Osmanlı Devleti, 16. yüzyılın başlarından itibaren İspanya sürgününden kaçan Sefarad kökenli İber Yahudilerine kapılarını açmış ve bu yüzyıl boyunca Osmanlı Yahudi cemaati dini, ilmi ve kültürel açıdan dünya Yahudiliğinin lideri konumuna yükselmiştir. Sultan II. Bayezid, kadırgalar göndererek Hristiyan olmak veya denize dökülmek seçenekleri arasında bırakılan Yahudileri, Osmanlı topraklarına getirip iskan ettirmiştir. Sultan II. Bayezid, tüm eyalet yöneticilerine hitaben yayınladığı emirnamede: 'İspanya Yahudilerini geri çevirmek şöyle dursun tam bir içtenlikle karşılanmalarını, aksine hareket ederek göçmenlere kötü muamele yapacakların veya en ufak bir zarara sebebiyet vereceklerin ölümle cezalandırılacaklarını' buyurmuştur. Bunun üzerine Piri Reis’in amcası Kemal Reis kumandasındaki bazı Osmanlı kadırgaları, Kadiz ve Sevilya limanlarında bekleyen Yahudileri Osmanlı topraklarına taşımaya başlamışlar ve ilk cemaatler İstanbul, Edirne ve Selanik'te örgütlenmişlerdir. Ayrıca Manisa, İzmir, Bursa, Gelibolu, Amasya gibi yerlere yerleştirilmişlerdir.
Sultan Abdülhamit’ten Filistin’den toprak talebi
Osmanlı’nın kucak açtığı bu Yahudiler, yıllarca bu topraklarda sulh ve selamet içinde yaşamışlardır. Ama zaman içinde oluşan fitne odaklarıyla Osmanlı’nın son döneminde yeni bir dünya düzeninin temelleri atıldı. Siyonizmin kurucusu ve İsrail devletinin babası olarak bilinen Theodor Herzl, tüm yaşamını Yahudilerin tarihi anavatanı Filistin topraklarında bir devlet kurmaya adamıştı. “Yahudi Sorunu” nun ancak siyasi yoldan çözülebileceğine inanan Herzl, Filistin’e yerleşmek arzusunu Osmanlı Sultanı Sultan 2’nci Abdülhamit’e açmak için defalarca randevu istedi. Sultan, bunların niyetini bildiği için defalarca randevu vermedi, ama en sonunda kendisine gelerek Filistin’den toprak isteyen bu Siyonistlere, “Size verilecek bir karış toprak bile yok” deyip huzurundan kovdu. Ardından Filistin topraklarını Osmanlı mirası olarak kendi mülküne geçirdi. Abdülhamit Han’dan istediklerini alamayan Siyonistler, bir Cuma namazı çıkışında arabasına bomba koyarak ona suikast tertip ettiler. Abdülhamit’i iktidardan devirmek arzusuyla tutuşan İttihat Terakkici Tevfik Fikret, bu elim hadisede Sultanın ölmemesi için, “Ey şanlı avcı, attın da vuramadın” diye şiir bile yazmıştır. Abdülhamit Han’ın iktidardan devrilmesinden sonra akılsız, ahmak İttihat ve Terakkicilerin baskısıyla Siyonistler, Filistin topraklarına yerleşmeye başlamışlardır.
Sinsi işgal süreci
1948 yılına kadar İngilizlerin de kontrolünde sinsi bir işgal süreci devam etmiştir… 1948’de İsrail’in devlet olduğunu açıklamasıyla ABD 13 dakika sonra, Türkiye’deki CHP iktidarı ise birkaç gün sonra bu Siyonistleri tanımıştır. Gerisini teferruatlıca anlatmama gerek yok. 1967’de yaşanan 6 gün savaşları ve İsrail’in sınırlarını genişletmedeki geldiği aşama… Bugün gelinen noktada, kurulduğunda minik bir yerleşim yerinde olan İsrail, Filistin’in tamamını boğmuş durumda. Hep sorulur: ABD mi İsrail’i idare ediyor, İsrail mi ABD’yi? Bu paradoksu çözebilmek için dünyadaki tüm güç dengelerini bilmek gerekir… Geçen yazımda ifade ettiğim gibi, Siyonistler dünyanın ticari, parasal sisteminin üzerine çöreklenmişlerdir. Bunlarla mücadele edebilmek için onların taktiklerini bilmek gerekir. Güçlü olmak gerekir… Sistemlerini bozacak hamleler yapmayı gerektirir.. Ve bir de bu Siyonistleri dize getirecek dehaya sahip bir İslam ülkesi liderimizin olması gerekir. Bunu neden söylüyorum: Gazze’ye yapılan saldırılar sonrasında ABD, savaş gemisini, uçaklarını, hava kalkanını Akdeniz’e gönderdi. Peki bu ABD’nin 1974’deki Kıbrıs Savaşı’mızda da aynı densizliği yaptığını biliyor musunuz?
