''İNSANLIĞIN DÖRT BÜYÜK DÜŞMANI''
Hicret habere merhaba!
Demek için acaba nasıl bir başlangıç yapmak gerekir diye bir miktar düşündüm. Sonra en uygun başlangıcın ana problemin ortaya koyulması olduğu kanaatine vardım.
Bu sebeple tüm insanlık için zararlı olanı ortaya koymanın ve bize bakış açılarını anlatarak başlamanın yerinde olduğunu düşündüm.
Zbigniew Brzezinski, yahudiler için çok önemli birisidir. Ünlü makaleleri vardır. Siyonist zihniyet için adeta bir fabrikadır. Yazmış olduğu makaleler dünya çapında çok ses getirir ve aynı zamanda Siyonist zihniyet için bu makalelere ne bir şey ilave edilebilir, ne de bir bölümü çıkartılabilir, ne yazdıysa aynen kabul edilir.
Tarih boyunca tüm insanlığı ifsad için çalışan kavim yahudiler kendilerine düşman olarak bakın kimleri sıralıyor.
Hz Muhammed (sav) ahir zaman peygamberidir.
Ancak Brezezinski ye göre beklenen peygamber İsrailoğulları’ndan olmalıydı. Hatta Mekkeli müşrikler yahudiler ile alay ettiklerinde “ahir zaman peygamberi gelsin bu alaylarınızı siz o zaman görürsünüz” diye tehdit ederlerdi. Fakat beklenen peygamber İsrailoğulları’ndan değil de İsmail (AS) soyu olan Haşimoğullarından gelince bütün bildikleri işaretler hak peygamber olduğunu doğruladığı halde, hemen reddetmişlerdir.
Hz Muhammed (S.A.V) Hayber kalesini fethedince yahudiler Arap yarımadasında barınamaz hale gelmişlerdi. Hâlbuki hep Müslümanları haince vurdukları için yapılan anlaşmalara uymadıkları için, Allah Rasulü (sav) ve Müslümanların kendilerine müdahale etmelerine neden olmuşlardır.
Bu ve benzeri olaylardan dolayı yahudiler Hz Muhammed’i (S.A.V) en büyük düşmanı olarak bildirirler.
Okullarında çocuklarına “ah Hayber vah Hayber senin öcün alınmalı, Muhammed in cesedi yakılmadıkça bu acı dinmez Hayber “diye nesil yetiştirilir.(Bunun için de Yavuz Sultan Selim zamanında girişimleri olmuştur.) Çocuk büyür asker olur hedef tahtasına nişan alırken “Muhammed’e ateş” derler..Bu ne kin ya Rab.
Brezezinski ye göre diğer bir düşman, Kudüs ün fatihlerinden Selahaddin Eyyubi dir.
Müslümanlar dağılmış hep ezilen durumuna gelmişken (günümüzdeki gibi) İslam ümmetinin 30 civarında Müslüman topluluğu bir araya getirerek, mübarek kılınan Kudüs ve çevresine huzur ve barış getiren ilk İslam Birliği’ni kuran organize İslam ordusunu oluşturan ilk İslam Dinarı’nı basan, büyük âlim ve komutan Selahaddin Eyyubi’ye yahudi düşmanlığı had safhadadır.
Aradan 800 yıl geçmesine rağmen bir Haçlı komutanı işgal ettikleri Kudüs’te Selahaddin Eyyubi’nin kabrine gelip mezarının başında büyük İslam âlimi ve komutanına “sen dedelerimizi yendin, ben de torunlarını, kalk ta savaşalım” der ve idrarını yapar, tükürür içki şişesi elindeyken kabrine… Bu ne kin ya Rab…
Bir diğer düşman olarak ta batının Kızıl Sultan dediği, Cennet Mekan Sultan 2.Abdülhamit Han’dır. Osmanlı’nın en zor döneminde padişah olan Sultan, bir konu hakkında açıklama yapınca bütün dünya onun açıklamasına göre hareket ederdi. Hatta Alman kralı “Allah dünya liderlerinden akıl oranının %90’nını Abdülhamit e % 5’ini kendine diğer % 5’ ide bütün liderlere vermiştir” demiş. Yani kendisinin de akıl seviyesi olarak nerede gördüğünü ifade etmiştir.
Konu malum Theodor Herzl Sultan Abdülhamit’e gelir, kendilerine toprak ister “bu topraklar kanla alındı kanla verilir” böylesine karalı bir duruşu görünce ağlayarak yazdığı günlüğüne damlayan gözyaşı hala Almanya da bir müzede sergilenmektedir.
Abdülhamit ile görüşünceye kadar inancı çok sağlam olan Herzl, daha sonra İsviçre’nin Basel kentinde Belediye Salonunda yapılan yahudi kongresinde 1897 de Abdülhamit Han varken bu işin imkansız olduğu raporunu verir. Bir takım yahudiler ise ”Abdülhamit’i tahttan indiririz, fark etmez yerine gelen yine bizi engeller, Osmanlı’yı ortadan kaldırırız, biz israil devletini kursak da etrafımız Müslümanlarla çevrili bizi Akdeniz’e döküverirler, biz de İslam’ı değiştiririz” diyaloğu yaşanır.
Neticede görev Emanuel Karasu’ya (Emin karasu) verilir. 100 yıllık bir plan yapılır. Sultan Abdülhamit bütün gücü ile engel olmuştur bu Siyonist zihniyete. Bundan dolayı kendilerine en büyük düşman olarak görürler.
Verdikleri mücadele esnasında Abdülhamit Han sürekli bunlara hakaret vari davranır. En son Sultan’a rüşvet de teklif ettiklerinde Cennet Mekan Sultan Abdülhamit Han yahudiye şamarı yapıştırır. Yahudi Sultan’dan yediği şamarı “bir gün senin koltuğunda benim torunum oturacak ve senin torunlarında onu kırmızı şarap içerken alkışlayacaklar” der . Bakınız (yahudi’nin tahta kılıcı) kitabında resim mevcut.
4. büyük düşman olarak ise, yapmış oldukları bu 100 yıllık planı deşifre eden, Siyonist zihniyetin 100 yıl içinde İslam’ı yok edecekleri planın kararını aldıkları İsviçre’nin Basel kentinin Belediye Salonunda 1997 de tam 100. Yılında Avrupa Müslümanları Toplantısı’nı gerçekleştiren Milli Görüş ün lideri 54. Hükümetin başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dır.
Herzl’e seslenerek İslam’ı yok etmek isteyenlere hak ettikleri cevabı veriyordu. Çünkü tam 100. yılda Erbakan başbakandı ve katil israil Filistin de bir tek kurşun bile sıkamamıştı, 11 aylık Milli Görüş iktidarında. Aynı zamanda 1 ay içerisinde D 8’i yani İslam Birliği’nin temelini atarak yaptığı açılım ile 2. aşamada “D 60 ve D 160 la Yeni Bir Dünya” diyerek Siyonist sistemi yerle bir edeceğinin sinyallerini vermişti.
Peki, Erbakan Hoca tek başına ve 10-15 yıl iktidarda kalsaydı nasıl bir dünya da yaşardık? Siyonistler 100. yılda durum böyle olunca bu planlarını bir müddet daha ertelediler.
Efendim ne zamana mı ertelediler, bir başka sefer de bunu konu ederiz inşallah.
Osmanlının torunları olarak bize dedelerimizin yolundan gitmek yaraşır.