Görüyoruz ki ağzı laf yapan herkes siyasetçi olabiliyor fakat her siyasetçi devlet adamı olamıyor malesef... Devlet adamlı devletine, milletine, vatanına karşı hoşnutsuz bir söz söylendiğinde dahi buna karşı dimdik durabilen ve hakikati savunabilendir. Devlet adamlığı demek, yeri geldiğinde dini, vatanı, milleti, bayrağı ve devleti için gözünü kırpmadan can verebilendir. İnsanlığa karşı merhametli, vatanı için vatanperver, dini için mümin, zalime karşı cengaver olandır. Devlet adamlığına talip olmak, öyle bu vatanın her nimetinden istifade edipte ilk fırsatta devlet ricaline isnatsız suçlarla ithamlarda bulunmak demek değildir...
Bakın efendiler ; Böyle üslupsuz ithamları vatandaş olarak bizler ekran başında izlerken, söylenenlerden biz ar ediyoruz. O cümleler sarf edilirken mevzubahis kişilerin yüzleri dahi kızarmıyor. Milletin kürsüsünde ihanet üstüne ihanet etmek makbul değildir. Görev icabı ile oturulan bu makamlar çamur atmanın, ihanetin yeri asla değildir. Hele bühtan etmenin hiç yeri değildir. O makamlar, aziz milletin derdine deva, sorunlarına çözüm bulma yeridir. Bence yeter artık bu gidişata bir dur denilmeli. Şayet böyle devam edecek olursa o zaman seçim zamanı, hak ile batıl mücadelesi olur.
Milletin Meclisindeki oturumlarında devlet ricalini temsil eden iktidara bazen öyle ithamlarda bulunuluyorki ülkeyi perişan etmekten ve yıpratmaktan başka bir şey olmuyor...
Yani bir gün hasbel kader mevcut muhalefet bir seçim kazanacak olsa, işte o zaman bu milletin vay haline denen gün olacaktır. Daha ellerindeki mevcut belediyeleri bile doğru düzgün yönetemeyen bu muhalefet nasıl devlet yönetecek akıllara ziyan. Şöyle bir yüz yıl öncesine bakın neler var neler. Misal bir Lozan anlaşmasının süresinin sonsuza dek uzamasına mahkum olacağımız gibi veya yer altı kaynaklarımızın birer birer buhar olup uçması gibi, hatta İngilizlerin emanetine aldığı tonlarca Osmanlı hazinesinin bir daha geri dönmemesi gibi. Nasıl, yeter mi bunca sebep ? Halen de yabancı misyonlardan kaynak bekleyecek misiniz ? Tabiki o zamanda vatandaşın sürünmesi ve ekonomi köleliği devam etmiş olacak. Eğer bugün bir ekonomi dar boğazlığını halen yaşıyorsak, geçmişte yapılan hataların cenemesini çekiyoruz...
Merhum Erbakan hocanın dediği gibi, yerli işbirlikçi siyasiler ve küresel sermaye güçlerin sadece tabelaları değişiktir, geri kalan her vasıfları aynıdır. Hatta bir gün bunları kan bağı testine koysanız, bu kadar uyum sağlamaları mümkün dahi olmayacaktır. Çünkü zihinleri ve niyetleri bozuk olduğu için düzenleri bile dikiş tutmayacaktır. Şayet doğru düzgün bir düzen ve sistemleri olmuş olsa, çamur atma siyasetinden çıkıp, proje siyaseti yaparlardı. Ama nerdee... Daha kendi aralarındaki ittifakı dahi sağlayamıyor iken bir de proje üretecekler...
İla ahiri kelamımızın son hulasası olarak Yüce Allah azze ve cel, vatanımızı, bayrağımızı ve bütün dini değerlerimizi ehil olmayan taliplilerin eline bırakmasın. Bakın, bu gidişle işimiz çok zor olabilir ama bu çetin ve zorlu süreçte hiçbir zorluğumuzu kendi lehine fırsata çevirmek isteyen bütün art niyetli siyasetçi ve küresel güç sahibi yabancı misyonlara Yüce Rabbim fırsat vermesin. Allah, cümlemizin yar ve yardımcısı olsun. Selam ve dua ile huzur içinde kalın selametle...