Suriye, son yıllarda küresel güçlerin satranç tahtasına dönmüş durumda. ABD’nin bölgede izlediği stratejiler, yalnızca kendi ulusal çıkarlarını değil, aynı zamanda İsrail’in güvenliğini de gözeten bir politika silsilesini içeriyor. Bu bağlamda, Washington’un bölgede yeni bir oyun kurduğu iddiaları yeniden gündemde. Siyah elbiseler giymiş "militan gruplar" üzerinden sahte bir tehdit algısı yaratılarak Suriye’nin kritik bölgelerine müdahale planları yapıldığı, bu planların nihai hedefinin ise İsrail’in güvenliğini sağlayacak bir “küçük İsrail” projesi olduğu ileri sürülüyor.
ABD’nin Bölgedeki Hedefleri
ABD’nin Suriye’deki temel hedefleri arasında enerji koridorlarını kontrol etmek, İran’ın etkisini sınırlamak ve İsrail’in bölgesel güvenliğini sağlamak yer alıyor. Özellikle Fırat’ın doğusu ve petrol zengini bölgelerde etkinliğini artırmak isteyen ABD, bölgedeki istikrarı bozabilecek yeni militan gruplar yaratarak bu hedeflerini gerçekleştirmeye çalışabilir. Siyah elbiselerle simgelenen bu yeni yapıların, bölgede kaos yaratmak ve ABD’nin müdahalesini meşrulaştırmak için kullanılabileceği belirtiliyor. Bu tür bir strateji, geçmişte Irak ve Afganistan’da da benzer biçimde uygulanmıştı.
ABD’nin bu politikası aynı zamanda Suriye’nin kuzeydoğusunda bir Kürt devleti ya da özerk bir yapı kurma hedefini de içeriyor. Böyle bir yapının İsrail’in güvenliğini artıracağı ve İran’ı çevreleme stratejisine katkıda bulunacağı düşünülüyor. Ancak bu durum, Türkiye gibi bölgesel aktörlerin çıkarlarıyla doğrudan çelişiyor.
Türkiye’nin “Üst Akıl” Rolü ve Tavrı
Türkiye, bölgede kendi ulusal güvenliğini tehdit eden her türlü plana karşı net bir duruş sergiliyor. ABD’nin bölgede yeni oyunlar kurarak Suriye’yi parçalama ve İsrail’in çıkarlarına hizmet eden bir yapı oluşturma çabaları, Ankara tarafından yakından takip ediliyor. Türkiye, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunurken aynı zamanda terörle mücadele kapsamında sahadaki varlığını sürdürüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Türk yetkililerin son dönemdeki açıklamaları, Türkiye’nin ABD’nin bu planlarına izin vermeyeceğini açıkça ortaya koyuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin düzenlediği operasyonlar ve diplomasi trafiği, Türkiye’nin bölgedeki kararlılığını gösteriyor. Türkiye’nin “üst akıl” olarak tanımlanan yaklaşımı, yalnızca askeri güç değil, aynı zamanda diplomatik, ekonomik ve sosyal unsurları da içeren çok boyutlu bir stratejiyi içeriyor.
Bölgeye Etkileri ve Sonuçlar
ABD’nin bu tür müdahaleleri, bölgedeki kırılgan yapıyı daha da karmaşık hale getirebilir. Türkiye’nin izin vermemesi durumunda ise sahada ABD-Türkiye arasında dolaylı bir çatışma riski doğabilir. Ancak Türkiye’nin bölgedeki etkinliği ve kararlılığı, ABD’nin tek taraflı müdahale planlarını zora sokacak bir engel oluşturuyor.
ABD’nin Suriye üzerinden kurduğu yeni oyunlar, bölgede kaosu derinleştirme potansiyeline sahip. Ancak Türkiye’nin bu plana karşı duruşu ve “üst akıl” stratejisi, bölgedeki dengeleri koruma ve olası bir İsrail odaklı projeyi engelleme konusunda kritik bir rol oynayacaktır. Bu bağlamda, Türkiye’nin aktif ve çok yönlü bir politika izlemesi, hem kendi güvenliği hem de bölgesel istikrar açısından hayati önem taşımaktadır.