-Keyf suresi, 50.Ayet-
Allah(cc) ayetlerini genellikle çok fazla ayrıntı üzerinden değil de;
meselenin esası ve alınması gereken ibretler,öğrenilmesi gereken meseleler ve dahi amel edilmesine gereken şeylere dikkat çekerek bizim imtihan sırrına vakıf olacağımız bir şekilde vahy eder.
Allahu (cc) Keyf suresi, 50Ayette ise;
"Hani biz meleklere, "Âdem için saygı ile eğilin" demiştik de İblis'ten başka hepsi saygı ile eğilmişlerdi. İblis ise cinlerdendi de Rabbinin emri dışına çıktı. Şimdi siz, beni bırakıp da İblis'i ve neslini, kendinize dostlar mı ediniyorsunuz? Hâlbuki onlar sizin için birer düşmandırlar. Bu, zalimler için ne kötü bir bedeldir!"
Şeytanın;
Meleklerden mi?
Cin tayfasından mı?
olduğu konusunda özel bir açıklama yapar.
Bunun;
"Nedeni
Niçini"
üzerinde Erdemli ergenler ile anlam derdi ile dertlenir iken tefsir kitaplarında cinlerin iradeli varlıklar olması meleklerin ise iradelerinin olmayışı ve sadece Rabbimin verdiği görevleri yerine getirmelerinden bahsedilmesine dikkat kesildik.
İnsan ve şeytanı (cin tayfası tanımlaması) diğer yaratılan varlıklardan ayırılan özelliğin İRADE olması noktasından "ne anlamamız gerekiyor?" sorusuna odaklandık.
İnsanın, cinlerin ve dahi şeytanın iradesi dünyanın imtihan boyutu ve bu imtihanda ki seçimlerimizin bize ait olduğu gibi,
İRADE gibi bir lutufla lutuflanışımız.
Seçimlerimizde hür ve özgür bırakılışımız.
Önemli idi ki Allah(cc) ayetlerinde iradeli varlıklara dikkat çekiyordu.
İrade gibi bir lutufa mazhar olan insan, cin ve şeytan kendilerine verilen bu ayrıvalığı kullanma konusundaki titizlenişlerine göre ya kul yada isyankar olacaklardı.
Şeytan daha işin başından isyanı seçti.-Huzurdan kovuldu.İsyan etti.Lakin inkar etmedi.Sadece müddet istedi.-
Şeytan "şeytanken isyanının sonuçlarının farkında idi.Gerçi bu farkında oluşunda bir önemi yoktu.
O yüzdendir ki;
Şeytanın telkinlerini bir emir gibi telakki etmek sadece bizim kendi nefsinizin bir oyunudur.
Çünkü seçimlerimizin sonuçlarını gözardı ederek nefislerimizin yoldan çıkışındaki şeytanın hali sadece bize teklif sunmasıdır.
Biz şeytanın teklifini özgür irademiz ile red edebilecek vasıflarla yaratıldığımızı göz ardı ederek kendi nefsimizi ve irademizi asıl itibarı ile şeytana peşkeş çekiyoruz.
O yüzden cin tayfasının ne de cin tayfasından olduğu ifade edilen şeytanın bizi yoldan çıkarması ve bizi "ayartma"halini yaptığımız isyan ve küfre sebep olarak gösterme edepsizliği ve hadsizliğinde bulunamayız.
Kendi nefsimizi terbiye etmekten, temizlemekten fersah fersah uzağa düşmüş hallerimizle Rabbimize hesap sorma hakkına sahip değilken isyan kokan;
"Neden?
Niçin?
Hepte beni bulur."
gibi cümleler kurma özgürlüğüne sahip olmakla birlikte bedelini de gözden ırak tutmamalıyız.
Öğrenmek, anlamak ve dahi Rabbe yakın olmak için neden ve niçinli sorular sorulabilir.
Lakin haddi aşacak çapımızdan büyük laflar etme hadsizliğin de bulunmak iki dünyalı yaşamaya çalışan insanların yapacağı bir iş değildir.
İnsanda şeytanda bu dünya ile ilgili seçimlerinde "Rabbe kulluğu" seçebilecek kalitede-ahseni takvim- yaratılmış iken kendi bilinçli ve nefsani seçimleri ile aşağıların aşağısına -esfele safilin- yuvarlanabilmekteler.
Oysaki yine birçok ayette şeytan yine iradeli bir varlık olarak insanı işaret ederek sadece teklif ettiğini insan üzerinde hiçbir yetkisinin olmadığı belirtilir.
Ki bu bir bakıma şeytanın iradesini nasıl özgür kullanabilme fırsatına sahip olduğunu gösterir.
Rabbimiz yarattığı hiçbir varlığa zulmetmemiş bilakis yaratılan varlıklar olan bizler ihanet ve hadsizlikte sınır tanımamışızdır.
Sözün özü şeytan teklif eder
.
HÜKMEDEMEZ.
KENDİNİZİ KANDIRMAYALIM.
NEFSİNİZİN EDEPSİZLİKLERİ BİZİM CEHENNEM BİLETİMİZDİR.