Allah Teâlâ, haram beldelere daha fazla hürmet edilmesini emrederek diğer beldelerden; arefe gününü, o güne has kıldığı hususi bir ibadet ile (vakfe ile) diğer günlerden; Ramazan Ayı’nı, onda oruç tutulmasını farz kılarak diğer aylardan; günün bazı saatlerini, onlarda namaz kılmayı farz kılarak (diğer saatlerden); bir geceyi (yani Kadir Gecesini) diğer gecelerden ve bazı insanları da onlara risâlet hil’ati giydirerek diğer insanlardan ayırdığı gibi, cuma gününü de daha fazla saygı gösterilmesini emrederek haftanın diğer günlerinden ayırmıştır.
Mekke’de müşriklerin amansız baskısı ve zulmü altında yaşayan Resul-i Ekrem ve Müslümanlar, Allah’ın emri ve izni ile Medine’ye hicret ederken daha Medine’ye varmadan yolda farz kılındı Cuma namazı.
Peygamber Efendimiz “Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında Allah’ı anmaya koşun!” emrine uyarak ilk cuma namazını Ranuna vadisinde Salim b. Avf kabilesinin yurdunda kıldırdı. Kılınış şeklini ve rekât sayısını uygulamalı olarak gösteren Resul-i Ekrem, önemini de “Her kim cuma namazını mazeretsiz olarak üst üste üç kez terk ederse, Allah onun kalbini mühürler.” sözleriyle beyan etmiştir. Cuma; cem olmak, toplanmak manalarına gelir.
Müslümanların haftalık bayramı, buluşma ve kaynaşma günü olan cuma, üzerine güneş doğan en hayırlı gündür. Çünkü bir gün önceden başlar manevi hazırlığı cumanın. O gün gusül alıp temizlenir Müslümanlar hem maddi hem de manevi kirlerden. Yiyip içtiklerine dikkat eder, temiz kokular sürünürler birbirlerini incitmemek için. Camiye gidip kimseyi rahatsız etmeden farzını kılar, imamın konuşmasını dinlerse, önceki cumadan beri işlemiş olduğu günahlarının muhakkak affedileceğini müjdeliyor Peygamber Efendimiz.
Hz. Âdem’in o gün yaratıldığını, o gün cennete konulduğunu ve yine o gün cennetten çıkarıldığını, kıyametin de o gün kopacak olduğunu beyan eden Resul-i Ekrem, müminlerin bu özel gün sayesinde Allah’ın emrini yerine getirme ve kulluğunu gösterme imkânını yakaladığını zikreder. Hutbelerde toplumsal hususların dile getirildiği bu günde bir araya gelen Müslümanlar hem birlik beraberlik hem de güç gösterisi içerisinde bulunmuş olurlar. Cuma günü topluca yapılan ibadet, o günü bayram günü değerine yükseltir.
Cuma gününde bir zaman vardır ki, şayet bir Müslüman namaz kılarken o vakte rastlar da Allah’tan bir şey isterse, Allah ona dileğini mutlaka verir diye buyurmuş ve o zamanın pek kısa olduğunu eliyle işaret etmiştir Resûl-i Ekrem... Cenabı Allah “Namaz kılındı mı artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasip arayın! Allah’ı da daima çok anın ki kurtuluşa eresiniz.” buyurarak namaz anında zorunlu hallerin dışında alışverişi yasaklamıştır. Namazdan sonra da bu yasağı kaldırmış ve insanları serbest bırakmıştır. Çünkü Müslümanların o andaki birliği ve dirliği alışverişten çok daha önemli kılınmıştır.
Cuma, müminlerin bayramıdır. Yapılan ibadetlere iki kat sevap verilir, işlenen günahlar da iki kat yazılır. Onun için Müslüman cuma gününü, günahlardan kaçarak ibadetle geçirmeye çalışmalıdır. Çünkü cuma günü günah işlemeden selametle geçerse, diğer günler de selametle geçer. Sevaplar içinde, cuma günü ve gecesinde yapılandan daha kıymetlisi, günahlar içinde de cuma günü ve gecesinde işlenilenden kötüsü yoktur. Fakirlerin haccı, müminlerin ve gök ehlinin bayramıdır Cuma... İyiliklerin hazinesi ve güzel şeylerin membaıdır Cuma...
Allah Teâlâ, Cuma gününü Müslümanlara mahsus kılmıştır ve cuma gününe diğer günlerin üstünde bir kutsiyet atfetmiştir. Cuma günü denince, hem gündüzü hem de gecesi anlaşılır. Gecesini de, gündüzünü de manen ihya etmek gerekir. Nasıl ki cumartesi günleri Yahudilere, pazar günleri Hristiyanlara verildi, cuma günü de Müslümanlara verilmiştir. Bugünde Müslümanlara hayır, bereket, iyilik ve güzellikler vardır. Bayram günlerinden daha kıymetli olduğunu anlatan hadisler de mevcuttur.
Günlerin seyyidi, yani efendisi cuma, ayların efendisi muharrem, ağaçların efendisi sedir ağacı, dağların efendisi Tur-i Sina, Habeşlilerin efendisi Bilal, İranlıların efendisi Selman, sözlerin efendisi Kur’an, Kur’an’ın efendisi Bakara, Bakara suresinin efendisi Âyete’l-Kürsi’dir der, büyük hadis bilgini Deylemi...
Ferdi cemiyete, cemiyeti milliyete bağlayan ve toplum arasında düşünce, inanç, amaç ve hizmet birliğini sağlayan bir gün olan cuma, müminler için haftalık toplantı ve toplu halde Allah'a yönelme, ibadette bulunma zamanıdır. Haftalık olayların, meselelerin analizinin yapıldığı, sosyal konuların Kur’an süzgecinden geçirilip cemaate sunulduğu gündür cuma… Sevgi, saygı, edep, dayanışma, âlicenaplık ve terbiyenin misallerle anlatıldığı, Müslümanların karşılaştığı zorlukların ve bunların çarelerinin araştırıldığı, İslam toplumlarının en önemli istişare günüdür cuma… Müslümanların namaz ve Allah’ı zikir için toplandıkları, Meleklerin bunu müşahede ettiği, meşhûd günüdür cuma…
Seyyidü`l-eyyâm’dır cuma…
O mana ile tekrar camilerle buluşmak ümidiyle…