“Kendine iyi gelmeye çalışırken kendini yorduğunu fark ettin mi? Kişisel gelişim çabası bazen, kişinin kendiyle bağını zayıflatan bir döngüye dönüşebilir.”
Kişisel gelişim, sağlıklı bir yaşamın temel taşlarından biridir. Kendimizi tanımak, geliştirmek, sınırlarımızı aşmak… Bunlar hepimiz için değerli ve anlamlı hedefler. Ancak, bazen kişisel gelişim çabası, gerçekten ihtiyacımız olan şeyi bulmak yerine, kendi içsel denge ve huzurumuzu kaybetmemize yol açabilir.
Çağımızın en parlayan sektörü kişisel gelişim… Raflar dolusu kitap, onlarca seminer, online kurslar, podcast’ler ve motivasyon içerikleri arasında kaybolan sayısız insan var. Hepsi “daha iyi bir ben” arayışıyla yola çıkıyor. Ancak bu yolculuk, dengeli bir şekilde ilerlemediğinde kişinin kendiyle kurduğu ilişkiyi zedelemeye başlıyor. Bu, artık sıkça duyduğum bir cümleye dönüşüyor:
“Kendimi iyileştirmeye çalışmaktan yorgun düştüm.”
Bu yorgunluk, bir rastlantı değil. Yeni bir tükenmişlik biçimiyle karşı karşıyayız: kişisel gelişim tükenmişliği.
Psikolojide "duygusal tükenmişlik", kişinin sürekli çaba gösterdiği ama bu çabanın karşılığını alamadığı bir durumda ortaya çıkar. Artık çaba dış dünyaya değil, kişinin kendi iç dünyasına yönelmiş durumda.
“Daha sabırlı olmalıyım.”
“Affetmeyi öğrenmeliyim.”
“Daha farkındalıklı yaşamalıyım.”
“Demek ki yeterince çabalamadım…”
Bu cümleler kulağa yapıcı gibi gelse de zamanla kişiyi değerli hissettiren içsel sesi bastırıyor. Gelişmek artık bir seçenek değil, zorunluluk hâline geliyor. Bir metaforla düşünelim.
Bambu ve gül.
Bambu tohumu ekildikten sonra yıllarca hiçbir belirti göstermez. Toprak altında sessizce kök salar. Ve zamanı geldiğinde birden metrelerce uzar.
Gül ise kısa süreli döngülerle çiçek açar. Onun da büyümesi görünürdür ama sabırlıdır.
İnsanlar da böyledir. Kimi hızla değişir, kimi bekleyerek olgunlaşır. Her iki süreç de doğaldır, sağlıklıdır. Ama biz herkesin hemen büyümesini, hemen dönüşmesini, hep “yolda” olmasını istiyoruz.
İşte tükenmişlik de burada başlıyor. Kendini sürekli “daha iyi” olmaya zorlayan bir kişi, çoğu zaman içsel dengesini kaybedebilir. Hedefler, iyileşme çabaları, sabırlı olma istekleri… Bir noktada, gelişimin bir zorunluluk hâline gelmesi, bireyi tükenmişliğe sürükler. Oysa gelişim, her zaman ileri gitmek değildir. Bazen durmak, beklemek, soluklanmaktır. Kök salmaktır. Sadece var olmak da değerlidir.
Kendine sürekli “bir versiyon öncesini” değersiz gözüyle bakan biri, hiçbir versiyonunda tam olarak huzur bulamaz. Çünkü mesele dönüşmek değil, dönüştüğün kişiyi kucaklayabilmektir.
Bazen kendimize sormamız gereken en önemli soru şudur:
“Ben kim için değişiyorum?”
Eğer bu sorunun cevabı kendin değilse, orada bir durmak gerekir.
Ve son bir not:
“Kendine iyi bak.”
Bu cümle artık daha ağır geliyor. Çünkü gerçekten iyi bakmak, sadece gelişmek değil; duymak, anlamak ve bazen hiçbir şey yapmadan yanında kalabilmek demek.
Kendini iyileştirirken kendini yorma.
Çünkü bazen en büyük gelişim, kendini kaybetmeden olduğu yerde kalabilmektir.
Uzman Klinik Psikolog / Psikoterapist
Aleyna Kocabıyık