SHU Hakan Berktaş, Cumhurbaşkanımız recep Tayyip Erdoğan’a ithaf ettiği, “Biz Reisi Neden Sevdik?” adlı bir kitap hazırlığı içinde olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasete girişi, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanıp hizmetlerine başlaması, Başbakanlık- Cumhurbaşkanlığı- Başkanlık dönemini kendince ele aldığını belirten Berktaş, “Halka hizmet aşığı olan Erdoğan, baba şefkatiyle bizleri, Türk milletini kucaklayan bir siyasetçidir. Cumhurbaşkanımızın 19 yılda ülkemizi getirdiği noktayı satırlara dökmeye çalıştığım kitabımda okuyucularım kesinlikle kendilerinden bir parça bulacaklardır” dedi.
Reis, adalet timsali Hz. Ömer (ra)’ı kendine örnek almıştır
Berktaş, “Reisimiz un çuvalını sırtına yükleyip aç torunlarına taş kaynatan kadına götüren devlet adamlığında adalet timsali Hz. Ömer (ra’ı örnek alarak, hizmet aşkıyla, ülkemizi 1071’den 2071’e taşıyacak vizyonu kuşanmıştır. Eğitimde, sağlıkta, ekonomide, savunma sanayiinde, kültür-sanatta, tarım-hayvancılıkta, enerjide, ulaştırmada, telekomünikasyon alanında yaptığı yatırımlarla müreffeh ve yaşanılır bir ülke yapmayı başardı. Halka hizmet aşığı olan Reisimizi seviyoruz ve bu sevgimizin nerden kaynaklandığını okuyucularım O’nun hizmetlerindeki ayrıntılardan bu kitabımda bulacaklar” ifadelerini kullandı.
Bize kardeş olmak, birbirimizi sevmek düşüyor
Berktaş, kitabının önsözünü bizimle şöyle paylaştı: “Ahir zamanda yaşıyoruz, insanların birbirinden beklentileri seküler anlayışın zirvesine çıktı, yaşadığımız dünyevileşme maddiyatı ön plana koydu. Öyle bir boyuta geldik ki; gerçek sevgi mal, mülk, para, makam, mevki, pul ile ölçülmeye başlandı. Sevgide asıl amaç Allah rızası olmalı Çünkü Rabbimiz, mü’minleri birbirine “Ancak inananlar kardeştir” ayeti kerimesiyle kardeş kılmıştır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), "Müslüman Müslüman'ın kardeşidir” ve “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!” buyurmaktadır. Müslümanlar, kardeşlik hukukunda dikkatli olmalıdır. Hepimiz bu toplumda yaşıyor, aynı havayı paylaşıyoruz. Rabbimiz bir, kıblemiz bir, kitabımız bir, dinimiz bir. Bize kardeş olmak düşüyor. İslam dini sevgiye kardeşliğe önem veriyor, en üst seviyede tutuyor. Kamil manada iman etmenin şartı olarak görüyor. Kardeşlik hukukumuzu böyle özetledikten sonra “Halkın gözünden reis Sevgisi” kitabımı neden kaleme aldığımı kısaca anlatayım:
Reisimiz bürokrat kökenli değil
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, siyasete girdiğinden itibaren aramızda kardeşlik hukukunu tesis etmek için çabalamaktadır. Altını çiziyorum: Reisimiz, kendisinin hitabıyla “Bay Kemal” dediği Kılıçdaroğlu gibi bürokrat kökenli değildir. Siyasetin içinde pişmiş, işin püf noktalarını bilen, hakim olan, teşkilatçı, yöneticilik vasfı olan, insanları tanıyan, seven, hizmektar ve hadim olmak için yola çıkmıştır. Erdoğan’ı yerli yersiz eleştiren Kılıçdaroğlu’nun SGK’yı maaş ödeyemez duruma getirdiğini, batırdığını biliyoruz. Reisimiz, 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde İstanbulluların hizmetkarı olmak için canını dişine taktı, garson devlet anlayışıyla hareket etti. Sırtına un çuvalını yükleyip aç çocuklarına taş kaynatan yaşlı kadının ayağına giden adalet timsali Hz. Ömer (ra)’ı kendine örnek aldı. Görevde kaldığı 4 yılda yaptığı eşsiz hizmetleriyle İstanbul’un çehresini değiştirdi. Musluklarından su akmayan, CHP’nin perişan hale getirdiği, çöpleri toplanmayan, Ergun Göknel’in İSKİ skandalıyla hortumladığı İstanbul’umuzu Avrupa ülkelerinin başkentleri gibi pırıl pırıl yaptı. Reisimizin önüne taş koymak isteyenler okuduğu bir şiir dolayısıyla bu milletin hizmetkarına hapis cezası verdiler. Utanmadan, arlanmadan “Muhtar bile olamaz” diye manşetler attırdılar. AK Partiyi kurdu, milletvekili oldu, AK Parti Genel Başkanı oldu, Başbakan oldu, Cumhurbaşkanı oldu. Suyun ve tarihin akışını kimse değiştiremedi. Reisimiz öylesine engin gönüllüdür ki; ilk dönemde Cumhurbaşkanlığı maka fırsatı önüne gelmişken Abdullah Gül’e bu makamı ikram etmiştir.
