AFRİN'İ İYİ OKUYABİLMEK
Kuzey Suriye'de yaşanan olayların çerçevesini ortaya koyarken, olayların boyutlarını sadece sınırlı atıflarla irdelemek ve en önemlisi son yıllarda meydana gelen sosyo- politik gelişmeleri, ekonomik çöküntüleri, yaşanan kayıpları,iç ve dış göçleri ve bunların yansımalarını göz ardı etmek iplik yumağına dönüşmüş coğrafyayı daha da muakket kılar düşüncesindeyiz.
Geleceğe yönelik adımların nasıl atılacağına dair bir tarih okumasıyla iyice belirlemek ve yaklaşımları ona göre şekillendirmek gerekir kanaatini taşıyoruz.
Bundan böyle , sorunun birer parçası olan farklı etnik kökenler arasındaki mevcut çatışmaları derinleştirebilecek " ipotek" bağlamlısı güçlerin , dış güçler adına yürütmekte oldukları vekalet savaşlarını (Proxy wars) daha da dayatmacı ve gerilim yüklü ve en önemlisi gevşek zeminli siyasi kısır döngü politikalara endeksleme gayretleri salt Afrin'i değil Kuzey Suriye'yi daha da içinden çıkılmaz bir kaosa sürüklemesi ve akabinde 'külli' (top yekun) bir felaketin tezahürü kaçınılmaz sonu da beraberinde getirebilir.
Bugün topraklarından kopartılan milyonlarca insanın derme çatma kamplarda yaşadıkları sorunları da göz ardı etmemek gerekir düşüncesindeyiz. Bu nedenle Afrin başta olmak üzere, tüm yerleşim alanlarının yeniden savaş öncesi konuma getirilebilmesi ne derece mümkün olabilecek acaba?
Burada asıl yapılması gereken imar ve iskandan çok yaraların nasıl kabuk tutacağı üzerinde odaklanmak gerekir düşüncesindeyiz. Bu konuda Sudan, Afganistan ve Irak, çok önemli birer örnek niteliğindedir.
Batı'nın asıl amacı, Suriye’de Müslümanı Müslümana kırdırma politikasına devam etmek ve en nihayetinde farklı etnik unsurları iyice birbirinden ayrıştırmaktır.
Birkaç gün önce Güney Sudanlı üst düzey yetkililerle sohbet ederken, Güney Sudan'ın ana gövdeden ayrılmakla neler kazanıp, neler kaybettiğini vücut dillerinden anlamak gayet mümkün idi. Çünkü Güney Sudan'da bağımsızlık sonrasında asıl kazananın İsrail olduğunu sağır sultan bile çok iyi irdeleyebilmektedir.
Bu arada çok yakın zamanda Sudan PCP Genel Başkanı Dr. Ali el Haj ile yaptığımız sohbette, dile getirdiği bir husus gayet içler acısı olsa gerek. Güney Sudan’da , bazı mahalli diller yanında asıl Arapça dilinin 'lingo franco' olmasına rağmen, şu anda İngilizcenin resmi dil olarak benimsenmesi düşündürücü olup, üzerinde önemle durulması gereken bir husustur. Dr. Ali Bey, Güney Sudan'da resmi dilin İngilizce olmasının ana gayesinin ileride Güney Sudan’ın, Kuzey Sudan ile birleşebilme umudunun önünü kesmeye yönelik olduğunu ifade ederken haklılığını ortaya koymakta idi.