Doğunun gülü, Türkiye'nin incisi Erzincan, tarih boyunca pek çok acıyla yüzleşmiş, ancak her seferinde direniş ve dayanışma ruhuyla ayakta kalmış bir şehirdir. Bu topraklar, 1939 depremiyle tarihe geçen yıkımıyla olduğu kadar, 1992 depremiyle de hafızalarda derin izler bırakan doğal afetlerle mücadele etmiştir. Ancak bu acılar sadece doğal afetlerle sınırlı kalmamış, insan eliyle işlenen olaylar da bu topraklarda derin yaralar açmıştır.
Erzincan, 1939 yılında yaşadığı depremle adeta yıkıma uğramıştı. Yaklaşık olarak 33 bin kişinin hayatını kaybettiği, şehrin neredeyse tamamının yerle bir olduğu bu felaket, o dönemde Türkiye'nin en büyük doğal afetlerinden biri olarak kayıtlara geçti. Ancak bu zorlu dönemde Erzincanlılar, birbirlerine olan dayanışmalarıyla ve azimleriyle yeniden inşa sürecine giriştiler. Bu acı tecrübe, şehrin karakterini ve halkının dayanışma ruhunu şekillendiren önemli bir dönemeç oldu.
1992 yılında ise Erzincan, bir kez daha depremin pençesine düştü. Bu kez depremin şiddetiyle 653 kişi hayatını kaybetti, binlerce insan yaralandı ve yüzlerce ev yıkıldı.
1939 depreminde olduğu gibi, Erzincan halkı bu felaketle de mücadele etmeyi başardı. Yardımlaşma ve dayanışma ruhu, şehrin yeniden ayağa kalkmasını sağladı.
Ancak Erzincan'ın başına gelen acılar sadece doğal afetlerle sınırlı değil. Başbağlar Katliamı gibi karanlık bir dönem de bu toprakların hafızasında yer edinmiştir.Başbağlar daki vatandaşlara yönelik operasyonu sonucunda birçok masum insan hayatını kaybetmiş, yaralanmış veya göç etmek zorunda kalmıştır. Bu acı verici olay, insan hakları ihlalleri ve adaletsizliklerle dolu bir dönemin izlerini taşımaktadır.
Son yıllarda ise Erzincan, altın madenlerinde yaşanan olaylarla gündeme gelmiştir. Toprak kaymaları ve çevresel sorunlar, hem doğal hem de insani bir felaketin eşiğine gelmiş gibi görünmektedir. Ancak yine de Erzincanlılar, bu zorlu süreçte bir araya gelerek çözüm yolları aramış ve şehirlerini korumak için mücadele etmişlerdir.
Erzincan sadece depremleriyle değil, doğal güzellikleriyle de ünlü bir şehirdir. Doğunun gülü olarak bilinen Erzincan, muhteşem dağları, yeşil vadileri ve temiz havasıyla doğaseverleri kendine çekmektedir. Özellikle Munzur Dağları ve Kemaliye ilçesi, şehrin doğal güzelliklerinin en önemli noktalarından biridir. Ayrıca, Karasu Nehri ve Tortum Şelalesi gibi doğal oluşumlar da ziyaretçilerin ilgisini çeken diğer yerler arasındadır.
son yıllarda şehirde yaşanan bazı olaylar da gündemi meşgul etmektedir. Özellikle Altın Madeninde yaşanan olaylar, şehrin gelişimini ve doğal dengesini tehdit etmektedir. Toprak kaymaları ve çevre tahribatı gibi sorunlar, hem yerel halkı hem de çevrecileri endişelendirmektedir. Bu tür olaylar, şehrin sadece tarihi ve doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal sorunlarıyla da mücadele ettiğini göstermektedir.
Erzincan, tarih boyunca yaşadığı acılarla şekillenen bir şehirdir. Ancak bu acılar, şehrin direniş ve dayanışma ruhunu daha da güçlendirmiştir. Her felaketin ardından Erzincanlılar, birbirlerine destek olmuş, yeniden inşa sürecine girişmiş ve geleceğe umutla bakmışlardır. Bu topraklar, yaşadığı acılarla değil, direnişiyle ve dayanışmasıyla anılır ve her zaman dimdik ayakta durur.
Geçmiş olsun Erzincan, umut dolu yarınlar sizinle olsun.