İnsanı en güzel surette yaratan
Allah, onu iradesi ile baş başa bırakmıştır. Nefis ve şeytanın aldatmalarına
karşı ona doğru yolu göstermiş, kulunun zayıf ve güçsüz yanını ve günah
işlemeye olan eğilimini bildiğinden, bilerek veya bilmeyerek yapacağı
yanlışları, işleyebileceği günahları telafi etmek için bir armağan olarak
tövbeyi ihsan etmiştir. Tövbe dinde kötü ve çirkin olan iş ve hallerden güzel
olan iş ve hallere rücu etmek ve bir daha işlememek üzere Allah’a aracısız söz
vermektir. Yaratılanın yaratanından özür dilemesidir tövbe.
Günah karanlığında bocalayan
insana ışık, pişmanlık içerisindeki kula şifa, insanın kendisi ile yüzleşmesine
vesile, ruhu günah pisliğinden temizleyen rahmet, Allah’ın kullarına tanıdığı
fırsat ve yeniden dirilişe sebeptir tövbe. Her an günah işlemeye meyilli
insanın her an temizlenmesine kapı aralayan bir çıkış yoludur tövbe. İnsanın
kurtuluşuna vesile olan, benliğindeki kötü düşünce ve eğilimleri arındıran,
Allah’ı hatırlayıp ona içtenlikle yönelen, en küçük bir hayır veya iyiliğe kat
kat ödül verip, kötü bir davranışa yalnızca dengi ile karşılık veren Yüce
Allah’ın kullarına o kötülüklerden de kurtulma imkânı veren bir armağandır
tövbe.
Yaptığı yanlışlardan pişman
olarak, Allah’tan bağışlanma dileyerek, hatalarından etkilenen kişilerle
helalleşip aynı şeyleri bir daha yapmamak üzere, hatalara düşürebilecek
sebeplerden de uzak durarak, aynı günahları işlememek için üstün gayret sarf
ederek ve Allah’a yönelerek yürekten ve samimi olarak yapılan tövbe ile insan
bütün günahlardan kurtulmuş ve yeniden doğmuşçasına tertemiz bir şekilde
hayatına devam eder. Bu Allah’ın “Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile
Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter.” (Tahrîm :
8) fermanıyla sabittir.
Yapılan tövbenin sözden öteye
geçebilmesi için samimi, içten, yürekten söylenmesi, bir daha işlememek üzere
niyet edilmesi, aynı hatayı bir daha işlememek için elden gelen çabanın sarf
edilmesi gerekir. Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra
Allah'tan mağfiret dilerse, Allah'ı çok yarlığayıcı ve esirgeyici bulacak
olduğunu Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de taahhüt etmektedir.
Kibir, böbürlenmek, övülmeyi
sevmek ve adını ebedîleştirmek arzusu gibi Allah’a ait sıfatlar, haset,
azgınlık, hile, aldatma, sahtekârlık, nifak, bidat, bozgunculuk ve kötülükleri
emretme gibi şeytana ait sıfatlar, açgözlülük, mide ve ferç şehveti gibi
hayvanlara has sıfatlar ve kızgınlık, kin, dövmek, sövmek, öldürmek, saldırmak
gibi canavarlık sıfatlarına tutulanların bu hasletlerden kurtulmak için
kendilerine sunulmuş bir ikramdır tövbe.
Pişmanlıkla bu hasletlerden rücu
edenler nefsen kendilerini de terbiye ederler aynı zamanda. Tövbe eder ve bir
süre bu istikamette devam ettikten sonra tekrar günahlara dalan nefis, kötü
işleri emreden nefistir. Bu kişinin sonundan endişe edilir. Çünkü her an
kötülük yapıp tövbe ettiği için her an kötülük üzere ölme ihtimali
bulunmaktadır. Kötülüklerinden pişmanlık duyup bununla birlikte şehvetine
yenilip bilerek günah işleyen ama ibadetlerine de devam eden ve haklarında
Allah’ın “Diğerleri ise günahlarını itiraf ettiler, iyi bir ameli diğer kötü
bir amelle karıştırdılar. (Tevbe ederlerse) umulur ki Allah onların tevbesini
kabul eder. Çünkü Allah çok bağışlayan, pek esirgeyendir.” (Tevbe/102)
buyurduğu kişinin nefsi, kendini kınayan, kötüleyen, azarlayan nefistir.
Tövbe etmiş, istikamete girmiş,
büyük günahlardan vazgeçmiş, haklarında Allah’ın “Ufak tefek kusurları
dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlara gelince, bil ki
Rabbin, affı bol olandır.” (Necm/32) buyurduğu, istemeyerek küçük günahları
işleyenler ve hemen pişman olan kişiler, kendini kınayan, kötüleyen, azarlayan
kişilerdir. Tövbe konusunda en güzel mertebe nasuh bir tövbe edip ömrünün
sonuna kadar bir daha o günahı işlemeyen, nefsi tövbe ve günahların
ağırlığından ve şehvet batağından kurtulup itaate yönelen kişilerdir. Rabbi
onlardan hoşnut, onlar da Rablerinden hoşnuttur.
Âdemoğlunun hepsi günah işlemeye
meyillidir. Şüphesiz zaman zaman müminin işleyeceği günahlar olabilir. Çünkü
nefis aşırı şekilde kötülüğü emreder şekilde yaratılmıştır. Günah işleyenlerin
en hayırlısı tövbekârlardır. Kul her an kendini hesaba çekmeli, hemen tövbeye,
pişmanlığa koşmalı, kötülükleri kapatacak iyiliklerle meşgul olmalıdır. Kişinin
dili boş ve lüzumsuz sözden, yalan, gıybet ve kötülüklerden korunmuşsa,
kalbinde kin, çekememezlik ve düşmanlık kalmamışsa, kötü arkadaşlarla bir arada
bulunmaktan vazgeçtiyse, pişmanlık içinde ölüme hazırlıklı ise, yaptığı
tövbenin kabul olduğunun işaretidir. Peygamber Efendimiz “Bir kimse bir
günah işlese, sonra pişman olsa, pişmanlığı, o günaha kefarettir.”buyuruyor. Dil ile istiğfar, kalp ile pişmanlık, aza ve organlar ile günahları
terk ve o günahları bir daha yapmayacağına niyet ve kast, yapılan en güzel
tövbedir. Allah Teâlâ “Tevbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra
(böylece) doğru yolda giden kimseyi bağışlarım.” ( Tâhâ/82) buyuruyor.
Hedef, nefsin bütün aşamalarından
geçip nefs-i kâmileye ermek olmalıdır.