Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan, Türkiye'de birkaç parti kurmuştu. En önemlileri, Refah Partisi ve Milli Nizam Partisi'dir. Refah Partisi, Türkiye'deki siyasi hayatında önemli bir rol oynamış ve 1996 yılında seçimleri kazanarak hükümeti kurmuştur.
Erbakan'ın siyasi mücadelesi, İslamcı bir vizyon ve fikirlerle Türkiye'de siyasi sahneye çıkmaya dayanmaktadır. Kendisi, İslamcı bir dünya görüşüne sahip olduğu için, Türkiye'deki siyasi güç dengelerine meydan okumak ve İslamcı bir alternatif sunmak amacıyla mücadele etmiştir.
Erbakan'ın azimli çalışkanlığı, Türkiye'deki İslamcı hareketin güçlenmesine ve milli görüşün yaygınlaşmasına katkı sağlamıştır. Kendisi, Türkiye'deki siyasi hayatında önemli bir rol oynamıştır ve İslamcıların Türkiye'deki varlığına ve güçlenmesine katkı sağlamıştır.
Erbakan, Türkiye'deki siyasi faaliyetleri nedeniyle birkaç kez mahkumiyet almıştır. En önemli davası, 28 Şubat sürecinde yapılan "Refah-Yol Davası"dır. Bu dava, Refah Partisi'nin kapatılmasına ve Erbakan'ın siyasi yasağına neden olmuştur.
Erbakan'ın yeniden büyük Türkiye hayali, İslamcı bir vizyon ve İslamcı değerler temelinde bir Türkiye hayalidir. Kendisi, Türkiye'nin güçlü, özgür ve bağımsız bir ülke olmasını hedeflemiş ve İslamcı bir dünya görüşüne dayalı olarak Türkiye'nin güçlü olmasını savunmuştur.
Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan, Türkiye'deki siyasi hayatına İslamcı bir vizyonla adım atmıştır. Kendisi, Refah Partisi ve Milli Nizam Partisi gibi birkaç parti kurarak, İslamcıların Türkiye'deki varlığını güçlendirmiş ve mücadelesine devam etmiştir. Erbakan'ın azimli çalışkanlığı, Türkiye'deki İslamcı hareketin yaygınlaşmasına ve güçlenmesine katkı sağlamıştır.
Necmettin Erbakan'ın en büyük hayali, İslam dünyasının birliğini sağlamak ve İslam dünyasının ekonomik, sosyal ve siyasi olarak güçlü olmasını sağlamaktı. Kendisi, İslam ülkeleri arasında daha sıkı işbirliği ve dayanışma ilişkileri kurmayı hedeflemiş ve Türkiye'nin İslam dünyasında lider bir ülke olmasını savunmuştur.
Erbakan, İslam dünyasındaki birçok ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasi açıdan geri kalmış olduğunu düşünüyordu. Bu nedenle, İslam dünyasındaki ülkelerin birlikte çalışarak bu sorunları çözmeleri gerektiğini savunuyordu. Kendisi, İslam dünyasının ekonomik ve teknolojik açıdan güçlü bir birliği olması halinde, batılı ülkelerle rekabet edebileceklerini ve İslam dünyasının kalkınmasının hızlandırılabileceğini düşünüyordu.
Erbakan'ın İslam ülkeleriyle ilişkileri güçlendirme çabaları, Türkiye'nin İslam dünyasındaki konumunu da güçlendirmiştir. Türkiye, İslam dünyasıyla olan ilişkilerinde Erbakan'ın liderliğinde aktif bir rol oynamıştır. Özellikle 1990'lı yıllarda, Türkiye İslam Konferansı Örgütü'nde aktif bir rol oynamış ve İslam dünyasıyla ilişkilerini geliştirmiştir.
Erbakan'ın İslam ülkeleriyle ilişkileri güçlendirme çabaları, sadece Türkiye için değil, tüm İslam dünyası için önemlidir. İslam dünyası, İslamofobi ve İslam karşıtı söylemlerle mücadele etmek zorunda kalmaktadır. Bu nedenle, İslam dünyasının birlikte çalışması ve dayanışma içinde olması önemlidir. Erbakan'ın İslam ülkeleriyle ilişkileri güçlendirme çabaları, bu amaç doğrultusunda atılmış önemli adımlardan biridir.