"ABD’nin çektiği kuvvetin toplam asker sayısının 2 bin civarında olduğu gerçeğini göz ardı ederek yapılacak yorumların yetersiz kalacağı aşikar. ABD zaten kara savaşlarında çatışmalara girmeden büyük ölçüde hava saldırılarıyla nihai darbeyi vuruyordu."
ABD’nin Suriye’den çekileceğini ilan etmesine ilişkin farklı tepkiler geldi. ABD basınının genel yaklaşımı Trump'ın, 2 bin ABD askerinin bulunduğu Suriye'den çekilme ve askeri operasyonlara son verme kararının, Rusya ve İran'ın bölgede güçlenmesine sebep olacağı yönündeydi. Bir çok gazete "Amerika'nın çekilmesi, DEAŞ, İran, Beşşar Esad ve Rusya için büyük bir kazanç olur." ifadesine imza attı.
İsrail basını da çekilme kararından rahatsız olanlardan. Siyonist gazeteler Trump’ın bu kararını, İsrail’e bir tokat olarak yorumlamayı tercih etti. Türkiye’de yorumcular ise ABD’nin çekilmesinin Türkiye’nin çıkarına olup olamayacağına bir türlü karar veremediler. Bir kısmı bu çekilmenin Rusya ile anlaşmaksızın gerçekleşmesi durumunda ABD’nin bu çekilmesinin tamamen taktiksel bir çekilme ve kandırmaca olduğunu ima eden yorumlarda bulundular. Tabii hükümete yakın think thank kuruluşlarında, basında ve medyada bunu aklı başında bir şekilde yorumlayacak zekaya sahip kimse bırakılmadığı için çok sağlıklı yorumlara rastlanmadığını ifade etmek zorundayız. Türkiye’de yorumcular arasında ABD’nin Suriye’den çekilmesine şüpheyle bakan bir kesimin yanında gazete manşetlerine hakim olan yaklaşımın Türkiye’nin zaferi şeklinde billurlaştığını görmek mümkündü.
Uluslararası düzeyde bile Türkiye basınının talimatla yönlendirilen basınında görülen manşetlere yakın bazı değerlendirmeleri okumak mümkündü. Sputnik'e konuşan Çin Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Müdürü Gao Shantao, ABD'nin Suriye'deki güçlerini çekme kararı ile ilgili yorumunda, "Henüz Trump'ın niyetini, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la ne gibi bir anlaşmaya vardığını anlamış değilim. Silahlı Kürt güçleri için çok iyi zamanlar gelmiyor. Türkiye'nin Suriye'deki varlığı güçlenecek, (Suriye Devlet Başkanı Beşar) Esad'ın pozisyonu daha da sağlamlaşacak. Bu Rusya için iyi bir durum." şeklinde konuştu.
Çekilmenin Trump’la Erdoğan arasında bir anlaşmanın sonucu olarak gerçekleştiği yaklaşımının uluslararası camiada belli ölçüde yer bulsa da birincisi, bu çekilmenin gerçek bir çekilme olup olmadığı sorgulanmalı, ikincisi çekilme gerçekleşse bile bu büyük ölçüde Türkiye ile değil Rusya’yla anlaşmalı olarak gerçekleşecektir. Zira her ne kadar Türkiye, Suriye’de önemli bir oyuncu olsa da henüz küresel bir oyuncu değil, ABD yerel bir aktörün Suriye’deki karmaşık denklemin üstesinden gelemeyeceğini bildiği için Türkiye’nin ağzına bir parmak bal çalıp işi Rusya'yla bitirmeyi tercih ediyor.
Suriye’nin kaderini belirleyebilecek iki aktör bulunuyor: ABD ve Rusya. Türkiye konumunu hem ABD hem de Rusya ile güçlendirmeye çalışırken İran ise yerel müttefikleri ve Rusya üzerinden bunu yapmaya çalışıyor. Dolayısıyla ABD’nin stratejisini Türkiye ile yapacağı bir anlaşma üzerine kurması çok mantıklı değil. Rusya ile anlaşma olma ihtimali çok daha yüksek, kaldı ki böyle bir çekilmenin gerçekleşeceğine ilişkin kesin bir şey söylemek de mümkün görünmüyor. Nitekim Trump geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada çekilme haberlerini yalanladı.
