Kimisi vardır kişiliğine verdiği dürüstlük zenginliği ile siyasete ve hem de aday olduğu bölgesine ciddi anlamda değer üstüne değer katar. Kimisi de vardır, yaptığı her siyasete bırakın değer katmasını, değer haricinde ne varsa onu katar. Gerçi çerçinin heybesinde ne varsa ancak onu satar, zira bu işte çerçinin heybesine benzer. İyilik ve güzellik olan etrafına güzel güzel ışıklar saçar, heybesi berbat olanın da ancak çehresine zarar vermekten başka bir işe yaramadığını görürsünüz...
Bakın, bir insanın ruhuna dava şuuru nakşetmişse, o insana ne yaparsan yap, asla doğruluktan ve esas değerlerinden vaz geçiremezsiniz. Örneğin Hz. Eyyüb (A.S) ile şeytan-ı lainin kıssası gibi sınavı çetin dahi olsa hak olan davasından ve öz değerlerinde asla vaz geçmezler. Bu insanlar bu uğurda ölseler şehit, kalsalar zafer ile başarıdan başarıya koşarlar. Ama aklı gayesi sadece koltuk, menfaat, çıkar, makam ve mevki peşinde koşanlar ne haramı ve ne de helali gözetirler. Zaten o zatlar her yolu mubah gördükleri için, kafaları da ancak kenef, mutfak ve yatak arası miktarınca çalışır. Zira ondan öteye de gidemezler. Allah, böyle siyasetçilere hiçbir zaman siyaset yapma fırsatı dahi vermesin...
Misal bir Şanlıurfa siyaset vakası, son günlerde Şanlıurfa siyaseti üzerinde gelişen siyaset projeleri bazı siyasetçileri harcadı, bazılarını hak etmeyen makamlara getirdi. Bazılarını da sabır taşına döndürdü. Bu işte gerçek dava adamları dik duruşları ile siyasete örnek olurken bazıları da pişmiş kelle gibi sırıtarak ne olmuş ki abartmaya gerek yok diyerek memlekete ciddi kayıplar verecekler...
İşte buyurun bir Fatih Erbakan'ın Urfa adayını belirlerken Ahmet Bahçıvan'a söz verip te sözünde durmaması gibi daha nice nahoş olayların sirayetinden ötürü Türk siyasetine ciddi bir şekil de gölge düşürmüştür. Çünkü burada oynanan oyun, sadece sayın Bahçıvan’ın şahsına değildi. O oyun Başkan Bahçıvanın zatı şahsında bütün Şanlıurfalılarla dalga geçme hükmünde idi. Hatta ne acayiptir ki, olayın muhatabı olan Fatih Erbakan’dan bu saate kadar daha en ufak bir özrü dahi söz konusu olmamıştır…
Çünkü sayın Bahçıvan'ın beyanına göre sen gel bin bir yalvar yakar adamı aday olmaya ikna et, sonrada hiç bir şey olmamış gibi adaylığa Ak Parti milletvekili Kasım Gülpınar’a vermesi sizce de garip değil mi? Oysa ki sayın Bahçıvan yaşını başını almış, ehli kemale ermiş bir siyaset dehası ve üst akıl hükmünde olduğu gibi, iki dönemde Şanlıurfa Belediye Başkanlığı yapmış bir zattır. Şanlıurfa’nın medarı iftiharı hükmünde olan Bahçıvana karşı böyle bir davranışın sergilenmesini Sayın Erbakan'a hiç yakıştırmadım...
Bakın bir Seyit Ahmet Rufaioğlu siyasetine, adeta bir mihenk taşı gibi siyasete değer üstüne değer kattı. Çünkü Ahmet Rufaioğlu, siyaset camiasın da takdire şayan duruşu ile bir ilke imza atarak gerçek dava adamı olduğunu da kanıtlamış oldu. Sayın Rufaioğlu'na adaylığı tebliğ edilmeyince ne moralini bozdu ve nede birileri gibi sağa sola salça olup ta taşkınlık yaptı. Üstüne üstün, adam çıktı sahaya dedi ki “Ben Koltuk adamı değilim. Ben bir dava adamıyım. Dava insanları, bütün dünyevi değerleri elinin tersi ile bir kenara iterek hak bildiği dava uğruna arkasına dahi bakmadan yoluna devam eder.” İşte bende naçizane bir dava insanı olarak peşimden gelen kitle ile birlikte sayın Cumhurbaşkanımızın gösterdiği yol doğrultusunda Başkan Beyazgül başkanımızın destekçisi olacağım dedi. İşte dürüstlük buna denir. Bende bu kardeşimizin dik duruşundan dolayı tebrik ediyor ve kutluyorum...
Dürüstlükten bahsetmişken Avcılarda değer üstünde değer olan üç canımızdan bahsetmeden edemeyeceğim. Bunlardan ikisi yine şehri rayihadan bir diğeri İç Anadolu’nun vefakar şehrin güzidelerin Abdullah Küçük oğlu ve ekibi, onunla beraber canla başla hizmet eden çiçeği burnunda encümen adayı ve Birecikli hemşerim ve kadim dostum Önder Güneştir. Bir diğer değerimiz ise 18 kitabın yazarı şanlı bayrak gazetesinin imtiyaz sahibi İsa Altun hakkın dan bahsedeceğim...
Abdullah Küçükoğlu, yıllardır avcılarda Ak Parti ilçe başkanlığını yapmış biri olarak dürüstlüğü ve hizmeti kendine şiar ederek Ak partiden Avcılar Belediye başkan adayı oldu. Onunla beraber yol ve dava kardeşliğini yapan kıymetli hemşerim Önder Güneş'te siyasetteki dik duruşu ile beraber birçok başarıya imza atarak mütevazi bir şekilde encümenliğe aday olarak bende davama hizmete varım dedi...
Diğer tarafta kıymetli hemşerim ve kalemde gıpta ile rol model olarak benimsediğim kalemdaşım ve abim dediğim İsa Altun adı kadar kıymetli soyadı kadar değerli ve 18 kitabın yazarı olarak oda siyasete vatan partisinden Avcılar belediye başkanlığına aday olarak siyasete ciddi anlamda değer kattı...
Bakınız, bu isimleri zikrederken bunlardan zerre kadar ne bir menfaat beklentim olduğundan ne de yağcılık olsun diye zikretmedim. Bu insanlar, önce Allah’tan korktukları için, hiçbir kulun hakkına hukukuna göz dikmeyecekleri kadar gözleri tok, yürekleri zengin ve Türk Siyasetine de ciddi bağlamda değer katacaklarına inandım diye yazdım. Yoksa sittin sene hiçbir güç böyle bir yazıyı yazdıramazdı bana...
İla ahiri kelamımızın hulasasında, Yüce Rabbim ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olanı nasip etsin. Gönlümüzde geçen hakkımızda hayırsız ise, yüce Rabbim olanları da hayra çevirerek gönlümüze razı kılsın. Allah, cümle ümmetin yar ve yardımcısı olsun. Selam ve dua ile huzur içinde kalın selametle...
“SAYGILARIMLA VESSELAM”