Başörtülüleri özgürlüğünü kazandırdı, Ayasofya’nın zincirlerini kırdı
Ezilenin, hor görülenin yanında olmuş, var gücüyle ezenlere, adaletsizlere karşı dimdik durmuştur. Yıllarca hor görülen, ikinci sınıf insan muamelesi yapılan üniversite kapılarından kovulan, ikna odalarında başörtüleri sıyrılan öğrencilerimize özgürlüğünü kazandırmaya çabalamış, başarmıştır. Fatih Sultan Mehmet Han’ın “Vakfiyemi camiden başka şeye çevirenlerin lanetim üzerinde olsun” dediği Ayasofya’yı özgürlüğüne kavuşturmuştur. Birleşmiş Milletler kürsüsünden “Dünya 5’ten büyüktür” diye haykıran, dünya liderlerine önderlik eden, yol -yön gösteren liderdir. İslam ülkelerinin birliğini sağlamış, dost-kardeş Türk devletlerimizi toparlamaya çabalayan, milli ülkülerimizi canlandırmıştır. Filistin’e ve mahzun Kudüs’ümüze sahip çıkan İslam ülkelerinin öncüsüdür. Bir çok İslam ülkesine yardımlar göndermiş, gönül köprüleri oluşturmuş, kardeşliğimizi pekiştirmiştir. Filistinli kardeşlerimize zulmeden, bomba yağdırana İsrail’e posta koyan, ağır şekilde kınayan, İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatını anında toplayarak siyasi strateji belirleyen öncüdür. İslam ülkelerinde “Allah yokluğunu aratmasın” duaları ediliyor. İmam Hatiplilere uygulanan katsayı adaletsizliğini kaldırmış, bu ülkenin ağzı dualı, alnı secdeli gençlerinin hayır duasını almıştır. Savunma sanayiinde araç-gereç almak için kapısında beklediğimiz ülkelere bugün İHA-SİHA sattığımız, gurur duyduğumuz tabloya imza atmıştır. Kardeş ülke Azerbaycan’ımızın Ermenistan savaşında SİHA’larıyla Ermenistan’ı mağlup etmesi, yıllarca işgal altındaki Karadağ’ın özgürlüğüne kavuşturulmasını sağlamış, tarihin akışını değiştirmiştir. Milyonlarca Suriyeli kardeşimizi topraklarımızda Ensar-Muhacir kardeşliğiyle ağırlamaktadır. Ülkemizin her karış toprağını otobanlarla, bölünmüş yollarla örümcek ağı gibi örmüştür. Bugün İstanbul’dan İzmir’e 3.5 saatte gidilebilmektedir.
Yollar, köprüler, otobanlar yaptı
Yavuz Sultan Selim Sultan Köprüsü Osman Gazi Köprüsü, Çanakkale 1915 Köprüsü, Avrasya Tüneli, Avrasya Geçiş Metrosunu yaparak; Anadolu’da dağları delerek tünellerle illeri, ilçeler kavuşturmuştur. Her zaman şehitlerimizin gazilerimizin yanındadır, Diyarbakır annelerimizi baba şefkatiyle kucaklamıştır. Sanatçılarımızı, sporcularımızı, kültür elçilerimizi teşvik ederek turizm potansiyelimizin artırılmasında, katma değerimizin yükseltilmesini sağlamıştır. İktidara geldiği günden itibaren teröre karşı yürüttüğü etkin politikayla “Terörün belinin kırılmasını” sağlamıştır. Doğu ve Güneydoğu dağlarına dağcılar tırmanıyorsa onun sayesindedir. Terör dolayısıyla büyükşehirlere göç edenler geri dönerek topraklarını ekip dikiyorlar. Dağlardaki teröristler silip süpürüldü, terör örgütüne katılım sıfıra indirildi. Suriye’de oluşturulan güvenli bölgeyle PKK-YPG’nin hareket alanı daraltıldı. Operasyonlarla SİHA’ların bombalarıyla PKK’nın sözde yöneticileri, teröristler cehennemin dibine gönderilmeye devam ediliyor. 2050-2071 vizyonuyla ülkemizi gelecekten aldığı değerlerle gençliğimize bırakmak için ömrünü vakfeden Reisimiz,. Çamlıca’ya, Taksim’e yaptırdığı camilerle İstanbul’umuzun silüetini değiştirdi.
