Din adamlarının rolü, yüzyıllardır tartışılan bir konudur. Kimileri, onların görevinin sadece Allah'ın kelamını aktarmak olduğunu savunurken, kimileri de güncel meselelere dair yorumlar yaparak topluma rehberlik etmesi gerektiğine inanmaktadır. Bu tartışmanın odağında ise özgünlük ve cesaret kavramları yer alır.
Bir din adamının özgün olması, vaazlarında ve yorumlarında klişelerden ve ezberden uzak durması anlamına gelir. Kur'an ve sünnetin ışığında, kendi düşüncelerini ve fikirlerini özgürce ifade etmeli, toplumda var olan sorunlara dair samimi ve cesur bir bakış açısı sunmalıdır.
Cesaret ise, hakikati dile getirmekten korkmamayı gerektirir. Haksızlık ve adaletsizlikler karşısında sessiz kalmak yerine, dinin ve vicdanın sesini yükseltmek, bir din adamının en önemli görevlerinden biridir. Güçlülerin baskısına boyun eğmeden, mazlumların ve ezilenlerin yanında yer almalıdır.
Maalesef günümüzde birçok din adamı, özgünlük ve cesaretten yoksundur. Vaazlarında ve yorumlarında genellikle ezberden ve klişelerden öteye gidemezler. Güncel meselelere dair yorum yapmaktan çekinirler, haksızlık ve adaletsizlikler karşısında sessiz kalmayı tercih ederler. Bu durum, dinin toplumdaki etkisini ve saygınlığını zedelemektedir.
Ey hocalar! Hakkı haykırmanın zamanı geldi. Allah'ın kelamını aktarmanın yanında, vicdanınızın sesini de yükseltmekten çekinmeyin. Toplumdaki sorunlara dair özgün ve cesur yorumlar yapın. Haksızlık ve adaletsizlikler karşısında sessiz kalmayın. Güçlülerin baskısına boyun eğmeden, mazlumların ve ezilenlerin yanında yer alın.
Unutmayın ki, dinin asıl amacı insanları yüceltmek ve adaleti tesis etmektir. Bu amaca ulaşmak için, din adamlarının özgün ve cesur olması şarttır. Hakkı haykırmaktan korkmayın, vicdanınızın sesini yükseltmekten çekinmeyin.