Adil bir nizam içinde yaşamak, ancak yüce Allah’ın kanunlarını hayatımıza nakş etmekle mümkün olur. Kim ki bu mizana göre hayatına yön verir ise, bu dünyadaki yaşam sebebi olan hayatı imtihaniyesini başarıyla vermiş olur. Kim de Şeriat-ı İlâhiyeden kaçarsa veya çirkefleşerek dil uzatırsa, yada sırf canı yandığında Allah Allah deyip münafıklık yaparak bildiğini okursa, işte o zaman vay onun haline denir. Eğer bugün bu güzelim ülkede bir Narin vakası yaşanıyorsa, buda ne kadar vahşileştiğimizin ve Allah’ın adaletinden uzaklaştığımızın göstergesidir...
Ey insanoğlu, eğer gerçekten bu idam talebinizde samimi ve dürüst iseniz, o zaman bir referandum yapılsın ve sorulsun mevcut sistem ile iflas eden bir beşeri yasa ile mi devam edilsin, yoksa her yönüyle donanmış bir Şeriat-ı İlahiye ile mi yönetilmeyi istersin. Çünkü o bahse konu olan kısas olayı bir tek olmadığı ve tamamı Kur’an ve Sünnet olduğunuda hatırlatmak isterim. Eğer o hükümlerin tamamı yasalaşırsa, işte o zaman idamında bir ehemmiyeti olur. Aksi halde çıkacak olan idam maddesi de suiistimal edilir...
Allah’ın azametinden ve gazabından korkmayanlar, her türlü fenalığı ve azgınlığı kendine hak sayarlar. Bu vicdansızlar bugün küçük Narin'in canına kast ettiler, yarın da böyle bir vakanın aynısı veya bir başka benzerinin senin kapında veya benim kapıda olmayacağını nerden bilebiliriz? Oysaki Cenabı Allah insanoğlunu yaratırken, bütün mahlukattan ayrı kılacak şekilde en büyük güzelliklerle donatıp paha biçilemeyen zenginliklere bürüdü. Bu zenginlikleri algılayabilmemiz için de müçtehitler, müfessirler, alimler ve evliyaları beşeri alemden halk etti...
Böyle güzide zenginlikler insanoğlunu daima eşrefi mahluk sıfatına koyar. Bedenlerimize verilen her güzel zenginliğin bedeli ne para, ne mal, ne mülk nede servet zenginliği ile ölçüşebilir. Bu zenginliklerin en başında akıl, feraset basiret ve iman ile bütünleşen iz’anımız gelir. Elbetteki vücudun her bir azası kıymetli, ama en değerli olanlar, saydıklarımızdır. Onun için Allah’a ne kadar şükretsek azdır. Biz bunları Allah ve Resul’ün gösterdiği amaçlarda kullanır isek ancak ehli iman sahibi insan olmuş oluruz. İşte bak gör beynamusluk kaç yaşına indi? Bugüne kadar nice Narinler böyle soysuzlara kurban oldu. Nice Özge Can’lar hunharca katledildiler. Öte taraftan biri çıkıyor satırı eline alıyor anasının kellesini kesip balkondan atıyor, diğer taraftan İsrail vahşet üstüne vahşet yaparak vahşice çoluk çocuk demeden herkesi katlediyor. Bir diğeri çıkıyor en kutsi değerlerimize küfredecek kadar cüretkarlaşıyor. Ah, İlahi adalet, ah...
Bakın efendiler; Allah’ın hükümleri ile hükmetmediğimiz takdirde başımızdan bu tarz bela ve musibetler eksilmeyecektir. Şayet birileri çıkıp Şeriata yani Kur’an-ı Azimüşanın hükümlerine küfrederek hakaret ederse, işte o zaman dünyada batar, sende batarsın bende batarım ve hatta başımıza taş bile yağar. Onun için herkes haddini ve hududunu bilecek, Allah’ın mülkünde olduğunu unutmayacak ki böyle zulüm ve vahşetlere karşı olan biten vicdansızlıklara beynamuslar gibi bakıpta seyretmeyecek. Aksi halde ne din kalır nede iman...
İla ahiri kelamımızın hulasasında, üstad Bediu zaman Sait Nursi Hazretlerin de dediği gibi “Zaman gösterdi ki Cennet Ucuz Değil, Cehennem Dahi Lüzumsuz Değildir”. Mübarek sanki bu zamanı tarif etmişçesine bu güzel sözü söylemiş. Yüce Rabbim bizleri bütün musibetlerin şerrinden muhafaza etsin. Allah, cümlemizin yar ve yardımcısı olsun. Rabbim cümlemizi gaflet uykusundan uyandırıp Hak Yol İslam diyen muvahhit kullarından eylesin. Selam ve dua ile huzur içinde kalın selametle...