Alım gücümüz sürekli azalıyor.
Asgari ücrete her yıl çeşitli oranlarda zam yapılıyor olmasına rağmen bir türlü insanların verdikleri emeğin karşılığının azalması önlenemiyor.
Acaba bizim ülkemizde mi böyle bir uygulama söz konusu diye yabancı kaynaklardan da araştırdım, dünya giderek alım gücünü yitiriyor.
İnsanların olumsuzluklara sürüklenmesi gibi bir şey bu.
Hani buz dağlarının sürekli eridiği haberleri yapılır, sonra içme suyu sıkıntısını çok ca yaşayacağımız günlerin bizi beklediği haberleri falan.
Bu tip haberler Allah’ın nimetlerinin şu an ki kadar olduğunu zannetmekten kaynaklanmaktadır.
Oysa Allah zaman ve mekan sınırlaması olmadan yaratmaya devam etmektedir. İnsanların bazıları uyurken ayakta olanlar da var. Dünya kendi ekseni etrafında dönmesiyle gece-gündüz, güneşin etrafında dönmesiyle mevsimler ve yıl meydana gelir. Bizim için gece olduğunda başkaları için gündüz, kış olduğunda ise diğer tarafta yaz olmaktadır.
Yine her an insanlar uyumakta her an yemek yemekte, her an secde de her an kıyamdalar.
Bir de yılları ay yılı ve güneş yılı olarak sayabilmekteyiz. Dünyada daha farklı takvimler de kullanılmakta.
Ay yılı Müslümanların “Hicri takvimini”, güneş yılı hristiyanların “Miladi Takvimini” oluşturuyor.
Ay takvimi 36 yıl da tekrar aynı güne gelip devir oluyor. Aylardan Ramazan Ayı diyelim 36 yıl süre içerisinde Ramazan her güne rast gelmektedir.
Bu günlerin Ramazan ayına kavuşması bakımından her gün adil bir şekilde şereflendirilmiş olmaktadır.
Zaten bütün insanlık da adalet arzusundadır. Ahlakta iktisatta adalette ve Allah’ın nimetlerinin insanlık arasında dağılımında bir dizayna ihtiyaç duyuluyor. Bu dizayn herkese mutluluk getirmeli.
İnsanın inancı ne olursa olsun ahlak yoksunu ise sosyal yapıya zarar verebilecek özelliklere sahiptir. Ekonomiler “bütün nimetler bizim olsun” zihniyet sahiplerinden kurtarılarak dünyadaki nimetlerin adil paylaşımı sağlanmalıdır. Adalette ise “her hukuk hakkı” insanlara sunulmalı seçme imkanı tanınmalı. Daha doğrusu adaletin gerçek manada ve mümkün olan en kısa sürede tecelli edebilmesi sağlanmalıdır.
Zor günler yaşayan dünyamız ülkemizde elbette Allah’ın yardımıyla virüs belasından da kurtulacaktır. Sürekli insanlara, “hayvana yapışan kene gibi yapışmış" mikrop üreten mikroptan kurtulmalı kurtarılmalı.
Peki bu sağlanmalıdırları ve kurtarılmayı kim-kimler sağlayacak?
Her gün çeşitli sebeplerle FATİHA’yı okuyoruz.
Hiç anlamını düşünür müyüz?
Hani deriz ya; “iyya kena budu ve iyya kenes ta in”.. Yani yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz, deriz ya Rabbimize!
Bu görev ve sorumluluğu da;
Yalnız Allah’a ibadet edenler ve yalnız Allah’tan yardım dileyen bizler yapmalıyız-yapacağız.