Benim uzmanlık alanım olan Sosyal Hizmet’te devlet desteklerini kademe kademe büyüttü ama bu desteklerin artırılması, geliştirilmesi gerekiyor. Bu bağlamda Bakım Sigortası Kanun Teklifi Tasarısı Raporumuzu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban’a ilettik. Sağlık Bakan Yardımcımız Recep Akdağ’la da teklifin detaylarını istişare ederek görüştük. İnşallah raporumuz hayırlara vesile olacak şekilde, Reisimizin himmeti ve oluruyla kanunlaşmasını bekliyoruz. Sıkıntılar çeken hasta ve hasta yakınlarımızın derdine merhem olacak bir hayra vesile olacağımız için sevinç duyacağımızı belirtmek isterim.
Bu millet Reisimize duacıdır
Bu ülkede yaşayan herkesin Türkiye sevdasını ortaya koyan, bu uğurda kendisini feda eden Reisimize hem sevgi ve hem minnet borcu var. Sokaklara çıkıp halkımıza “Reisimizi neden sevdiklerini” sorsanız, size kısaca özetlemeye çalıştığımız eşsiz hizmetlerini, güler yüzünü, sempatikliğini, hoşgörüsünü, baba şefkatini, halk sevgisini, sevdasını anlatacaklardır. Yaptığı hizmetleri görmeyen, memleketin geldiği noktadan habersizler için kullandığı kendisinin kullandığı bir deyimi yazalım: “Eşek ölür kalır semeri, insan olur kalır eseri”...
Ne kadar şanslıyım ki; Reisimizin bu ülkenin bugününe, geleceğine damga vurduğu eserlerine ve dönemine şahit oldum. İnşallah onunla tanışma fırsatım da olur... Bu benim için çok büyük bir şeref olacaktır. Reisimiz siyaseti bıraksa, köprülerden, otobanlardan, tünellerden geçenler, şehir hastanelerinde sıra beklemeden muayene olanlar ona hayır dua edecekler.
Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye devlet adamlığı öğütleri
Halkımızın Reisimizi neden sevdiğini, halkımız gözünden Reisimizi anlattığım kitabımı Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye her devlet adamının ilham alması gereken muhteşem öğütleriyle bitiriyorum: “Ey Oğul, Sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın. Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez. Gördün söyleme, bildin bilme. Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler. Cahil ile dost olma: ilim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır. Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın… Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana. En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın! Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir… Kişinin gücü günün birinde tükenir ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı kapalı gözlerden bile içeri sızar aydınlığa kavuşturur. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Faydalı ile faydasızı ayırt edebilenler, bilgi sahibi olanlardır. Ukalayla dost olma: çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzülürsün. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Güceniklik bize; gönül almak sana. Açgözlü ile dost olma: ikram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez; üzülürsün. Sen seni bil; ömrünce bu yeter sana. Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Suçlamak bize; katlanmak sana. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez! Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir.
Hal bil, ahval bil, gönül bil
Hayvan ölür semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil bırakmayanın ardından ağlamalı. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü zaman yok, süre az! Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktadır. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana. Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Hal bil, ahval bil, gönül bil. İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir! Mert ol, yürekli ol. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Kimsenin umudunu kırma. İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır”... Umarım Türk siyasetine damga vuran, eserleriyle imza atan Reisimizi anlattığım satırlarımdan tarihsel bir süreci kendimce aydınlatmaya çalıştığım bu kitabı yararlanırlar.
Okuyucularımı saygıyla, sevgiyle selamlıyorum, en kalbi duygularımla şükranlarımı sunuyorum. Reisimize malolan
“Beraber yürüdük biz bu yollarda,
Beraber ıslandık biz bu yağmurda,
Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda,
Bana her şey seni hatırlatıyor”
şarkısıyla önsözümü bitiriyorum. Reisimizle yol yürüyen, yağan yağmurda ıslanan, dinlediği tüm şarkılarda onu hatırlayan, hatırlananlara selam olsun diliyorum..
