Bir evlilikte;
Nikahın sahih olabilmesi için tarafların kadın veya erkek "evet" demesi ile meşru olduğu bilinen bir durumdur.
Es geçilen "unutulan" ise nikahta kadının kendi özgür iradesiyle "evet" demesinin şart olduğudur.
Biz kızlarımızı kendi özgür iradeleriyle "evet ya da hayır" diyebilecek kadar iyi yetiştirmekle yükümlüyüz.
Bu yüzden bizler kızlarımızı İslam'a vakıf bireyler olarak yetiştirir iken evliliğe karar verme noktasında evlilik şartlarını maddi manevi anlamda değerlendirme noktasında tüm meseleleri doğru okuyup değerlendirecek donanımda yetiştirmekle mükellefiz.
Ataerkil toplumlarda "başlık parası" olarak bilinen oysaki İslam da nikah akdi öncesi kıza verilecek olan "mehrin" asıl itibarı ile gerçek anlamı ve işlevinden uzaklaştırılarak kızın ailesi yada erkek tarafının su kurnazlığı ile hiç edilmesi inanç ve amel anlamında Allah'a kullukta kendi nefsimizin isteklerine teslim oluşumuzun başka bir boyutudur.
Kuran'ı Kerimde kadına verilen bir hak olan ve kadının bir anlamda mağdur edilmesinin önüne geçilmesine yönelik bir hukuksal alternatif olan "mehrin" başlık parasına evrilmesi dahi bizlerin İslam hukukuna dair cahilliğimizin göstergesidir.
Kız evlatlarımıza ve dahi erkek evlatlarınıza mehrin bir gelenek ya da görenek değil;
İslamın kadına sunduğu bir hak olduğunu öğretmek boynumuzun borcudur.
Kız evlatlarımızın duygusal ve romantik safsatalar ile Allah'ın kendilerine sunduğu "mehir hukukunu" bir formalite olarak görmelerinin önüne geçecek olanlar onların çevrelerindeki adil yetişkinlerdir.
Evlatlarımızın İslam Hukukundan bihaber yetiştirmelerinin vebali biz yetişkinlerindir.
Evlatlarımızın ailenin ve evliliğin ümmet neferi yetiştirecek kurum olduğu gerçeğini unutmadan ailede yetişecek evlatların ve dahi kendilerinin bu dünya da "halife" olarak yaratılmış olduklarının farkında olan insanlar olmaları yine biz ebeveynlerinin sorumluluğundadır.
Erkek evlatlarımıza kadının "eş" olduğu eşlerin birer emanet olduğu gerçeği ile büyütmek durumundayız.
Bu noktada annelerin gelinleri için "el kızı" tabiri ile erkek evlatlarının zihinlerini kirletme hakları yoktur.
Nikah ve evlilik nasıl Allah'ın emri ise evlatlarımızda insan neslinin devamı için Rabbimizin bize sunduğu bir nimettir.
Bize sunulan bu nimetlerin zihinlerini
"el kızı" mantığı ile kirletmek bir bakıma evlatlarımıza ihanettir.
Gelinlerine "el kızı" yakıştırması ile erkek evlat yetiştiren annelerin asıl itibarı ile oğullarının "insan olma ve insan kalma" fırsatlarını ellerinden alan zalimler olduğu bilinmelidir.
Anneler bu zalimlerden olmaktan itina ile sakınmalıdırlar.
Böyle yapmadıkları taktirde evlatlarının eşleri ile "insan-insana" ilişki kurma fırsatını kaçırma vebali ile yaşamak zorunda kalacaklardır.
Erkek evladın yetişme sürecinde "kadın" konusunda zihninin ataerkil ve İslam olmayan bakış açıları ile kirletilmesinin vebali anne ve babanın sorumluluğundadır.
Kadın ve erkek;
Adem ve Havva iken,
Onları şeytanın oyuncağı haline getirecek her türlü hile ve desiselere karşı nefislerinin esiri eden günaha karşı zaafiyetli halleri nefis terbiyesi ile halledilebilecek bir meseledir.
O yüzden nefislerini temize çıkaran değil nefislerini nikah akdi ile temizlemeye çaba harcayan ailenin ve nikahın ciddiyetinin farkında olan evlatlar yetiştirmekle yükümlü olan ebeveynler olarak yolumuza çıkan her türlü !!!!izm!!!! karşı dikkatli ve alternatif çözümler üreten anne ve babalar olmak zorundayız.