Kahraman Ordumuz süngüyü takıp düşman hedeflerine kutlu taarruzunu gerçekleştirişi, "Allah!" Allah!" nidâları ile yeri göğü inletir ki, bu, muazzez varlığı ile dosta güven düşmana korku oluşunun tarihi teyîdi ve ilânından başka bir şey değildir.
Ordu, hayatının her anında ve her nefes alışverişinde Allah için saldırmak, Allah adına vurmak ideali ile meşgul olduğundan siyasî ve içtimâî hesaplarla ve gündelik işlerle alâkalı değildir.
Ordumuzun dışına akseden ve soylu milletimizin görmeye alışkın olduğu heybetli sükûnetinin sebebini, onun, tarihi kadar eski ve kudretli bu özelliğinde aramak en doğrusudur.
Sapasağlam ve yıkılmaz devlet ehramı; millî irade emrinde Hükûmet ve Hükûmet emrinde Millî Ordudan teşekkül ettiği müddetçe, Allah'a imân etmiş vatan dostları orduya baktıkça, mazinin ve istikbalinin zafer çağlarını heyecanla görecek Allah düşmanı vatan hainleri ise, ordumuzu hatırladıkça ölümün dehşetli soluğunu enselerinde hissetmeye devam edeceklerdir.
Son haftalarda kahraman Ordumuz yeniden kendi lisânı ile konuşmaya başlamış görünmektedir. Nush ile uslanmamakta inad eden, hiç birisinin kimliğindeki resmi kayıtlı babasının öz ve gerçek babası olmayan teröristlerin üzerine ölüm yağdıran Müslüman Türk askerinin, şimdilik mütevazi ikaz halindeki bu konuşması, Kürt teröristler tarafından artık doğru işitilmesi ve bu kararlı ikazın gereğinin darhal yapılması zamanı gelmiştir.
Soylu milletin emrindeki millî dimağın yumruğu Kahraman Ordumuzun, Hakurk ve Kandil isimli cehennem vadilerine gerçekleştirdiği, ölümün kesif dalışları, Haçlı Batı'nın Ortadoğu'daki gayrimeşru bakiyesi Kürt teröristler tarafından acilen, uslandırıcı ikaz olarak değerlendirilmeyecek ise, yaptıklarının neticesine katlanmaktan başka yol ve imkânları kalmayacaktır.
"Kürdün karnı doyunca, ya bir kadın kaçırır yahut bir adam öldürür." Kürt atasözünü ispat telâşındaki Kürt düşmanı hain Kürtler, topyekün milletin huzurunu bozmaya çabalayacaklarına alınlarına seneler öncesi sürülmüş "namussuzluk!" lekesini silmenin gayretini sergilesinler de adam sayılmayı hak etsinler
Kara cellat Apo, son on sene içinde iki ayrı defa: "PKK'ya katılan her kadın ve her kız bana aittir. Ruhu ve bedeni ile benimdir." Beyânını tekrar etmesine rağmen, hiçbir Kürt'ten tek kelimelik bir cevap dahi duyulmadığı gibi, PKK ve onu destekleyenler namussuzluktan memnun bir coşkunluk içinde her gün biraz daha pervasızlaşıyorlar.
Kürt halkının yüzde sekseninden fazlasının PKK hiyânetine karşı olduğu halde, baskı, tehdit ve şantaj boyunlarını bükmektedir.
Kahraman Ordumuz, çelik kanatlardan sınırlarımızın dışındaki hıyanet yuvalarına ölüm püskürttüğü gibi, vatanımız dahilindekilere de aynı kararlı tatbikat tez zamanda gerçekleştirilmelidir.
Kürt vatandaşlarımızın tamamını PKK çerçevesi içinde mütalaa etmek mümkün değil, lâkin hıyânete rıza göstermenin de hıyânetle aynı mânâyı taşıdığı hakikatı asla unutulmamalıdır.
Devlet devletiğini takınırsa, def edilemeyecek belâ, yok edilemeyecek engel, temizlenemeyecek tehlike yoktur. Devletin, Hükûmetin ve Ordunun el ve gönül birliği, kararlılıkla devam ederse, soylu milletimizin tamamının yüzü gülecektir.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genel Kurmay Başkanı, bugünkü işbirliğini devam ettirmekte kararlı olduktan sonra, ümitvâr olmamız şarttır. Zafer, biraz hasar gerektirse de, bugün seksen milyon Müslüman için hayati zarûret halindedir.
Yeter ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugünkü kararlı devletimiz olmaya devam etsin. Yeter ki; Kahraman Ordu, Peygamber Ocağı olduğunu unutmasın Yeter ki; birliğimiz, dirliğimiz ve imânımız bozulmasın.. Yeter ki Ordu lisânının, hürriyet, demokrasi ve millî haysiyetimizin lisânı olduğu bilinsin..