Cin; ateşten yaratılmış insan gibi şuur ve irade sahibi olan soyut varlıklardır.
Gaybı bilmezler.
Gönderilen peygambere iman ederler.
Hz.Peygamber(s.a.v)'in "cinleri görmediği cinlerin kendisini Kurani Kerim’i okur iken dinledikleri' rivayetleri güçlüdür.
Kuran_ı Kerim’i dinledikten sonra iman etmiş olan bu cinlerin daha öncesinde hristiyan cinler olduğu rivayetleri mevcuttur.
Hz.Musa dönemi ile ilgili birçok bilgiye vakıf olmalarından dolayı Hz.Musa'ya tabi olduklarını söyleyenlerde vardır.
Cin suresinin Hz.Peygamberin Ukaz panayırları dönüşünde indiği bilinmektedir.
Cinler ateşten yaratılmış varlıklardır.
Göklerde belli sınırlara çıkabilmektedirler.
Mela_ı Ala denilen gök katında Allah'ın görevlendirdiği meleklerine verdiği bilgileri dinlemek isteseler de buna müsade edilmez.
Gizlice dinlemeyi kalktıklarında yıldız ateşi ile -şihap,meteor- kovulurlar.
Cin Suresi Mekke bir suredir.
Mushafta 72 sıradadır.
İnsan dünyada halifelik durumundan dolayı cinlerden üstündür.
Cinler insanlar gibi irade sahibidirler.
İtaat etmek,isyan etmek konusunda insanlar gibi serbesttirler.
Cinlerin insanlar üzerindeki yaptırım gücü "insanın iradesine" bağlı kılınmıştır.
Cin taifesi de iman etmelerine ve imanlarının gereklerini yerine getirmelerine binaen cennet ve cehennemi haketmek için sınava tabi tutuyorlar.
Cin topluluğunun da şuur ve irade sahibi oluşlarının bir sonucu olarak "zalimlerinin" olabileceğine Cin suresinde dikkat çekilir.
İnsanlar ve cinler için "Allah’ın verdiği, vermediği tüm nimetler sınav sebebi olabileceği için kendisine ikram edilen dünya nimetlerini dikkatli bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğinin" önemi ısrarla hatırlatılır.
Ve tüm nimetlerin imtihan sebebi olmasından dolayı "daima imtihanda olduğumuzu dikkate alarak yaşamak gerektiğini" her daim hatırımız da tutmalıyız.
Cin suresinde "mescid" kelimesi ibadethane olarak tercüme edilmiştir.
Oysa ki mescidleri sadece ibadethane olarak tercüme etmek laik,seküler dünyanın bize armağanıdır.
İslam'ın bize teklif ettiği yaşam pratiğinde ise "mescit" sadece bir ibadethane değildir.
Mescid hayatımızı inşa ederken bizim ve toplumun yegane yönetim merkezidir.
İslam'ın sembollerinden biri olan "mescid" İslam toplumununda bireyin hayata açılan penceresidir.
Ayrıca surede cinleri "sığınılacak varlıklar olarak görmek ya da cinlerin kendisinde var olmayan gücü onlara mal etmenin yanlışlığı" özellikle hatırlatılıyor.
Allah’ın vermiş olduğu gücü ve yetkiyi biz cinlere mal eder.
Ve irademizi devredışı bırakırsak o zaman "cin topluluğunu şımartmış" oluruz.
Cinlerin insan üzerindeki "yetkin hallerini etkin hale dönüştürmek" bizim irademize bağlıdır.
İnsanın iradesinin yanlış kullanımı insanın varolan korkularını besler.
Ve o zaman aslında gücü bizim irademize bağlı olan cin taifesine Allah'ın egemenlik sıfatını 'yakıştırmış" oluruz.
"Allah'tan başka varlıklara Allah'ın sıfatını yakıştırmak "en hafif tabirle" cahilliktir.
Görünmeyen soyut varlıkları;
"korkunun merkezine" alarak asıl itibarıyla onlarda olmayan sıfatları onlara yükledigimizde
Asıl itibarı ile yaptığımız
Allah'ın egemenlik sıfatına ihanettir.