Türkiye’nin demokrasi tarihine baktığımızda, tam anlamıyla bir cinnet tarihiyle karşılaşırız… 1960 ihtilalinde Başbakan Adnan Menderes’i, Fatin Rüştü Zorlu’yu ve Hasan Polatkan’ı idam eden bu ülkenin militarist iradesidir… Ardından gelen 1970 muhtırası… 1980 ihtilali… Şu anda üzerinde tartışmalar yapılan Anayasa o günlerdeki referandumda “Yüzde 96’lık evet” oyuyla kabul edilmemiş miydi? Elbette, insanlarımızdaki süngü ve silah korkusu dolayısıyla…
28 Şubat post modern darbesi ise Türkiye’nin en başarılı hükümeti Refahyol’a ve Türkiye’nin en başarılı Başbakanlarından cennetmekan Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamıza yapılmış olan en büyük bühtanlardan birisiydi. 28 Şubat’ın yıldönümlerinden birisinde rahmetli Kanal D anchourmani Mehmet Ali Birand ile bir gazeteci kardeşimle söyleşiye gitmiştik… Birand, “28 Şubat darbelerin duvara toslamasıdır, bundan sonra hiç kimse darbe yapamaz” demişti…
Ama, ne oldu? Devletin içinde yuvalanan FETÖ’cüler 15 Temmuz’da bir darbe daha yapmaya kalkışıp, başarısız oldular…
Bunda o günlerde Başbakan olan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dik duruşu, korkmaması, çelik gibi iradesinin etkisi çok büyük etken oldu. Tam bu bitti derken, bir de Erdoğan hükümetine 27 Nisan e-muhtırası gelmez mi? Erdoğan, bu muhtıraya da çelik gibi iradesiyle dimdik durdu…
Ferasetle, basiretle, cesaretle, dirayetle bu süreci de atlatmayı başardı. Bu süreçte işadamlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla el ele vererek hükümeti devireceğini zannedenler avuçlarını yalamak zorunda kaldılar. Bugün devletimiz dünden daha güçlüdür, bugün demokrasimiz dün olduğundan daha sağlam olarak yerindedir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki günlerde 28 Şubat davasından hüküm giyen orgenarallere, paşalara af yetkisini kullanarak cezalarının kalan kısmını af etti.
Şimdi tartışmalar yapılıyor… 28 Şubat’ın mağduru olanlar, “Hakkımızı helal etmiyoruz” diyorlar…
28 Şubat döneminde iktidar olan Milli Görüşün tabanı ve tavanı da “Hakkımızı helal etmiyoruz” demekteler. Üstelik Cumhurbaşkanı af yetkisini 2019 seçimlerinde Saadet Partili iki kişiyi öldüren birisi için de kullanmış… (Soyadı Sülük) Konuyla ilgili farklı televizyon kanallarında tartışmaları izlerken Mazlumder Genel Başkanı’nın bir konuşmasına denk geldim…
Başkan diyor ki, “Cumhurbaşkanı eğer bu af yetkisini kullanacaksa, mağdur ve mazlum olan tüm mahkumlar için de kullansın”.. Bana göre çok doğru bir tespit! Şu anda memlekette hapishaneler tıklım tıklım dolu durumda… Neyse, biz konumuzu dağıtmayalım! Darbeyi kim ister? Beleşten, bedavadan iktidara gelmek isteyenler…
1960 yılındaki ihtilalde böyle olmuştu, 1980 darbesinde bu olmuştu…
15 Temmuz’da da aynısı oldu…
Bakıyorum, darbe heveslilerinin, memleketi militarist iradeyle kol kola verip yönetmeye heves edenlerin hep arkasında Cumhuriyet Halk Partisi’nin olduğunu görmekteyiz.
1960’lı yıllardan itibaren tek başına hiçbir zaman iktidar olamayan CHP zihniyeti, ne zaman bir darbe olsa onu şakşaklamaktan geri durmamıştır. 1960 ihtilalinde Başbakan Adnan Menderes’i asanları hatırlayanınız var mı?
Bugün Pensilvanya’da ABD’nin balla börekle beslediği FETÖ elebaşının hatırlayanımız var mı?
27 Nisan e-nuhtırasıyla hükümete direktif vermeye kalkışan paşaları, bürokratları, iş adamlarını, STK’ları hatırlayanınız var mı? Darbeciler, darbe zihniyetçileri demokrasi tarihimizin kara sayfalarında, çöp tenekelerine atıldılar.. Bundan sonra da hiç hatırlanmayacaklar… Türkiye’nin demokrasisine altın harflerle yazılan isimleri hep hatırlayacağız, anacağız… Lafla demokrasi olunmuyor… Lafla peynir gemisi yürümez… Bir ,yandan demokrasi teraneleri atıp, bir yandan iktidara oturabilmek için askeri vesayete göz kırpanlar, militarist iradeyle kol kola verenler, demokrasinin değirmeninde öğütülüp gideceklerdir. Yazımı bitirirken, Adnan Menderes’e, Fatin Rüştü Zorlu’ya rahmet diliyorum… 28 Şubat post modern darbesine maruz bırakılan, ama istese tabanını sokağa dökebilecekken, soğukkanlılığı ile süreci en iyi şekilde yöneten cennetmekan Erbakan Hocamıza (Bu tespit Mehmet Ali Birand’a aittir) rahmet diliyorum…