Nefsi sükûnete kavuşturan, onu
doyuran, zihni ve ruhu “beşeri sorumluluk”, yerine “ilâhî sorumluluğa” sevk
eden, mükâfatı da Allah tarafından verilen, yalnız Allah için tutulan, vücut
için bir kalkandır oruç. İnsanı kul ölçüsünden Allah’ın ölçüsüne yükselten, hayatın
amacı hakkındaki farkındalığını artıran, Müslüman’ın kişiliğini olumlu
hasletlerle biçimlendirmeyi hedef alan bir ibadettir oruç.
İnsan psikolojisini
olgunlaştırmayı kolaylaştıran verimli bir eğitim yöntemi, fakirlere ve
yoksullara karşı merhamet hissi aşılayan bir duygu, insanı nefsin esiri, kötü
arzuların oyuncağı olmaktan kurtaran bir araç, nimetin kadrini bilmeyi ve
nimete şükretmeyi hatırlatan bir ibadettir oruç.
İnsanları alışkanlıklarının esiri
olmaktan kurtaran bir haslet, insanın kendi kendini kontrol altında tutma,
kendi kendini hesaba çekme alışkanlığını geliştiren bir şuur, insanı takva
denen en üst mertebeye ulaştıran bir araç, insana fedakârlık, alçak gönüllülük,
dayanışma duygusu, başkalarını düşünme ve birlik ruhu veren bir duygu, irade ve
sabır öğretimi, hem bireyi hem toplumu eğiten Rabbani bir terbiyedir oruç.
Allah’ın emrettiği her ibadette
insan için bilinen ve bilinmeyen birçok faydalar mevcuttur. Ramazan ayı,
Allah’ın (cc) rızasını kazanmak için yeme-içme ve şehevi duygularına karşı
sabır imtihanını kazanmaya çalışan müminlerin ayıdır. Günahlardan kurtuluş için
bir fırsat, Allah’ın af ve mağfiretine nail olmak ve manevi menfaati yakalamak
için özel bir imkân ve nefsi azdıran şeytanların bağlandığı bir aydır bu ay.
Ramazan ayı, Müminleri günah
kirlerinden temizleyen, kalplerini pak eden, Kur’an’da adı geçen tek aydır.
İçinde bin aydan daha hayırlı bir gecenin olduğu, sevgi, saygı, kardeşlik,
dostluk ve muhabbetin arttığı, amellerin mükâfatlarının diğer aylara göre kat
kat fazla olduğu, ibadet hazzı ile gönüllerin rahatladığı, kulluk şuurunun
derinden hissedildiği, bereket ayıdır Ramazan ayı.
Manevi yönden arınılan, ibadet
arzusunun körüklendiği, şeytani arzuların frenlendiği, günahların bağışlandığı,
duaların kabul edildiği, cehennem kapılarının kapandığı ve cennet kapılarının
sonuna kadar açıldığı gufran ayıdır ramazan ayı. Rahmet kapılarının açıldığı, azılı
şeytanların zincirlere bağlandığı, evvelki ile arasına keffaret sayıldığı,
geçmiş günahların mağfiret olduğu bir aydır ramazan ayı.
Tefekkür ve tövbenin bulunmaz zamanı, günahlardan
arınmak için çok önemli bir fırsat, günahlardan kurtulma ayıdır ramazan ayı.
Bu ayı ibadetle geçirmeye özen
göstermeliyiz. Ramazan ayına mahsus ibadetleri kulaktan dolma değil, kitabi
olarak öğrenmeli ve uygulamalıyız. İbadetlerimiz birilerine beğendirmek için
değil, Allah (cc) rızası için olmalıdır. Ramazan ayını tertemiz bir kalple,
günahlardan arınmış bir şekilde karşılamalıyız. Gıybetten, yalandan ve
dedikodudan uzak bir yaşam tarzı ile bu ayı geçirmeliyiz. Çünkü kötü hasletler
orucumuzun sevabını eritir, bizi açlığımızla baş başa bırakır.
Gözlerden uzak bir zeminde
Ramazan ayını gece ibadeti, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve zikirlerle geçirmek
gerekir. En önemli hazine olan vaktimizi ve cennete girmeye vesile olan
malımızı bu ayda boş yere israf etmemek, gece uykusuz kaldım bahanesi ile
gündüzlerimizi uyku ile geçirmemek gerekir.
Mevcut olan İslami kimliğimizi daha
da kuvvetlendirerek yaşayacağımız bu ay sadece açlığa tahammül ayı değil, aynı
zamanda elimize, dilimize ve gözümüze sahip olacağımız bir ay olmalıdır. Sevap
ve bereket kaynaklarıyla dolu bu ayı teravihleriyle, zekât, fitre ve sadakalarla,
zikrin en güzeli olan Kur’an tilavetiyle, huzurlu kalbin anahtarı Allah’ı (cc)
zikirle, ilim meclislerine iştirakle ve ilim öğrenme ile, itikafla, dost
çevremizi genişleterek, sahur ve iftar öncesinde çokça duayla, hata ve
kusurlarımızı ıslah ederek dolu dolu yaşamalıyız.
Ramazan ayını bu duygularla yaşayıp manevi zirveye ulaştığımız ve
mağfirete ereceğimiz bir bayrama ulaşmak dileğiyle…