Reis, adalet timsali Hz. Ömer (ra)’ı kendine örnek almıştır
Berktaş, “Reisimiz un çuvalını sırtına yükleyip aç torunlarına taş kaynatan kadına götüren devlet adamlığında adalet timsali Hz. Ömer (ra’ı örnek alarak, hizmet aşkıyla, ülkemizi 1071’den 2071’e taşıyacak vizyonu kuşanmıştır. Eğitimde, sağlıkta, ekonomide, savunma sanayiinde, kültür-sanatta, tarım-hayvancılıkta, enerjide, ulaştırmada, telekomünikasyon alanında yaptığı yatırımlarla müreffeh ve yaşanılır bir ülke yapmayı başardı. Halka hizmet aşığı olan Reisimizi seviyoruz ve bu sevgimizin nerden kaynaklandığını okuyucularım O’nun hizmetlerindeki ayrıntılardan bu kitabımda bulacaklar” ifadelerini kullandı.
Bize kardeş olmak, birbirimizi sevmek düşüyor
Berktaş, kitabının önsözünü bizimle şöyle paylaştı: “Ahir zamanda yaşıyoruz, insanların birbirinden beklentileri seküler anlayışın zirvesine çıktı, yaşadığımız dünyevileşme maddiyatı ön plana koydu. Öyle bir boyuta geldik ki; gerçek sevgi mal, mülk, para, makam, mevki, pul ile ölçülmeye başlandı. Sevgide asıl amaç Allah rızası olmalı Çünkü Rabbimiz, mü’minleri birbirine “Ancak inananlar kardeştir” ayeti kerimesiyle kardeş kılmıştır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), "Müslüman Müslüman'ın kardeşidir” ve “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!” buyurmaktadır. Müslümanlar, kardeşlik hukukunda dikkatli olmalıdır. Hepimiz bu toplumda yaşıyor, aynı havayı paylaşıyoruz. Rabbimiz bir, kıblemiz bir, kitabımız bir, dinimiz bir. Bize kardeş olmak düşüyor. İslam dini sevgiye kardeşliğe önem veriyor, en üst seviyede tutuyor. Kamil manada iman etmenin şartı olarak görüyor. Kardeşlik hukukumuzu böyle özetledikten sonra “Halkın gözünden reis Sevgisi” kitabımı neden kaleme aldığımı kısaca anlatayım:
Reisimiz bürokrat kökenli değil
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, siyasete girdiğinden itibaren aramızda kardeşlik hukukunu tesis etmek için çabalamaktadır. Altını çiziyorum: Reisimiz, kendisinin hitabıyla “Bay Kemal” dediği Kılıçdaroğlu gibi bürokrat kökenli değildir. Siyasetin içinde pişmiş, işin püf noktalarını bilen, hakim olan, teşkilatçı, yöneticilik vasfı olan, insanları tanıyan, seven, hizmektar ve hadim olmak için yola çıkmıştır. Erdoğan’ı yerli yersiz eleştiren Kılıçdaroğlu’nun SGK’yı maaş ödeyemez duruma getirdiğini, batırdığını biliyoruz. Reisimiz, 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğinde İstanbulluların hizmetkarı olmak için canını dişine taktı, garson devlet anlayışıyla hareket etti. Sırtına un çuvalını yükleyip aç çocuklarına taş kaynatan yaşlı kadının ayağına giden adalet timsali Hz. Ömer (ra)’ı kendine örnek aldı. Görevde kaldığı 4 yılda yaptığı eşsiz hizmetleriyle İstanbul’un çehresini değiştirdi. Musluklarından su akmayan, CHP’nin perişan hale getirdiği, çöpleri toplanmayan, Ergun Göknel’in İSKİ skandalıyla hortumladığı İstanbul’umuzu Avrupa ülkelerinin başkentleri gibi pırıl pırıl yaptı. Reisimizin önüne taş koymak isteyenler okuduğu bir şiir dolayısıyla bu milletin hizmetkarına hapis cezası verdiler. Utanmadan, arlanmadan “Muhtar bile olamaz” diye manşetler attırdılar. AK Partiyi kurdu, milletvekili oldu, AK Parti Genel Başkanı oldu, Başbakan oldu, Cumhurbaşkanı oldu. Suyun ve tarihin akışını kimse değiştiremedi. Reisimiz öylesine engin gönüllüdür ki; ilk dönemde Cumhurbaşkanlığı maka fırsatı önüne gelmişken Abdullah Gül’e bu makamı ikram etmiştir.
