Milli Görüş’ün en temel dinamizmi itaattir. İtaat anlayışı ise ayet ve hadislere dayanır.
Siyonistlerin, Irkçı Emperyalistlerin canları cehenneme, ne halleri varsa görsünler. Bu ve benzeri yazılar yazarken amacım, onların ne yaptıkları veya yapacaklarını tespit ederek içimizde korku senaryoları üretmek değil tabiki. Onlar, bize asla ve asla zarar veremezler, eğer ki tuzaklarına düşmez isek. Biz, ancak kendi kendimize zarar veririz ve eğer ki üzerimizdeki vazifemizi (gereği gibi) ifa etmezsek. Vazifemizi, hakkıyla yapabilmemiz ise itaat disiplinine uymakla olur.
İtaat bir teşkilatın çimentosu mesabesindedir. İtaati çözülen teşkilatlar moloz yığını haline gelir. İşte Bâtılın en büyük özelliği, yapısını bozmak istedikleri örgütün çimentosu mesabesindeki değeri etkisiz hale getirmektir. Onlar bunu iyi okumuşlar ve bütün planlarını bu minval üzere yapmaktadırlar.
Tarihte örnekleri çoktur. Kimi planları, tutmuştur; kiminde de hayal kırıklığına uğramışlardır. Sevgili Peygamberimize çirkin fakat sinsice Allah’a itaat etmemesini teklif etmişler, fakat hayal kırıklığına uğramışlardır. Ama mesela Milli Mücadelemiz sonucu Lozan’da yaptığımız antlaşmaya ‘Kur’an’a itaat etmeyeceksiniz!’ sözlü şerhini koymuşlar ve ne yazık ki bunda başarılı olmuşlardır.
Biz Müslümanlar, özellikle de Milli Görüşçüler, onların böylesine sinsi plan ve taarruzlarına karşı uyanık olmak zorundayız. Zira bizim görevimiz katlamalıdır, yani bu gibi durumlarda uyanık olmamız gerektiği gibi diğer Müslümanları da uyandırma sorumluluğumuz vardır. Bunun için de itaat disiplini gerekir. İtaat disiplinine uymazsak, görevimizi gereğince yapamayız ve ziyanımız da katlamalı olur.
Batılılar, geliştirmiş oldukları yöntemlerle yok etmeye çalıştıkları örgütlerin en stratejik öneme haiz yönünü ele alır ve bütünüyle onun üzerine yoğunlaşır. Adeta vuruşlarını hedeflerinin kalbine isabet ettirmeye çalışırlar ki işi kökten halletsinler. Çok sağlam teşkilat yapıları olan örgütleri ise birden bire tahrip edemezler. O zaman, önce zayıflatır sonra bitirme çabasına girerler.
Milli Görüş’ün en kıymetli ve en stratejik özelliği ‘itaat’ olgusudur. Onlar, Rahmetli Erbakan Hocamız hayattayken itaat disiplinimizi tahrip edemediler. Bunu beceremedikleri için de zayıflatma çabaları içerisine girdiler. Malumen bölünmeler yaşadık. Ama Milli Görüş’ün kalbine son darbeyi vurmayı beceremediler. Bunu onların adına ifade ediyorum. Yoksa kendi adıma “Böyle bir şeyi asla beceremeyecekler.” diyorum. Zira onların hesaba katamadıkları bir şey var. O da kalplerdeki imandır. İman, kalbin zırhıdır ve itaat ise imanın olmazsa olmazıdır.
Çok dikkatli olmak zorundayız. Şimdi Bâtıl, Milli Görüş’ün kalbine kalbine taarruz edip duruyor. Adeta sinsice Milli Görüşçülere itaatsizliği emrediyor. İtaatsizlik hastalığını içimize sokup, azmimizi kırmak, Allah korusun imanımızı zayıflatmak ve hançeri ta yüreğimizin ortasına saplamak istiyorlar.
Bunun için Milli Görüş’ün her bir neferine düşen, sarsılmayan bir imanla tavizsiz itaatle ve tükenmez bir azimle hedefe kilitlenmektir.
Haydi, Milli Görüşçüler! Bizim hedefimiz büyüktür. Basit hesaplar şiarımızdan değildir. Amacımız, Rıza-i Bari olmakla birlikte, kısa vadede siyasi anlamda hedefimiz, İkinci Yalta’dır. İleri! …