Hayırların delaletine, şerlerin ise def’ine vesile olacak olan her iki fethimizi de yürekten kutlarım. Özellikle bir fetih hükmünde olan şu son seçim ile galip gelen sayın Erdoğan'ın kazanması, bir İstanbul Fethi'nin hükmündedir. Bu fetihlerin tüm İslam alemine ve ülkemizin refah seviyesinin yükselmesine vesile olmasını yüce Allah’tan dilerim...
Aynı huşu ile Yüce Yaradan’a hamdü senalar olsun ki bu aziz millete bir kez daha şu kutlu muzafferiyatı yaşatmış oldu. Allah’u Teala eğer bu galibiyeti hasbel kader Cumhur İttifakı'na değil de Millet İttifakı'na yaşatmış olsaydı, resmen 'Yandım Allah' türküsünü söylemiş olurduk. İnanın ki, iç ve dış mihrakların bütün şer odakları tek vücut halinde sadece Türk vatandaşına değil, yeryüzünde ne kadar Muhammediye varsa hepsine kan kustururlardı...
Bakın, biz bunu afaki veya laf olsun torba dolsun diye söylemiyoruz. Bunlar, geçmiş tarihte yaptıkları her fiiliyatı göz önünde bulundurursak ve kirli fiiliyat taşıyan insanlarla omuz omuza olduğunuda değerlendirirsek, sayın Erdoğan ve ekibi de her defasında en büyük ayak bağı olduğunu ve olmaya da devam edeceğine inanıyorum. Hem de öyle büyük bir bağ olacak ki bununla beraber var gücü ile hem ümmete ve hem de bu aziz millete büyük bir hizmetkar olacaklardır...
Ehl-i zulüm mensupları, sayın Erdoğan’ın akıbetini cennet mekan Sultan Abdülhamit Han başta olmak üzere, Saddam gibi daha nice zulme uğratılmış ülkelerin yöneticilerine yapılan zulüm gibi derdest ederek aynı akıbete uğratmanın derdindelerdi. Hamd olsun ki yüce Yaradan o fırsatı onlara vermedi. İnşaallah bundan sonra da vermeyecektir...
Bu aziz millet Reisine sahip çıkarak yalnız bırakmadı. Yüce Rabbimin azameti o kadar büyük ki ehl-i küffara karşı mutlaka daha mükemmel tuzağını kurumuştur.
“Ali İmran suresi 51. Ayeti Celil-de mealen şöyle buyurur. “Yahudiler tuzak kurduklarında, Allah onların tuzaklarını bozdu. Allah, tuzak kuranların hayırlısıdır”...
Bu arada bazı ağzı bozuk ehl-i küfürbazlar öyle zuhur etti ki, ağızına sakız ettikleri bir cümle vardı ki akıllara ziyandı. “Erdoğan gitsin onun yerine kim gelirse gelsin” mantığı ile yola çıkanların beyinlerine böyle bir algının oluşması, onların ne kadar beyin fukarası olduğunun resmi oldu...
Hayırdır arkadaş, sen neyin kafasını yaşıyorsun da ecdadın kanıyla, canıyla bu toprakları alıp biz evlatlarına teslim edecek ve sen de kalkacaksın küffarın emrine giren üç beş çapulcuya teslim edeceksin öyle mi? Hiç kusura bakma arkadaş, o mendeburlara verecek bir karış toprağımız dahi yok ve sonsuza kadar da olmayacaktır...
Elbet bizimde o beyin fukaralarına söyleyecek iki çift kelamımız olacak. Ecdadımız bu memleketi sen sat diye mi ehl-i küffarın çizmesi altından kurtardı? Yoksa sen burayı muz cumhuriyeti mi sandın? Ya da her hangi bir kabile devletimi sandın ki, ülkenin Reisine hokkabazlık numaraları ile dil uzatıyorsun! Burası ne senin babanın mülkü, ne de gazete küpürü ile alınan bir nesnedir. Burası, ecdadın kanı pahasına bizlere bıraktığı mirastır. Bizim de bu mirasa kanımızla canımızla sahip çıkacağımıza andımız var. Onun için herkes haddini hududunu bilecek. Öyle düzenbazlıklarla kimse karşımıza çıkmasın...
Aksi halde her defasında olduğu gibi yine sandıkların dibine gömeriz evelallah. Buraya bakın, siz her ne olursanız olun ve her kim olursanız da olun, hiç farketmeksizin adam iseniz başım gözüm üstündesiniz, ama niyetinizde bozuk ise çizmelerimin altındasınızdır. Onun için kimse bu cennet vatanın muzaffer bekçisine, yani güzel yurdumun Reis-i Cumhuruna öyle ileri geri konuşarak veya tehdit vari üslupla konuşamaz. Konuşan da böyle tarih olur...
Peki sorarım size, Atatürk’ün kurduğu CHP partisinde bir genel başkanı doğu ve güneydoğuda özerklik getireceğim der mi? Ve daha bunun gibi neler dedi neler. İşte bunun için diyorum Atatürk bugün yaşamış olsaydı, inanın ki bunları söyleyenlerin hepsini aforoz ederdi. Bu tavrı sergileyenler, zaten ne kadar ahlaktan yoksun olduklarını açık açık göz önünde idi. Biz burda ne kimseye bühtan ediyoruz ne de iftira, o atmosferde o kadar negatif enerji oluştu ki neredeyse tam bir kaos havası arzu ediliyordu...
Merhum, cennet mekan Abdülhamid Han’a denildiği gibi, şimdi de sayın Erdoğan’a aynısını söylüyorlar. O gün o sözleri söyletenler İngilizlerdi ve o belliydi. Peki bugün bütün ecnebinin kapısında bekleyenler kimin uşağı? O gün ince hesap yapanlar, bu günde o hesabın aynısını yaptılar. Ha, bu millet yedi mi? Asla, yemedi ve yemez de...
Bakınız, şayet Erdoğan gitseydi ne olurdu? En başta özerklik adı altında ülkeyi parça pinçik yapacaklardı. Erdoğan gitseydi, ceza evlerinde ne kadar siyasi cani vardı ise ve ne kadar dağda vatan haini vardı ise hepsini affederek mükafatlandıracaklardı. Bunların dişi kursaklarında idi. Gerçek azılı dişlerini göstermediler. Her ne kadar bir kaç tanesi depremzedelere hırladıysa da kendileri erken önlem alındıkları için fazla zehrini kusamadılar. Yoksa hırlama tüm CHP belediyelerinde olacaktı. Eğer Erdoğan gitseydi en iyi hal ile devletin bütün komite kademesinde yer vereceklerdi. Erdoğan gitseydi, ne değer kalırdı ne de değer verdiğimiz değerler kalacaktı. Yani uzun lafın hulasası, ikinci bir Abdülhamid Han sonrası vaka yaşanacaktı. Çok şükür ki öyle bir durum yaşanmamış oldu...
İla ahiri kelamımızın hulasasında yine diyorum ve hep de diyeceğim. Demem o ki, Allah Azze ve Cel, hiç bir cihette bu vatanı devletsiz, devleti yönetenlere zeval vermesin. Her daim imanlarını kamil, kılıçlarını keskin ve üstün ferasetlerine hıfzı iman ile muhafaza eylesin. Merhum Akif'in de dediği gibi, Rabbim bu ümmete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın. Hamd olsun, hamd olsun, bir kere daha hamd olsun ki ülke bölünmedi. Allah, cümlemizin yar ve yardımcısı olsun. Selam ve dua ile huzur içinde kalın selametle...
“SAYGILARIMLA WESSSELAM”