Başörtülüleri özgürlüğünü kazandırdı, Ayasofya’nın zincirlerini kırdı
Ezilenin, hor görülenin yanında olmuş, var gücüyle ezenlere, adaletsizlere karşı dimdik durmuştur. Yıllarca hor görülen, ikinci sınıf insan muamelesi yapılan üniversite kapılarından kovulan, ikna odalarında başörtüleri sıyrılan öğrencilerimize özgürlüğünü kazandırmaya çabalamış, başarmıştır. Fatih Sultan Mehmet Han’ın “Vakfiyemi camiden başka şeye çevirenlerin lanetim üzerinde olsun” dediği Ayasofya’yı özgürlüğüne kavuşturmuştur. Birleşmiş Milletler kürsüsünden “Dünya 5’ten büyüktür” diye haykıran, dünya liderlerine önderlik eden, yol -yön gösteren liderdir. İslam ülkelerinin birliğini sağlamış, dost-kardeş Türk devletlerimizi toparlamaya çabalayan, milli ülkülerimizi canlandırmıştır. Filistin’e ve mahzun Kudüs’ümüze sahip çıkan İslam ülkelerinin öncüsüdür. Bir çok İslam ülkesine yardımlar göndermiş, gönül köprüleri oluşturmuş, kardeşliğimizi pekiştirmiştir. Filistinli kardeşlerimize zulmeden, bomba yağdırana İsrail’e posta koyan, ağır şekilde kınayan, İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatını anında toplayarak siyasi strateji belirleyen öncüdür. İslam ülkelerinde “Allah yokluğunu aratmasın” duaları ediliyor. İmam Hatiplilere uygulanan katsayı adaletsizliğini kaldırmış, bu ülkenin ağzı dualı, alnı secdeli gençlerinin hayır duasını almıştır. Savunma sanayiinde araç-gereç almak için kapısında beklediğimiz ülkelere bugün İHA-SİHA sattığımız, gurur duyduğumuz tabloya imza atmıştır. Kardeş ülke Azerbaycan’ımızın Ermenistan savaşında SİHA’larıyla Ermenistan’ı mağlup etmesi, yıllarca işgal altındaki Karadağ’ın özgürlüğüne kavuşturulmasını sağlamış, tarihin akışını değiştirmiştir. Milyonlarca Suriyeli kardeşimizi topraklarımızda Ensar-Muhacir kardeşliğiyle ağırlamaktadır. Ülkemizin her karış toprağını otobanlarla, bölünmüş yollarla örümcek ağı gibi örmüştür. Bugün İstanbul’dan İzmir’e 3.5 saatte gidilebilmektedir.
Yollar, köprüler, otobanlar yaptı
Yavuz Sultan Selim Sultan Köprüsü Osman Gazi Köprüsü, Çanakkale 1915 Köprüsü, Avrasya Tüneli, Avrasya Geçiş Metrosunu yaparak; Anadolu’da dağları delerek tünellerle illeri, ilçeler kavuşturmuştur. Her zaman şehitlerimizin gazilerimizin yanındadır, Diyarbakır annelerimizi baba şefkatiyle kucaklamıştır. Sanatçılarımızı, sporcularımızı, kültür elçilerimizi teşvik ederek turizm potansiyelimizin artırılmasında, katma değerimizin yükseltilmesini sağlamıştır. İktidara geldiği günden itibaren teröre karşı yürüttüğü etkin politikayla “Terörün belinin kırılmasını” sağlamıştır. Doğu ve Güneydoğu dağlarına dağcılar tırmanıyorsa onun sayesindedir. Terör dolayısıyla büyükşehirlere göç edenler geri dönerek topraklarını ekip dikiyorlar. Dağlardaki teröristler silip süpürüldü, terör örgütüne katılım sıfıra indirildi. Suriye’de oluşturulan güvenli bölgeyle PKK-YPG’nin hareket alanı daraltıldı. Operasyonlarla SİHA’ların bombalarıyla PKK’nın sözde yöneticileri, teröristler cehennemin dibine gönderilmeye devam ediliyor. 2050-2071 vizyonuyla ülkemizi gelecekten aldığı değerlerle gençliğimize bırakmak için ömrünü vakfeden Reisimiz,. Çamlıca’ya, Taksim’e yaptırdığı camilerle İstanbul’umuzun silüetini değiştirdi.