Bur çekilme olsa bile bu çekilme iki temel varsayım üzerine kurulabilir: Birincisi, ABD herhangi bir taktik gütmeden, gerçekten IŞİD’la mücadelenin sona erdiğini düşündüğü için böyle bir çekilme yoluna gitti. Ya da belirli bir taktik güttü ve bu taktiğin gerektirdiği yol haritasının ilk adımına uygun olarak çekildi.
Birinci seçenek çok da inandırıcı gelen bir seçenek değil. Zira IŞİD’la mücadele de bitmiş değil, ABD’nin Suriye üzerindeki emelleri de sona ermiş değil. Kaldı ki ABD’nin somut bir yenilgi almadan veyahut gerek insani bedelleri gerekse mali bedelleri bakımından uzun vadeli yüksek maliyetten kaçınma güdüsü olmaksızın bir bölgeden çekildiği görülmüş şey değil. Birinci seçenek böylece kendiliğinden devre dışı kalmış oluyor. İkinci seçenek burada tabii otomatik olarak devreye giriyor lakin bir ihtimalin varlığını da gözden kaçırmamak gerekiyor ki bu nokta, özellikle son dönemde Trump’ın güttüğü strateji bakımından oldukça önemli yer tutmakta. Bu da ABD iç politikasına yönelik, Trmup’ın kurumlarla kavgasında geliştirdiği hamleler stratejisi içerisinde kurumları zor durumda bırakacak bir adım olma ihtimali. Bunu da üçüncü bir seçenek olarak es geçmemek gerekiyor. Nitekim gerek Dışişleri gerekse Pentagon sözcülerinin konuya ilişkin bir bilgisinin olmadığına ilişkin açıklamaları, bu kararın tamamen Trump ve dar çevresinin müesses nizamın kurumlarının onayı ve olmadan ve hatta onlarla istişare dahi etmeden aldığı bir karar olduğu izlenimini güçlendiriyor.
Bir başka gerçeklik ise ABD’nin bölgedeki varlığıyla ilgili. Suriye’deki ABD varlığının büyük ölçüde YPG ve SGD güçlerinin eğitimi ya da bu güçlere giden lojistik ekipmanın koordinasyonuyla ilgili olduğunu, ABD kara kuvvetlerinin doğrudan çatışmalara pek girmedikleri biliniyor.
Bunlar bir tarafa….
ABD’nin çektiği kuvvetin toplam asker sayısının 2 bin civarında olduğu gerçeğini göz ardı ederek yapılacak yorumların yetersiz kalacağı aşikar. ABD zaten kara savaşlarında çatışmalara girmeden büyük ölçüde hava saldırılarıyla nihai darbeyi vuruyordu. Peki çekilme bu durumu etkileyecek mi, tabii ki etkilemeyecek. Özellikle YPG güçlerinin rehberlik ve yönlendirmesine rağmen ABD’nin IŞİD’la mücadelesinde sivil hedeflere, hastanelere yönelik saldırılarında büyük ölçüde artış var. Bu durumun ABD’ye yönelik Irak işgaline benzer bir antipatiyi beraberinde getireceğinden de kaygı duyuyor olabilir ABD’deki karar alıcılar.
Bölgede başta Körfez ülkeleri olmak üzere çok sayıda Arap ülkesinde ve Türkiye’de birçok ABD üssü mevcut. ABD IŞİD’la mücadele adı altında ya da başka bir şekilde ihtiyaç hissettiğinde saldırılarını gerçekleştirmekte pek bir sıkıntı çekeceğe benzemiyor. Dolayısıyla bu çekilmeye çok büyük bir önem atfetmek ABD’nin Suriye stratejisinden vazgeçeceği ve Suriye’ye ilişkin bundan sonra hiçbir niyet beslemeyeceği, planlarını tamamen bir kenara bıraktığı anlamına geleceği için pek anlamlı gelmiyor bana. Örneğin Trump böyle bir adımı atarak Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirme taktiği güdüyor olabilir. Rusya’nın Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna Türkiye’nin yapmayı planladığı operasyona pek sıcak bakmadığı biliniyordu. Çekilmeyle birlikte Türkiye’nin muhatabı ABD değil Rusya olacak.