Dünya döner.
En çok seven de
En çok kızanda
En çok kıranda
En cok kırılanda
Hep olarak sever.
Yiğidi öldür hakkını verme misali
Ona karşı ortak tavır karakterli oluşunu kabul ediştir.
Bu kabul edişin parolası da seslenişidir.
Çocukluğu gerçekten güzel geçer.
Belkide çocukluğundan kalanlardır.
Onu karakterli eden
Rabbinin bir nimetidir.
Ruhunun pişmişliği yaşadıklarıyla savrulmak yerine pişmeyi tercih etmesindendir.
Her geçmişe bakışında "pişiyor" olmasına şükreder.
İlkokul yılları 80'li yıllara denk gelir.
Aslında o bir bakıma askeri darbenin talebesidir.
Büyüdüğü mahalle sakindir.
İlkkokul öğretmeni idealist.
Kendisi hırslı ve başarılı bir öğrencidir.
Hırsı başarıyı getirir.
Ortaokul yılları Necip Fazil Kısakürek hayranı Türkçe öğretmeni ile siyasallaşır.
O yıllarda iyi not alabilmek için Sakarya türküsünü ezberlemiştir.
Yıllar sonra din öğretmeni kültür işleri müdürü lise öğretmeni belediye başkanı olunca anlar ki baya baya siyasal islama ortaokul yıllarında bulaşmıştır.
Lise yılları Özal rüzgârın estiği yıllardır.
Bir dünyevileşme mevsimi ta o yıllarda yaşadığı çevreyi sarmalamıştır.
Batıyı yakalamak adına batılı olmayarak ve muhafazakar kalarak batının peşine takılmadan teknolojik gelişmelere talip olmak kandırmacası ile kapitalizim ve sekülerizm ince ince o yıllar da zihinlerimize işlenmiştir.
Yine o yıllar daDemokratik laik aileler;
Şımarık,küstah,bencil ve dahi hoyrat çocuk yetiştirmekte
Dindar muhafazakar dediğimiz mütedeyyin ailelerde ise bu anlamda hep bir adım geride olurlar.
Lakin bu geride oluş hali 28 Şubat süreci sonrasın da her konuda eşitlendiğimiz gibi bu konuda da eşitlendik.
Ve şımarık,küstah,bencil ve dahi hoyrat yetiştirdiğimiz çocukları ısrarla "özgüvenli" diye tanımlamamız da yine Özal'lı yıllara denk düşer.
Her iki tarafında gafleti yarışıyor.
Bu konuda gafletlerimizi yarıştırmayı marifet sayıyoruz.