Bugün ülke nüfusumuzun büyük bir bölümü büyükşehirlerde yaşamakla beraber doğal yaşam şartlarından da uzaklaşmaktadır. Birde buna yanlış ve eksik beslenme eklenince hastalıkların artış göstermesi de kaçınılmaz oluyor. Bu hastalıkların büyük bir kısmının tedavisi modern tıbbın çaresiz kaldığı hastalıklardan oluşuyor. Bugün aya giden insanlık hastalıklar söz konusu olunca çaresiz kalıyor. Halbuki , yüce yaratan her türlü hastalığın çaresinin olduğunu haber veriyordu bizlere Buna rağmen en ağır kanserlerin bile çözümünün olmadığını söylemek en büyük cehaletin örneği değil mi? Her hastalık için bir bitki yaratıldığı halde
Modern tıb bize hastalıkların teşhisinde her geçen gün büyük imkanlar sunmakla beraber, hastalıkların tedavisinde aynı başarıyı bir türlü gösteremiyordu. Üretilen ilaçlar yetersiz kaldığı gibi, başka organlara ve dokulara büyük ölçüde zarar veriyordu. Hastalıkları tadavi etmekten çok, geçici çözümler ile sınırlı kalıyordu. Mesela gözleri iyi görmeyen veya herhangi bir görme bozukluğu olan hastaya, ya göz damlası ya da gözlük vererek geçici çözümler sunmaktadır. Halbuki özellikle gözlük kullanmak zorunda olan hastaların, sadece bitkiler ve bio enerji yöntemi ile görme yeteneklerini geri kazanabileceklerini ve gözlük kullanmaktan kurtulacaklarını bir bilseler
Antibiyotiklerin hayatımıza girmesi ile; bugün ise, bu mucize nin kısmen aşırı dozlarda alınmalarının mahsuzları ve zararlı sonuçları açıklıkla belirlenmiştir. Aşırı ilaç kullanımı ve diğer çevresel etkenler sebebiyle artan hastalıklar normal biyolojik dengenin bozulmasına neden olmuştur.
Ağrı kesicilere değinmeden geçemeyeceğim. Ağrı kesiciler dokularda büyük hasara yol açmakla beraber, günümüzde oldukça yaygın bir şekilde tüketilmektedir. Örneğin tansiyon düşürücü ilaçların, uzun bir süre alındığı taktirde kadınlarda göğüs kanserine yol açtığı, Boston, Bristol ve Helsinkide , birbirinden bağımsız araştırma yapmakta olan 3 ayrı grup bilim adamı tarafından ispatlanmıştır. Halbuki tansiyonu bir ömür boyu ortadan kaldıracak ve ülkemiz topraklarında bolca bulunan şifa hazinesi bitkiler varken
Ben sizlere doğru kişiler tarafından hazırlanan ve kişiye özel olarak sunulan şifa verici bitkilerin özelliklerini ve tesirlerini anlatmak istiyorum.
Bu bitkiler ki, Kanserden, tansiyona, şekerden, kemik erimesine kadar hepsinde oldukça etkili.
Kırkbeş yaşlarında dört çocuk annesi bir kadın Lösemiye yani kan kanserine yakalanmıştı. Şifa bulamayacağı ve üç günlük ömrünün kaldığı söylenerek hastaneden evine yollanmıştı. Uygun kemik iliği de bütün uğraşlara rağmen bulunamamıştı. Maddi yönden de oldukça tükenmişti Tesadüfen durumundan haberdar olduğum bu hastaya, bitkilerden hazırladığım suyu hergün 2 litre olmak üzere kadının kız kardeşi ile evine gönderdim. Yirmi gün sonra yapılan tıbbi muayenesinde, hiçbir lösemi işareti göstermiyordu. Aynı zamanda birkaç hastamda aynı sonuçları almıştım. Çünkü sahip olduğum inancım bana, her hastalığın çaresinin olduğunu söylüyordu. Bize düşen hastalıkların çaresini araştırıp bulmaktı Yeterince imkan verilse yurdumuzun genç ve dinamik beyinleri dünyada ses getirecek buluşlara yani insanlığın mutluluğu için bir çok buluşa imza atabilecektir.
Bu örnekte olduğu gibi, görünürde hiçbir şifası olmayan hastalıklardan muzdaripken, her gün büyük miktarlarda şifalı bitki çayı içmenin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bunlardan sonra tıbbi bitkilerin ciddi hastalıklarda bile şifa verebileceğini gördüm. Burada önemli olan, doktorunuzun kontrolünde ve uygun koşul ve mevsiminde toplanıp saklanan bitkilerde. Siz bir şifalı bitkiyi öğütüp paketlerseniz, bütün şifasını kaybeder. İşlem sırasında özellikle de bitkilerin öğütülmesi sırasında, içlerinde bulunan esansiyel yağlar uçar ve geriye sadece çöpü kalır, sizler de şifa bekleye durursunuz.
Kanser başta olmak üzere bütün hastalıklar tedavi edilebilir. İmkansız kelimesi bana oldukça yabancı ve sevmediğim bir kelimedir. Ülkemiz şifalı bitkilerde dünyada birinci sıradadır. Dağlarımız, ovalarımız bu bitkilerle doludur. Bizler kıymetini bilmiyoruz. Fakat elin yabancısı ülkemizden tonlarca bitki toplayıp kendi ülkesine götürüyor. Almanlar Mersinde kurdukları ve Amasyadan aldıkları elmalar ile elma sirkesi yapmakta ve sadece kendi ülkesinde satmaktadırlar. Neden acaba ? Ülkemizin ve kaynaklarının değerini bilelim ve insanlığın mutluluğu için kullanalım Unutmayın her sorunun çözümünde en etkili ilaç sevgidir Selam ve dua ile
Dr İsmail soner SEKMAN
DETAYLI BİLGİ İÇİN
İLETİŞİM:
0532 457 44 05