Erbakan hocamızın ABD’yi dize getiren dehası
Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın bu densizleri, hadsizleri, Siyonist kuklalarını nasıl hizaya getirdiğini ve liderlik dehasını size hatırlatayım: Görüşmeler yapmak üzere Başbakan Bülent Ecevit, İngiltere’dedir… Başbakan Vekili Erbakan Hocamızdır… Kıbrıs’a bir çok kez çıkarma yapılacağına dair söylentiler çıkmıştır, ama her seferinde bu ertelemeler askerin moralini bozmuştur… Dönemin Genel Kurmay Başkanı bunu Erbakan Hocamıza da aktarır… Ama hocamız bu kez muhakkak harekat olacağını, askerin hazır olmasını ister… Kıbrıs Barış Harekâtı öncesinde ABD, bugün nasıl İsrail’i korumak için Akdeniz’e gemi gönderdiyse, 6’ncı filosunu Akdeniz’e yollar. Erbakan Hocamız, dahiyane bir plan ve stratejiyle ABD’nin başını aklından alır… ABD tehdidini bertataf eder… Kıbrıs Fatihi Hocamız, Kıbrıs Barış Harekâtı’nı engellemek için tehditkâr şekilde Türk sularına hareket eden ABD filosunun istihbaratı gelir gelmez, 290 pilotumuzu Ankara’daki uçak üssünde U şeklinde dizer ve“ABD’nin 6’ncı filosu 16 gemiden oluşuyor. En büyüğü ise Kennedy uçak gemisidir. Her geminin bacasından bir pilotumuz kamikaze dalış yapıp bu filoyu saf dışı bırakabilir. Bu nedenle gönüllü 16 pilota ihtiyaç duyuyoruz. Şehadet şerbetini içmek isteyen kahraman gönüllülerimiz üç adım öne çıkabilir” der. Orada bulunan tüm pilotlar tereddütsüz üç adım öne çıkar... Bu onurlu, gözü pek, vatan aşkıyla yanan pilotlara Kıbrıs Fatihi Erbakan Hocamız, “İkinci emrimi bekleyin” der ve oradan ayrılır. Yanındaki Genel Kurmay Başkanı, “Hocam şimdi burada ne yaptınız?” diye sorar… Hocamız, “Merak etmeyin, bizim mesajımız Pentegon’a ulaştı” diyerek, Genel Kurmay Başkanını teselli eder. Bu konuşmanın yarım saat sonrasında ise ABD’nin 6’ncı filosunun Akdeniz’deki ilerlemesinin durduğu ve olduğu yere demir attığı istihbaratı gelir… Hocamızın dehası ABD’yi dize getirmiş, küresel emperyalistlerin aklını başından almıştır. Türkiye’yi Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yaptırmamak adına korkutmak, yıldırmak ve engellemek için filosuyla göz korkutmaya çalışanların kendileri korkudan ne yapacaklarını şaşırmışlardır. Ve İngiltere’deki görüşmelerin tıkanması, “Ayşe tatile çıksın” parolasıyla başlayan iki aşamalı Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kuruldu… Kuruldu ama o tarihten beri “küresel güçler” yavru vatanımızı tanımamakta ısrar ediyorlar, yok sayıyorlar, ambargo koyuyorlar.
Yeni dünya düzeni
Ortadoğu’ya barış getirmesi mümkün görünmeyen Siyonist İsrail’in sırtını sıvazlamaktan başka bir şey yapmayan ABD, Gazze yangınına benzin dökmek için var gücüyle çalışıyor. Terörist İsrail’in her türlü silah ihtiyacını karşılayacağını vaad ediyor, kongreden silah yardımı paketi çıkaracağını söylüyor. ABD’nin amacının barış olmadığı çok açık… Çünkü, tarafını belli etti. Bundan sonra Siyonistler BOP ve BİP arzusuyla yansa da, Ortadoğu’da yepyeni bir dünya düzeni kurulacak. Bu yeni dünya düzenini sağlayabilecek, ABD’yi ve İsrail’i dize getirecek, hizaya getirecek Erbakan Hocamızın dehasında, Sultan Abdülhamit Han gibi Siyonistleri huzurundan kovacak ferasetli, basiretli, dirayetli liderlere ihtiyacımız var. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, büyük İstanbul Filistin Mitinginde yazımızın konusu olan her şeyi dile getirdi… Ama, yine Erbakan Hocamızın ifadesiyle, “İntaç”… Yani neticeye ulaşmak gerek… Sonuç odaklı bir hamle yapmamız gerekiyor. Gökten ebabil beklemeyelim.. Yine Hocamız derdi ki, “2 milyar Müslüman, Filistin ve Mescid’i Aksa böyle zulüm altındayken, ebabil bekliyorsa, o ebabiller gelirler Müslümanları taşlarlar”… Ebabil beklemeyelim!