Bu seçimde hak yolunu es geçmek, aleyhte değerlendirmek veya bir çıkar uğruna dikkate almamak gibi bir yol izlemek vicdana zül, vatana da ihanet hükmünde olur. Çünkü bu seçim, geleceğin kaderine yön verecek kadar asil ve bir o kadar da karanlığın aydınlığa çıkmasının pusulası hükmündedir. Bu seçim, Dünyaya yön verecek kadar önemli ve değerlerimize değer katacak kadar da kıymetli ve ehemmiyetlidir...
Zira bu seçimin ittifaklar arasında geçen bir seçimin olmadığı da artık nettir. Eğer öyle olmuş olsaydı, bunun PKK’cısı, fetoşcu’su, Amerika’sı, Avrupa’sı, İsraili ve hatta Vatikan’ına kadar Türkiye’ye diş bileyen ne kadar dişi kursağında şer odağı varsa, hepsi bay baycı’nın sırtını sıvazlamazdı. Hatta o da yetmezmiş gibi, bir de ne kadar işbirlikçi münafık güruh varsa, hepsi o safta yer aldılar...
Bakınız, aslında şu aziz ve mübarek günlerde siyasi makale yazmaya pekte niyetim yoktu. Ama siyaset kazanı o kadar kötü kaynadı ki bir anda acayip acayip haller zuhur ettiğinden dolayı, bayramı beklemek ne mümkün. Bir yandan ayakkabısı ile seccadeye basan siyasetçimi dersin, diğer yanda aynı zihniyete sahip ve akıl tutunması yaşayan malum zatın İslam müesseselerine dil uzatarak İslam’a çirkin bir üslupla saldırmasını mı dersin. Hangi birini dersin hangisini demezsin... Aslında bunların zihni fukara olmamış olsaydı, bu denli çirkin saldırılarda bulunmazlardı...
Bakın, bu fitnenin kıvılcımı öyle ateşlendi ki meselenin Sayın Erdoğan olmadığı açık ve nettir. Asıl meselenin hulasası ise, Türkiye’nin şahlanışını hazmedemeyişleridir. Bunların bütün dertleri ise bu hamlelerin önünü keserek vatandaşa zül etmektir. Onun için bu seçim ne Ak Parti'nin ne de CHP’nin seçimidir. Bu mesele, hak ile batılın mücadelesi, Habil ile Kabil'in kardeş kavgası haline geldi. Bu meselenin özü, hilal ile haçlının meselesidir...
Bakınız, daha dün değil miydi bir çok muharebe meydanlarında bu ülkenin evlatlarını alt edemedikleri için olsa gerek ki bugün muhalefet cenahını ele geçirdiler ve bunun için bir asır daha güzelim ülkeyi sömürecekler. Yani, yüz yıldır bu iblisane fikirlere sahip olanların çizmeleri altında inim inim inlediğimiz yetmediği gibi, bir asır daha mı bu zulme oy vereceksiniz ? O zaman niye öyle beyhude beyhude bir o tarafa bir bu tarafa savruluyorsunuz ? Silkelenmenin tam vaktidir efendiler...
Bakın, aklı selim düşünenler ne sağ dinliyor ne de sol dinliyor. Hak ile batılı ayırt edip, hak olan yolda mücadelesine devam ediyor. Onun için ya hak üstün gelecek ya da bir asır daha köleliğe devam diyeceğiz.
Bakın yine diyorum bu seçim kelimenin tam anlamıyla ehli namus ile ruhu satılığa çıkmış bedbahtların arasında kıran kırana geçen bir seçimdir. Ya bir olacağız hep birlikte TÜRKİYE olacağız ya da hep birlikte köle olacağız. Bu iki kere ikinin dört ettiğini bildiğimiz kadar kesin ve nettir. Onun için oy verirken kararlı olmak gerekir...
Bakın ey ehli iman ve ehli irfan sahibi insanlar, ecdadımızın asırlarca dini mubin olan İslam dinine sancaktarlık yaptığı bu vatanda, o ulu ecdadın evlatları olarak bu toprağın değerini bilerek ya ehli küffarı def edeceğiz ya da o necis çizmelerin altında hiç bir mücadele dahi vermeden masada kendi reyimizle teslim edeceğiz. İşte, buyurun şekil a göz önünde olan Irak, Suriye ve daha nice ülkeler. Hepsi göz önünde değiller mi ? Hepsini copla, bomba ile ve daha nice işkencelere maruz bırakmadılar mı? Bu ülkelerin tamamını namuslarına varıncaya kadar talan etmediler mi ?
Tabi ki bu demokrasi ve özgürlük dedikleri de onların anlattığı tarzda ki özgürlük ve demokrasi felaketleridir. Çünkü o sahnelerin nasıl sirayet ettiğini gördük. Onun için siyaseten bunların ne olduğu belli olmayan siyasileri hayatımızın her alanından derhal çıkarmamız gerekir, aksi halde akıbetimiz de komşu ülkeler gibi olur. İla ahiri kelamımızın hulasasında, Yüce Allah, cümlemizi bu zalimlerin şerrinden muhafaza eylesin. Allah, cümlemizin yar ve yardımcısı olsun. Selam ve dua ile huzur içinde kalın selametle...
“SAYGILARIMLA WESSSELAM”