Benim uzmanlık alanım olan Sosyal Hizmet’te devlet desteklerini kademe kademe büyüttü ama bu desteklerin artırılması, geliştirilmesi gerekiyor. Bu bağlamda Bakım Sigortası Kanun Teklifi Tasarısı Raporumuzu Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde AK Parti Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban’a ilettik. Sağlık Bakan Yardımcımız Recep Akdağ’la da teklifin detaylarını istişare ederek görüştük. İnşallah raporumuz hayırlara vesile olacak şekilde, Reisimizin himmeti ve oluruyla kanunlaşmasını bekliyoruz. Sıkıntılar çeken hasta ve hasta yakınlarımızın derdine merhem olacak bir hayra vesile olacağımız için sevinç duyacağımızı belirtmek isterim.
Bu millet Reisimize duacıdır
Bu ülkede yaşayan herkesin Türkiye sevdasını ortaya koyan, bu uğurda kendisini feda eden Reisimize hem sevgi ve hem minnet borcu var. Sokaklara çıkıp halkımıza “Reisimizi neden sevdiklerini” sorsanız, size kısaca özetlemeye çalıştığımız eşsiz hizmetlerini, güler yüzünü, sempatikliğini, hoşgörüsünü, baba şefkatini, halk sevgisini, sevdasını anlatacaklardır. Yaptığı hizmetleri görmeyen, memleketin geldiği noktadan habersizler için kullandığı kendisinin kullandığı bir deyimi yazalım: “Eşek ölür kalır semeri, insan olur kalır eseri”...
Ne kadar şanslıyım ki; Reisimizin bu ülkenin bugününe, geleceğine damga vurduğu eserlerine ve dönemine şahit oldum. İnşallah onunla tanışma fırsatım da olur... Bu benim için çok büyük bir şeref olacaktır. Reisimiz siyaseti bıraksa, köprülerden, otobanlardan, tünellerden geçenler, şehir hastanelerinde sıra beklemeden muayene olanlar ona hayır dua edecekler.
Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye devlet adamlığı öğütleri
Halkımızın Reisimizi neden sevdiğini, halkımız gözünden Reisimizi anlattığım kitabımı Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye her devlet adamının ilham alması gereken muhteşem öğütleriyle bitiriyorum: “Ey Oğul, Sabretmesini bil. Vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki devlet yaşasın. Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı. Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez. Gördün söyleme, bildin bilme. Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler. Cahil ile dost olma: ilim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır. Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez. Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın… Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana. En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkâr ve iradene sahip olasın! Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir… Kişinin gücü günün birinde tükenir ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı kapalı gözlerden bile içeri sızar aydınlığa kavuşturur. Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma! Gördün, söyleme; bildin deme! Faydalı ile faydasızı ayırt edebilenler, bilgi sahibi olanlardır. Ukalayla dost olma: çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzülürsün. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Güceniklik bize; gönül almak sana. Açgözlü ile dost olma: ikram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez; üzülürsün. Sen seni bil; ömrünce bu yeter sana. Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Suçlamak bize; katlanmak sana. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez! Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir.
Hal bil, ahval bil, gönül bil
Hayvan ölür semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil bırakmayanın ardından ağlamalı. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü zaman yok, süre az! Sabır kara bir dikeni yutmak, diken içini parçalayıp geçerken de hiç ses çıkarmamaktadır. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana. Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Hal bil, ahval bil, gönül bil. İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir! Mert ol, yürekli ol. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Kimsenin umudunu kırma. İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır”... Umarım Türk siyasetine damga vuran, eserleriyle imza atan Reisimizi anlattığım satırlarımdan tarihsel bir süreci kendimce aydınlatmaya çalıştığım bu kitabı yararlanırlar.
Okuyucularımı saygıyla, sevgiyle selamlıyorum, en kalbi duygularımla şükranlarımı sunuyorum. Reisimize malolan
“Beraber yürüdük biz bu yollarda,
Beraber ıslandık biz bu yağmurda,
Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda,
Bana her şey seni hatırlatıyor”
şarkısıyla önsözümü bitiriyorum. Reisimizle yol yürüyen, yağan yağmurda ıslanan, dinlediği tüm şarkılarda onu hatırlayan, hatırlananlara selam olsun diliyorum..