Rahmet kapılarının ardına kadar açık olduğu bu mübarek ayda, kardeşliğimizin pekişmesi ve huzurumuzun daim kalması için, şu günlerde neden birbirimize vesile olmayalım? Çünkü içerisinde rahmetin, mağfiretin ve hidayetin bol olduğu şu günlerde birbirimizi kırmadan dökmeden sadakatle kenetlenelim ki Allah Teala da bizlere rahmeti ile merhamet etsin...
Aksi halde Cenab-ı Allah’ın Asr suresinde buyurduğu gibi, “Asr'a yemin olsun ki, insanlar hüsrandadır. Sabredenler, bir birilerine sabrı ve hakkı tavsiyede bulunanlar müstesnadır.”
Özellikle bu ayın bütün faziletinden ve bereketinden istifade edelim. Bakın, "Dünyasına kananların dün yasına gitmedik mi?” Diye soran bu beyti yazan üstadında da dediği gibi ölümün ne kadar yakınımızda olduğunu hatırlatmak lazımdır...
Bakın muhterem okuyucularım ve kıymetli dostlarım, şu mübarek günlerde sıkça Allah’ı analım ve zikredelim. Daha çok ibadet edelim ve biraz daha dikkatlice özen gösterelim ki Cenab-ı Allah, bütün ibadetlerimizi dergah-ı izzetinde kabul buyursun. Bakın görüyorsunuz işte, demek ki ölüm o kadar da bizlerden uzak değilmiş. Bakın depreme, sele, afete ve ani ölümlere, herşey bir anda oluyor değil mi? O zaman haydi bu kıymetli günleri boşa harcamayalım. Hatta öyle olalım ki hayırda birbirimiz ile yarışalım...
Bakınız, büyük sevapların kazanılabileceği bu mübarek ayda barış ve sulhta kazanmak varken, neden helalleşmeyi kendimize şiar edinmiyoruz? Evet, belki böyle helalleşmeler barışlar nefsimize ağır gelebilir, hali hazırda şeytanlarda zincire vurulmuşken gelin şu mübarek günlerde sevaplarımıza sevap katmak için, imanımızı güçlenmesi adına barışlara ve sulhlara biraz daha gayret edelim ki ahiretimizin kurtuluşuna ve insanlığımızın da saadetine vesile olsun...
Barışın ve kardeşliğin sembolü olan ve insanlığın değerine değer katan bu mübarek Ramazan-ı Şerif'in rahmetinden neden mahrum kalalım ki? O zaman Rahmetelilaleminin merhametine sığınarak birbirimizi affetmenin tam vakti ve zamanıdır. Aksi halde geç kalmış olabiliriz...
Bakınız, bu mübarek ayın sadece nefsimizin kibrine vesile olacak hallerinden kendimizi muhafaza edeceğimiz gibi, hayır ve hasenatlardan da kendimizi mahrum bırakmamamız gerekir. Özellikle şu son günlerde o kadar müşkül halde olan din kardeşimiz var ki say say bitmez. Onun için, imkanlar nispetinde karınca kararınca en yakınlarımızdan başlayarak bir yardımlaşma eli uzatarak çığır açabiliriz...
Örneğin bir yetimi sevindirmek için çocuk esirgeme kurumuna giderek başını okşayıp gönlünü kazanabiliriz veya madden yoksul bir mahalleye giderek üç beş ailenin kirasını, faturasını ve hatta rencide etmeden gerekli tüm ihtiyaçlarını da karşılayabiliriz...
Ya da bir Darülacezeye giderek gözü sürekli yol gözleyen üç beş yaşlının elinden öperek hayır duasına da talip olabiliriz. O zaman ne duruyoruz, haydi hep birlikte hayra koşarak, hayırda da yarışalım!
Son duamızı etmek için, ila ahiri kelam ile Yüce Allah’ın bütün rahmeti mağfireti ve bereketi cümlemizin üzerine olsun. Allah, cümlemizin yar ve yardımcısı olsun. Selam ve dualarla huzur içinde kalın selametle...
“SAYGILARIMLA WESSSELAM”