AK Parti, Türkiye siyasetinin en önemli aktörlerinden biri olarak 2002 yılında büyük bir heyecan ve umutla sahneye çıktı. Yolsuzlukla mücadele, ekonomik kalkınma, demokratik reformlar ve dış politikadaki başarılarla dolu olan bu dönem, partiyi halkın gözünde güvenilir bir seçenek haline getirdi. Ancak son yıllarda yaşanan gelişmeler, AK Parti'nin bu olağanüstü başarısını tehdit etmektedir.
Parti, son dönemde bir dizi iç ve dış faktörün etkisiyle zorlu bir süreçten geçmektedir. Ankara ve İstanbul gibi kilit noktalardaki belediye başkanlarının ani değişiklikleri, parti içindeki huzursuzlukları artırmış ve seçmen nezdinde güven erozyonuna yol açmıştır. Parti içi demokrasi ve katılımın sağlanamaması, bazı önemli isimlerin partiye olan bağlılığını sorgulatmıştır.
Son dönemde AK Parti'nin seçmen desteğindeki düşüş, partinin köklü başarısını tehdit eden bir gerçeklik haline gelmiştir. Bu kayıpların sebepleri çeşitli faktörlere dayanmaktadır ve bu durumun köklü bir çözüm gerektirdiği açıktır.
İlk olarak, Ankara ve İstanbul gibi büyükşehirlerdeki belediye başkanlarının ani görevden alınması, partinin tabanında ciddi bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Melih Gökçek ve Kadir Topbaş gibi önemli isimlerin yerlerine getirilen yeni isimlerin performansı ve halk nezdindeki algısı, AK Parti'nin oy kaybına zemin hazırlamıştır.
Bununla birlikte, parti içi organizasyonlarda yaşanan eksiklikler de dikkat çekicidir. Teşkilat başkanlarının bilgisiz veya deneyimsiz kişilerden oluşması, parti içi iletişimde ve koordinasyonda zayıflığa yol açmıştır. Özellikle YAZAR Abdurrahman Dilipak gibi isimlerin partiden Kadın kolları tarafında dava açması, partinin imajına zarar vermiş ve seçmen nezdinde güven kaybına yol açmıştır.
AK Parti'nin yerel seçimlerdeki başarısızlığının bir diğer nedeni de aday seçim sürecindeki belirsizliklerdir. Birçok ilçede aday belirleme süreci kaotik bir şekilde işlemiş, bu durum parti içi huzursuzluğa ve ayrışmaya sebep olmuştur. Ayrıca, AK Parti'den aday adayı olanların sonradan adaylıktan çekilmesi veya başka partilere geçmesi, parti içindeki birlik ve beraberliği zedelemiştir.
Özellikle Küçükçekmece gibi kritik bir ilçede yaşanan bu tür durumlar, partiye ciddi zararlar vermiş ve seçmen nezdinde güven erozyonuna yol açmıştır. Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti'nin, bu tür sorunlara etkili bir şekilde çözüm bulması ve parti içindeki disiplini sağlaması gerekmektedir.
Sonuç olarak, AK Parti'nin kayıplarını telafi etmek ve yeniden 2002 ruhunu yakalamak için ciddi bir reform sürecine ihtiyacı vardır. Parti içi demokrasiyi güçlendirmek, liyakata dayalı atamaları teşvik etmek ve parti disiplinini sağlamak, AK Parti'nin geleceği açısından hayati öneme sahiptir. Aksi halde, partinin yok olma riskiyle karşı karşıya kalabileceği unutulmamalıdır.