Bir aydan fazla bir zamandır Gazze de insanlık dramıyla hop oturuyor hop kalkıyoruz ne yazık ki. Sonuç? Elde var koca bir sıfır. Çünkü ne bu zulmü Gazze halkına reva görenler ve onlara destek olanlar vazgeçtiler bu durumdan; ne de İslam dünyası yeterince ses yükseltip kararlılıkla bu işin üzerine giderek gerçek anlamda bu zulme muhatap olan Filistin halkının yanında kararlı ve doğru bir duruş sergilemeyi başarabildiler. Peki sizce bu sorun birgün Filistin halkının özgürlük ve bağımsızlık adına verdiği kararlı duruş ve savaşı sonuçlanırken haklı olduklarını dünyaya anlatabilecekler mi? bu da muamma. Eğer öyle olmamış olsaydı İsrail devleti birilerinin desteğiyle o topraklar istila edildiğinden bu yana bir sonuç almış olurlardı.
Demekki bazı şeyler çok istemekle veya savaşmakla da olmuyor. Çünkü eğer öyle olmuş olsaydı bugün ülkemizin üzerinde oynanan menfur saldırılar karşısında 50 yıldır terörle verdiğimiz mücadele bir sonuca ulaşırdı. Çünkü terörü bitirmek Türk devleti için çocuk oyuncağı olması gerekirdi. Yedi düvele karşı asker ve teçhizat kıtlığı çekilmesine rağmen 30 Ağustos 1922’de Mustafa Kemal komutasında başlayan büyük taarruz Türk birliklerinin çabası ve mücadele azmiyle yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini atarken içeride kendisine karşı birçok kesimden tepki almış aman efendim din elden gidiyor İslamiyet yok edilecek ve camiler kapatılacak yaygarasıyla Mustafa Kemal’in haklı zaferine gölge düşürülmeye çalışılmıştı.
Evet şimdi olduğu gibi o zamanda içimizdeki Yahudiler Müslüman ülkesinde salyangoz satarak halkın arasına nifak tohumlarını ekerek karşı bir duruş sergilediler. Tıpkı 1930 Menemen olayında Kubilay’ı katleden gerçekte Müslüman olmayan ama Müslüman halkını Türk askeri karşısında kışkırtarak bunlar dinsiz, bunlar dinimizi elimizden alacaklar, bizi ateist yapacaklar. Amoo başımıza taş yağdıracaklar diyerek tıpkı matbaanın gelmesiyle beraber hattat mesleğimiz dama kalkacak korkusuyla saraya başkaldırarak birçok olayın olmasına neden olunmuştu. Tabii ki detayına inecek değilim o gün yaşananlar hakkındaki olayların. İşte Kubilay’ın katli ve acımasızca gözlerini kırpmadan gencecik yeni teğmen olmuş ve askeri tecrübesi olmadığı halde olayları bastırması için gönderenlerin (bana göre bu bir kumpastı) hain planlarına maruz kalarak parça pinçik edilerek hunharca katledilmişti içimizdeki Yahudilerce. Katledilen Kubilay unutmamız mümkün olmadı. Her yıl anılmış olsada bence artık buna dur dememiz gerekmez mi?
Bugün peki ne olmakta derseniz; 1960 İhtilalinden sonra ne yazık ki ülkede terör ve anarşi tırmanışa geçerek 1980 ihtilaliyle birlikte birçok siyasi faaliyet güden anarşist örgütler derdest edilmelerine rağmen ne tuhaftır ki bugün adına terör örgütü dediğimiz PKK’yı ne hikmetse yok etmeyi devletimiz başarabilmiş değil. Gelen hükümetler vaatleri arasına terörle mücadele konusunda sözler verirlerken bu vaatlerini bir türlü hayata geçirmeye ya cesaret edemediler veya terörle mücadele konusunda etkin projeleri gerçekleştiremediler bir türlü. Çünkü içerideki Yahudiler ve onların destekçileri olan güçler buna müsaade etmediler. 1950 yılından sonra ekonomik olarak Amerika’ya diğer ülkemize karşı kin besleyenler ve hala ülkeyi elde etme hayali kuranlara ekonomik olarak borçlanarak muhtaç hale geldik.
Bugün sınırları aşarak teröristleri etkisiz hale getirmek için verilen askeri mücadelede dahi yalnızlaştırılıyoruz ve askerlerimizin özellikle belli bir evreye girilen dönemlerde sanki ülke özellikle karıştırılmak istendiğini hissediyorum. Bizim ülke Osmanlı imparatorluğundan itibaren hep dış güçlerin hedefi haline gelerek gerek içerde gerekse dış güçleri başka türlü karıştırarak içeride suni bir düşman yaratarak bir kargaşaya sebep vermek isteyen kötü niyetlilerin menfur saldırılarına maruz kalmıştır. Bugün yarın ve dün askerimize karşı yapılan menfur saldırılar ülke insanı olarak hepimizin içini acıtmaktadır. Her şehit haberinden sonra sadece taziye dilemek veya şehitlerin kanı yerde kalmayacak diyerek belli bir süreden sonra unutulmasını beklemek biz bu ülkenin halkı için acıdan başka bir şey vermemektedir. Terörü kökünden kazımak ve onların destekçileri karşısında onurlu bir duruş sergileyerek artık kökten bu işi çözmenin zamanı gelmiştir diye düşünüyorum.
Allah askerimizin yar ve yardımcısı olsun. Amin
Birkaç sözde sporun dışına çıkarak rakip takımını terörle özdeşleştiren Bursa ve Ankaragücü Futbolcu, yöneticileri ve taraftarlarına söylemek istiyorum. Milliyetçilik sahada rekabet ettiğiniz bir spor kulübü taraftarları ve sporcularını darp etmekle olmayacağını sanırım sizlerde biliyorsunuzdur. Sporcu kimliklerinizle örnek olacağınız bu topluma karşı sorumluluklarınız var. Bu sorumluluğunuz; ahlaklı olmak çevik ve mücadele ederek rakibinizi yenmekken kalkıp rakip takım sporcularını misafir gibi davranmak yerine derdest etmeniz ahlakken etik değil. Eğer terörden şikayet ediyorsanız ve bu durum içinizi acıtıyorsa bunun için başka mercilerde görev almanızı öneririm.