Eski bir köyün taş döşeli sokaklarında, zamanın izleriyle dolu bir evin kapısı yavaşça aralanır. Küçük Hatice anneannesinin tavan arası sandığını kurcalarken bulur kendini. İçinde sararmış fotoğraflar, tozlu mektuplar ve yıpranmış bir günlüğün olduğu bir hazineyi bulur. Günlüğün kapağında hoş bir el yazısıyla "Gizemli Anılar" yazılıdır.
Küçük Hatice merakla günlüğü açar ve okumaya başlar. Günlük, bir zamanlar bu köyde yaşamış, zeki ve cesur bir genç erkek olan Mustafa'nın hikayesini anlatmaktadır. Hatice küçük yaşlardan itibaren hayal gücü ve bilgisiyle köyde tanınan biri olmuştur. Edebiyata olan tutkusu onu farklı dünyalara götüren bir kapıyı aralamıştır.
Küçük Hatice bir gün köyün hemen dışında bulunan gizemli bir ormanda dolaşırken antik bir kitap bulur. Kitabın sayfaları, hiç görülmemiş insan öyküleri ve bilmecelerle doludur. Hatice her gece bu kitabı okuyarak yeni dünyalara yolculuk yapar. Kitap, ona sadece hikayeler sunmakla kalmaz ve aynı zamanda kendi hayatına dair özel anlamlar ve dersler de öğretir.
Küçük Hatice’nin bulduğu bu antik kitapta, "Hayat bir yolculuk, her adımda yeni bir hikayenin doğuşudur, ve her bir hikaye bizlere yaşamın herkes tarafından görülmeyen yanlarını öğretir" yazmaktadır. Hatice hemence bu cümlenin önüne katılır ve tavan arasında bulduğu eski kalemle kendi günlüğünü yazmaya başlar.
Küçük Hatice Günlüğüne; "Anneannemin ve Mustafa'nın hikayeleri bana hayatın iyi anlamlarını ve güzel yönlerini keşfetmem için bir rehber oldu. Her gün, yeni bir hikaye yazmak ve anılarımı gelecek nesillere aktarmak için sabırsızlanıyorum" yazar.