Değerli okuyucularım ve kıymetli dostlarım,
Önce Yüce Allah’ın sonsuz selamı, rahmeti, mağfireti ve selameti cümlemizin üzerine olsun...
Geçen haftadan günümüze kadar yaşanan her artçı ve esas olan depremi yaşayan her yurttaşımıza ayrı ayrı geçmiş olsun dileklerimi sunarken, halen enkaz altında bir umut bekleyen her yurttaşımız için aynı umut ve aynı heyecan ile dua ve tekbirler eşliğinde en samimi duygularla bütün yüreğimiz onlarla beraberdir ve beraber olmaya da devam edecektir. Enkazdan kurtulamayıp şehit olan bütün kardeşlerimize de Yüce Allah’tan rahmet, yaralı olarak kurtulan her yarılımıza da ayrıca yüce Rahman-ı Rahim'den acil şifalar dilerken, bu felaketten dolayı yaralanan ve şehit olan bütün şehit ve yaralı yurttaşlarımızın aile efratlarına da Yüce Allah’tan sabırlar diliyorum...
Yaşanan depremler her ne kadar doğal bir afet olsa da, bazı art niyetli kişiler her alanda yine iş başındaydılar. Ortalıkta can pazarı yaşanırken, bazı vicdansızlar talan, yağma ve hırsızlığın peşine düşerek insanlık nasıl kaybedilir bunu gösterdiler. Bir diğer tarafta ise yoğun bir arsızlıkla sosyal medya üzerinden insanlık halleri ile dalga geçtiler. Bu tarz fiiliyattan dem vuran şahıslar, belli ki insanlıktan nasiplenemeyenlerdir. Çünkü ortalık daha can pazarı iken, bu kişilerin arsızlığı, adeta kaosa evrilmektedir...
Bakınız, bu ortamda bir takım yabancıların, bu depremin doğal olmadığını ve ABD'nin harp projesinin bir parçası olduğu algısıyla, Türk devletini aciz gösterme ve sümme haşa Yüce Allah’ın azametini bir hükmünün olmadığını şeklinde algılar yaparak sosyal medya üzerinden saldırı gerçekleştiriyorlar. Allah’tan milletimiz bu tarz felaketlere karşı deprem bölgesinde devletinin yanında olduklarını, tıpkı 15 Temmuz direnişi gibi bir daha göstermiş oldular. (Elhamdülillah)...
Aslında bu şahısların esas meselesi, dünyayı parmağında oynatmaktır. Çünkü her defasında olan biten her ne kadar sel, deprem, patlama, yangın ve doğal afet gibi felaketler varsa, hepsini fırsata çeviren yabancı misyonlar ve onların uşaklığını yapan yerli şahıslardır. Çünkü ne zaman böyle bir doğal afet zuhur etse, ya bir algı ya da siyasi bir haset çıkartarak milletimizin akıl melekeleri ile oynamanın gayretindeler...
Bakın, bunca yapılan arsızlığa ve hayasızlığa, yeryüzü dahi tahammül etmiyor artık. Hem de aynı günde iki defa üst üste 7.7 gibi şiddetinde deprem oldu, on binlerce insan öldü ve yüzbinlerce yaralanın olduğu bu atmosferde, yüzbinlerce dünyalıkların da yerle yeksan olduğunu göre göre hala aklını bütün çakallıklara yoranlar, ölümü dahi canlı canlı gördükleri halde bile soysuzluklarından vazgeçmiyorlar. Bu işin en bariz örneği ise, depremden bir gün önce İstanbul da ekmeğin fiyatı 5 lira iken Pazar gününden itibaren ekmeği dahi 6 lira yaptılar. Öbür tarafta bakıyorsun 2 alana 1 bedava olan battaniyeler, o günden itibaren bir battaniyeyi üç battaniye fiyatına çıkartılar. Daha neler var neler...
Bir diğer konu ise, deprem bölgeleri savaş alanına dönmüşken, siyasi rant elde etmek için oraları meşgul eden kravatlı ve siyah takım elbiseli siyasetçilerin ucuz ucuz ahkam kesmeleri iseişin cabası oldu.
Bu siyasetçilerin çok samimiya da çok dürüst olduğunu düşünmüyorum ve hepsine hodri meydan diyorum. Hepsinin bu yıl için aldığı veya alacağı hazine yardımının en az yarısını dahi afet bölgesine bağışlar ise samimiyetlerine bir dirhem de olsa inanmış oluruz. Ama o cesareti göremedik göreceğimizi de sanmıyorum. Ancak birbirilerine çamur atıyorlar.
Bakın Allah var iktidar elinden gelenin fazlasını dahi yapıyor... Atalarımız ne demiş? Yiğidi öldürsen dahi, hakkını yemeyin. Bizler de mümkün mertebe bu nasihatlere riayet etmeliyiz...
Bakın efendiler!
“Öyle kuru kuruya kurbanın olayım olmaz efendiler” azıcık vicdanınız varsa, buyrun siz de bu sese bir kulak verin. Geçen haftaki makalemde dile getirmek istediğim “GENEL AHLAK YASASI'' tam da bunun içindir. Bugün siyaset genel ahlak kavramına riayet ederse, halkta gereken teveccühü fazlasıyla gösterecektir. Aksi halde, halk arasına nükseden bunca vicdansızlığa, arsızlığa, hayasızlığa ve bilumum iblisane hareketlere kimsenin tahammülü olmayacaktır. Hatta yeryüzü dahi tahammül etmeyerek böyle doğal afetler üzerinden olağan dışı haller ile hem bu dünyada hem de ebediyette dahi cefa üstüne cefalar çektirmeye devam edecektir...
İla ahiri kelamımızın son hulasası olarak, yüce Allah, cümlemizi, bütün ümmeti, yurdumuzu ve devlet ricalini bilumum doğal afetten, şeytanın şerrinden ve insanların fitnesinden settar ismi hürmetine muhafaza eylesin. Selam ve dua ile huzur içinde kalın selametle...
“SAYGILARIMLA WESSSELAM”