Kıbrıs’ta çözüm arayışında gelinen nokta İsviçre’nin Crans-MontanaSwissResort’te yeniden başlayan Kıbrıs konferansında, BM Genel Sekreter Yardımcısı JeffreyFeltman’in güvenliğe ilişkin üç sorusu üzerine, Kıbrıs Rum Lideri NicosAnastasiades, Rum kesiminin isteklerini içeren 16 sayfalık bir mektup sunması üzerine harekete geçen Yunanistan Dışişleri Bakanı NikosKotzias ve Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, güvenlik ve garantileri kapsayan açıklamalarla beklentilerini ortaya koymaya çalıştılar. Yunan Dışişleri Bakanı NikosKotzias ve Kıbrıs Rum Lideri NicosAnastasiades, KKTC’de 1974’ten beri görev yapmakta olan 35.000 Türk askerinin adayı terk etmesini isterken, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu; “Kıbrıs’tan Türk askeri çekilecek anlayışı hayaldir” vurgusunu yaparken, masa başında ise Türk askeri varlığının Ada’dan tamamen değil de kısmen çekilebileceğini ve sınırlı sayıda bir askeri gücün orada kalmaya devam etmesi gerektiğini savunması dikkatlerden kaçmamaktadır. Rum Lideri Anastasiades ise barışı korumak için BM Güvenlik Konseyi tarafından desteklenen uluslararası polis gücünün Kıbrıs’ta Türk askeri yerine görev yapabileceği tezini ortaya koyarken, dışarıdan askeri bir gücün Kıbrıs’ta yeri olamayacağını ve Avrupa Birliği statüsünün, tüm güvenliği garanti altına alacağı tezini savunmaya devam etmektedir. Dünkü oturuma iştirak eden ve güvenlikle ilgili tıkanıklığı (logjam) çözmeye çalışan BM Genel Sekreteri AntonioGuterres’in çabalarının nasıl bir sonuç vereceği ise doğrusu merak konusudur. BM Kıbrıs özel temsilcisi EspenBarthEide ise Kıbrıs Rum kesimi ile Türk kesimi arasındaki pürüzlere rağmen Kıbrıs’ın tek çatı altında birleşmesi konusunda iyimser bir tablo ortaya koymaya çalışmaktadır. Kıbrıs’ın yeniden birleştirilmesi önündeki engelin salt Türk askerinin Ada’dan çekilmesine endekslenmesi ve 1974’ü doğuran esas gerçeklerin göz ardı edilmeye çalışılması, dışarıdan müdahalelerle ortaya çıkan “dayatmacı planın” bir gereği olup, bu yaklaşım şekli KKTC’yi ortadan kaldıracak ve Türk varlığını Rum inisiyatifine terk edecek basit bir görüşten (simplisticview) öteye gitmesi mümkün olmasa gerek. Bu arada, Avrupa Parlamentosu’ndaki Liberal ve Demokratlar Grubu (ALDE) Lideri GuyVerhofstadt, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için bu fırsatın kaybedilmemesi amacıyla taraflara baskı yapılması gerektiği hususunda 23 Haziran’da Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-ClaudeJuncker’e mektup gönderdi. ALDE Grup Başkan Yardımcısı JavierNart başkanlığında geçici bir heyetin (ad-hoc delegation) de taraflarla görüşmesi ve Avrupa Birliği rolünün Kıbrıs’ın birleştirilmesi yönünde kritik öneme sahip olacağını ifade eden Verhofstadt’ın yaklaşımı Avrupa Birliği’nin konuya ilgisini ortaya koymaktadır. Kıbrıs Rumlarının bitmek bilmeyen ENOSİS çabalarına karşın, Kıbrıs’taki Türk varlığının devamını sağlamak ve Kıbrıs Türklerinin yaşama özgürlüklerini garantiye almak için 1974’ten beri Kıbrıs’ta görev yapmakta olan Türk askeri varlığının sona erdirilmesi veya sayısının sembolik bir rakama indirilmesinin barışa hiçbir katkı sağlamayacağı gayet aşikârdır. İsviçre’de ortaya konulmaya çalışılan çözüm, hiçbir şekilde tatminkâr, eşit ve adil olmayıp, iki toplumun yeniden bir arada yaşayamayacağı ve Kıbrıs’ı yeniden 1974 öncesi şartlara geri götürebilecek bir maceranın Kıbrıs Türk’ünün lehine olmayacağı bilinen bir gerçek olsa gerek. Dün, ElefterosKosmos’un; “Hedefimden asla şaşmayacağım. Enosis’i oluşturmaktan öte hiçbir şey için mücadele etmem. Kıbrıs, Yunanistan’ındır ve Yunan olarak kalacaktır.” Keza, Kiprianu’nun, “Kıbrıs, bir Helen adasıdır ve mücadelemiz tüm Helenlerin mücadelesidir” şeklinde 1971 yılında kullandıkları ifadeler ile bugün Kıbrıs Rum Lideri NicosAnastasiades’in kafasındaki Kıbrıs algısı ne yazık ki aynıdır. KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ise tek hedefi teslimiyetçi bir anlayış olup, ortaya koyduğu tek taraflı tavizkar politikalar, Jackson Plânı, RedCliffe Plânı, Ancerson Plânı ve Annan Plânı’na nazire edecek düzeydedir.