Canlı cansız bütün varlıkları hafızamızda korumak ve onlar hakkında duygu ve düşüncelerimizi belirtmek için her biri için genel ve özel İSİM’lere ihtiyaç duyarız…
İsimlerin insanlar üzerinde olumlu-olumsuz tesir ve telkinleri bulunmaktadır. Bu nedenle, isim koymanın sorumluluğu büyüktür…
Peygamber Efendimiz (S.A.V) Efendimiz buyurdular ki:
“Kıyamet gününde isminiz ve babalarınızın ismiyle çağrılacaksınız. Onun için isimlerinizi güzelleştiriniz”.
Çocuklara güzel isimler verilmelidir. Peygamber Efendimiz (S.A.V) çirkin isimleri değiştirmiştir.
Hz. Ömer (R.A.) Efendimizin ASİYE ( isyankar) adında bir kızı vardı. Onu değiştirerek CEMİLE ( güzel) adını koydular.
Zarar , uğursuzluk ve yanlış çağrışımlar içeren isimler konulmamalıdır…
Hz. Ömer ( R.A.) görevlendirmek amacıyla huzuruna çağırdığı bir adama adını sorar. Adam: Sürrak oğlu Zalim olduğunu söyler. Sürrak, hırsız demektir. Zalim ise, bilindiği gibi merhametsiz, zulmeden anlamına gelir. Hz. Ömer (R.A.) bu adama şöyle cevap vermiştir:
-Sen zalimsin, baban hırsız!... Senden, nasıl hayır ve fayda umulur?
Çocuklara hitap şekli de çok önemlidir… Çocuktaki menfi davranışların en önemli sebeplerinden birisi çocuğa nasıl hitap ettiğimizdir. Bu durum elbette çocuğa verilen isimle doğrudan alakalıdır.
Okuduğumda tesirinde kaldığım bir araştırmayı sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Afrika’da Gana isimli bir ülkede Ashanti adıyla anılan bir aşiret var. Bu aşiretin adetlerinden birisi şudur: Çarşamba günü doğan çocuklara, Quwaku ismi veriliyor. Bu kelime “ Saldırgan” anlamına geliyor. Çocuklara sürekli bu isimle hitap ediliyor. Quwaku gel, Quwaku git. Yani saldırgan gel, saldırgan git. Saldırgan bunu yap… Yani, devamlı olarak bu çocuklara saldırgan diye hitap ediliyor…
Araştırmanın devamında şöyle çarpıcı bir sonucun ortaya çıktığını öğreniyoruz. Gana’da işlenen suçların %50’den fazlası, Çarşamba günü doğan, Quwaku isimli çocuklar. Yani, her gün “ Saldırgan!.. saldırgan!.. ” diye hitap edilen çocuklar tarafından bu suçlar işleniyor.
Bu araştırma sonucundan her anne-baba bir ders çıkarmalıdır… Çocuğumuzun “saldırgan “ olmasını istiyor isek, ona elbette “saldırgan” diye hitap edebiliriz… Akıllı, zeki, mutlu, başarılı, dürüst , faydalı bir insan olmasını istiyorsak, bunlara uygun güzel ifadelerle hitap etmeliyiz… Sürekli olarak, çocuğumuza “ yaramaz ” “ terbiyesiz ” şeklinde hitap edersek o çocukta hayırlı, müsbet davranışlar müşahade etmeyi beklememeliyiz… Çünkü, bu durum “ gece yarısı elektrik şalteri kapatılmış bir binada ışık aramaya benzer.”
“ Bir insana kırk gün delisin!.. denilirse deli olur.” Atasözümüzü bilmeyenimiz yoktur…
Atasözlerine bakıldığında, ecdadımızın çok iyi birer eğitimci olduklarını görmekteyiz… Çünkü, atasözlerimiz pedagogların, psikologların yaptıkları araştırmalarla örtüşmektedir…
Çocuğa uzun süre aynı şekilde hitap edildiğinde, bir süre sonra kullanılan ifadeyle uyum içinde olacağı, isminin mânâsının tesirinde hareket edeceği fark edilecektir…
O halde, çocuklarımızın nasıl olmasını istiyorsak, bu isteğimizi destekleyecek şekilde hitap etmeliyiz!.. Bu durum ; isim koymanın ve takılan lâkabın önemini ayrıca dikkatlerimize sunmakta ve anne ve babaları çocuklarına isim koyma bahsinde titiz davranmaya davet etmektedir...
Sürekli “ terbiyesiz çocuk ” dersek, çocuk “ terbiyesiz ” olur. Fakat , her gün “ arslan oğlum, iyi kızım, efendi oğlum, akıllı çocuğum, müslüman evlâdım” diye hitap edersek , çocuğunuzun arzu ettiğimiz gibi olma ihtimali çok yüksektir…
Bilinmelidir ki ; “efendi oğlum” diye sevilen her çocuk elbette “efendi” olmayabilir. Fakat, genellikle yüksek seviyeli efendi zatlar, “efendi oğlum” diye sevilen çocuklar arasından çıkar…
Bakınız, Merhum Şairimiz Arif Nihat Asya bir şiirinde ne diyor:
Hastalık, sevgisizlik, öksüzlük…
Neler geçirdim ben!
Çıkabilseydi bir, “ güzel” diyecek,
Güzelleşirdim ben!
Gelin, çocuklarımızın suçlarının değil, güzelliklerinin, isimlerinde saklı olmasına itina gösterelim…
Psikolog Rabia AKSOY