Uyuşturucu Cemaati Zehirli Sarmaşık Gibi…
Eskiden belirli semtlerde satıcılar olur ve uyuşturucu bağımlıları o semtlere giderek uyuşturucu alırlardı.
İstanbul’da o semtlerden bazıları çok meşhurdu. Onlardan bir kaçı Sarıgöl, Karabayır ve Hacı Hüsref mahalleleriydi. Ama şimdilerde İstanbul’un tüm semtleri öbek öbek satıcılarla dolmuş durumda. Bağcılar Göztepe mahallesinden tutun, Başakşehir ve Ataşehire kadar pervasızca satışlar yapılıyor ve o eski ünlü mahallelere rahmet okutuyor.
Emniyet birimlerinin doğru dürüst tedbir aldığını görmüyoruz. Maalesef durum alarm veriyor. Bundan birkaç ay önce madde bağımlısı (bonzai) olan bir genç geldi yanıma. Kendisine ikramda bulundum, yanına oturup dertleşip kendisini konuşturdum. O genç gözlerini benden saklarken utanarak ve sıkılarak anlatırken benim dünyam o gençle beraber yıkılıp virane olmuştu. O konuştukça ben utanıyordum. O konuştukça ben derinlere dalıp gidiyordum. O konuştukça ben bakıyordum, baktıkça da batıyordum.
Hülasâ; Ey anneler ve babalar! Ey mangal da kül bırakmayan insanlar. Zannediyor musunuz ki bunların hesabı bizden sorulmayacak? Öyle bir sorulacak ki o gün gözlerin dehşete düştüğü gün, işte o zaman her şeyin anlaşılacağı gün yapmamız gerekenleri erteleyip yapmadığımız ve kendimizi müstağni gördüğümüz ve cennetin en büyük müdavimi olarak gördüğümüz kendimizi kandırdığımız, o büyük gün de anlaşılacaktır ama o gün iş işten geçmiş olacaktır.
Evet bugün ceza evlerimizin yaklaşık 4/1’i uyuşturucu suçundan dolayı tutuklu ve hükümlü olan kişilerle dolu. Uyuşturucu suçundan dolayı cezaevinde bulunan kişi sayısı elli bini aşmış durumda. Otuz beş bin kişi ise hırsızlık suçundan yatmaktadır. Yaklaşık üç kişiden biri uyuşturucu ve hırsızlıktan dolayı cezaevinde bulunmaktadır. Bu oranın terörden daha fazla bir oran olduğunu unutmayalım.
Dünya’da ve ülkemizde ciddi bir derecede ağır bağımlılık durumunda olan uyuşturucu müptelaları var. Ama bunların çoğu ne tedavi oluyor ne de tedaviye yaklaşıyor.
AMATEM’de tedavi görenlerin maalesef %90’ı bir müddet sonra tekrardan uyuşturucuya geri dönüyor. Önümüze bir rahmet ayı olan Ramazan ayı var. Ramazanın bereketiyle o manevi atmosfer havasıyla gençlerimize yönelik çok ciddi çalışmalar yapmalıyız. Kalplerimizi birbirine yakınlaştırırsak bir nebze olsun bu gençlerimize inşallah sahip çıkmış oluruz