Doksan senedir bünyesinin her nahiyesi susuzluktan pörsümüş halde, hayat pınarını arayan bağrı yanık müslümanın iradesi, nihayet ümit ve canlılık fışkırıcı vahasına kavuştuğu anda, huzur iklimine adım atması ile bir oh çekip, yeniden oluş ve dirilişini mahyalandırması beklenirken, bin Ah, ile feryada başladı...
Bu feryadın biricik sebebi;, Islâmla yegâne bağları, nüfus cüzdanlarında yazılı -İslâm- ibaresinden ibaret resmi marka Müslümanlarının, koyunlarına sakladıkları Haç ve Siyon yıldızlarını son senelerde pervasızca ortaya salıvermeleri ve 2013 İhtilal teşebbüsleri ile, ne hıyanetler sergileyebileceklerini göstermiş olmalarıdır...
Yıllar yılı, sûreti Haktan görünerek ihtilale hazırlandılar. Soylu milletin itimadını kazandıklarını zannedince, önce devleti içinden işgale başladılar... En gözü kara ajan ve provokatörlerini Devletin can damarı hassas köşe ve köprü başlarına yerleştirdiler...
Türkiyede Siyon ve Haç için tehlike sayılabilecek kim ve kimler varsa, tamamını imha ve iptale giriştiler...
2000 yılında Amerikanın Ortadoğu Askeri masası şefi Hava Kurmay Albay Hiçkokun Pentagon ve Beyazsaraya verdiği, Türk Ordusu giderek kuvvetlenmektedir. Bizi dinlememekte, kendi başına iş yapmaktadır. Türk Ordusu durdurulmalı, hizaya getirilmelidir raporunun icabı yerine getirilmeli idi, öyle oldu...
Siyon ve Haç dünyasının Türkiye Vekilharcı kanalı ile hazırlıklar yapıldı ve fırsatı yakalanınca Ergenekon, Balyoz Kumpasları ile ordu kuşatıldı ve örselendi...
İsrailin istemediği MİT müsteşarı Hakan Fidana bir hiyanet kemendi fırlatılmak ve Ona da kumpas kurulmak istendi, lâkin özel hiyanet çetesinin hesabı tutmadı...Allah Devletin sır mahzeninin sorumlusu Fidanı ve bu vesile ile devletimizi, milletimizi, vatanımızı korudu...
Dinlerarası diyalog, sapıklığı ile, Allahın dini İslâm, Vahşi Batının sınırlarını çizdiği melez bir uydurma dine dönüştürülmek istendi... Fakat Allah kendi dininin koruyucusu olduğunu, sapıkların gerçek suratlarını günyüzüne çıkararak gösterdi. Münafıkların, İslâm dinine kurdukları kumpas tutmadı...
Bir taraftan, ölüleri oy vermeye davet gibi, yahudinin bile aklından geçmeyecek müfrit taraftarlık sahte resmigeçidine çıkılırken, diğer taraftan da sinsi plânlarla Devletin hassas mevki ve makamları işgâl edilerek, Devlete karşı kumpas kurulmaya devam edildi...
Millî ve mânevî mukaddesatımıza, birliğimize, dirliğimize, ahlâkımıza, ananelerimize kumpaslar kuruldu...
Kumpaslar öyle tehlikeli illet halini aldı ki, artık hiçbir ilâç tedavisi kâr etmemekte, kanserli özel nahiyeleri neşterle temizlemekten başka çare görünmemektedir...
İlk neşter Ordu bahsinde kullanılmalı... Devlet hatasını acilen telâfi etmeli, devlet, millet ve ordu kucaklaşmalıdır.
İhtilalci Özel vatan hainlerinin oyuna getirdiği komutan ve subaylar hürriyete iade edilmeli, Kahraman Orduya itibarı yeniden sunulmalı, gönlü alınmalı ve Peygamber Ocağı hürmetine tabi tutulmalıdır... Türk adaleti kendi ayıbını adilâne temizlemelidir...
İkinci neşter acilen ihtilalci özel hıyanet çetelerine vurulmalıdır, lâkin tesbit ve teşhis doğru yapılmalı, kurunun yanında yaşı da yakmamaya itina gösterilmeli... Bir hatayı temizlemeye uğraşırken, devlet, masum Müslümanlara eza ederek daha büyük hatalara düşmemeye dikkat kesilmelidir...
Devlet, kumpaslara karşı neşterini kullanırken asla korkmamalı, suçlu hainleri tepelerken vazife şuurunu ve adil cesaretini cihana göstermelidir...
Temizlenmeyen, az bir ceza ile, sürgünlerle geçiştirilerek yarım yaralı haldeki ihtilalcinin, avcının yaralı bıraktığı en vahşi canavardan daha tehlikeli olacağını Devlet asla unutmamalıdır.
Kumpas illetine karşı neşter yegâne çaredir..