bundan dolayıdır ki devlete Devlet gerektir ve elzemdir. O, Türk milliyetçiliğinin, gıpta edilen mümtaz şahsiyetidir.
Türk Yüzyıl’ının kapısını aralayan ve o kapıdan bütün bir Türklük alemini içeri alıp onları, maddede ve manada yükseltmek için en yoğun gayreti gösteren, bilge Lider Devlet Bahçeli dir .
Devlet ve millet hayatı söz konusu olduğunda, onun için akan sular durur. Devlet ve millet hayatı söz konusu olduğunda, onun gözü, ne kendini ve ne de partisini düşünür.
14 Mayıs seçimlerinde hep birlikte yaşadık tabanı ve tavanı olamayan partiler bile, utanmadan, arlanmadan cumhurbaşkanlığı yardımcılığı ve çeşitli bakanlık pazarlıkları yaparken, o bu denli at pazarlıklarını aklının ucundan bile geçirmedi.
Söz konusu devlet ve milletse gerisi teferruattır diyerek, hiçbir pazarlığın yanında yöresinde bulunmadı.
O, Devleti için Hep kurtarıcı oldu. Parlamento’nun tıkandığı yerde (367 garabetinde), Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinde, kangren olmuş dertleri (başörtüsü) çözmede, EYT gibi kangren olmuş, Anayasa değişikliklerinde, Başkanlık Sistemi’ni teklifte ve Başkanlık Sistemi’nin sağlanmasında, Cumhur İttifakı’nın tek başına iktidar seçilmesinde ve Sayın Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinde adeta Hızır gibi yetişerek ön ayak olmuştur.
Şahsına ve partisine en ufak bir menfaati olmadan, bir siyasi lider tüm bu fedakârlıkları niçin yapar; hiç düşündünüz mü?
Öyle ya, en kritik anlarda aldığınız kararlarla siyasete yön vereceksiniz ve yönlendirmenin içinde olmayacaksınız!
Sayın Bahçeli’nin tek istediği ise, milletinin mutluluğu ile devletinin bekasından başka bir şey değildir.
Unutulmasın ki, Milliyetçi Hareket Partisi önce ülkem ve milletim; sonra partim ve ben ilkesinden taviz vermeyecek, tek dava partisidir.
Dr.Osman BÜYÜKKAYA