Etiyopya’ya karşı söylemlerini serteştiren Mısır, Etiyopya’nın Nil Nehri üzerinde inşa ettiği Nahda (Rönesans) Barajı’na ilişkin müzakerelerde ‘kendi payına zarar vereceği’ endişesiyle ilerleme kaydedilemediğini duyurdu.
Mısır Dışişleri Bakanlığı, “Dört Bakanlık toplantısında, Etiyopya’nın uzlaşmazlığı ve abartılı bir duruş benimsemesi dolayısıyla somut bir ilerleme sağlamadı” açıklamasında bulundu. Etiyopya’nın süreçte başta Mısır olmak üzere aşağı havza ülkelerinin çıkarlarına gözönüne almadan Mavi Nil üzerindeki kontrolünü genişletme, barajı doldurma ve işletme niyeti ortaya koyduğunu belirtti.
Mısır, geçen perşembe günü yaptığı açıklamada da baraj krizine ilişkin uzlaşı sağlanamadığını bildirmişti. Aynı şekilde Dışişleri Bakanlığı tarafından 10 Ocak’ta yayınlanan bir diğer bildiride de şu iadeler yer aldı:
“Etiyopya Dışişleri Bakanlığı tarafından 8- 9 Ocak’ta Addis Abada’da düzenlenen baraj konulu bakanlar toplantısına ilişkin yapılan açıklama yanlış bilgiler ve çarpıtılmış gerçeklerle doluydu. Açıklamada ayrıca müzakerelerin seyrine, Mısır'ın tutumuna ve teknik tezlerine, bu toplantıda yaşananlara tamamen aykırı bir tablo sunuldu. Etiyopya’nın konumu başta 23 Mart 2015 tarihinde imzalanan İlkeler Bildirgesi Anlaşması ve Mısır’ın su çıkarlarına zarar verilmeyeceğini bildiren 1993 tarihli anlaşma olmak üzere uluslararası hukuka göre yasal yükümlülüklerini ihlal ediyor. Etiyopya’nın bu üzücü yaklaşımı, ‘doldurma sürecinde aşağı havza ülkelerini olası hasarlardan korumak için herhangi bir garanti sağlamaksızın, kısıtlama veya koşul ortaya koymaksızın’ bakanlık toplantıları sırasında sunduğu ve Etiyopya’nın baraj rezervuarını doldurma niyetini yansıtan teknik duruş ve önerilerde ortaya çıktı.”.
Mısır tarafından yayınlanan bildiride konuya ilişkin adil bir tutum benimsenmesinin önemine dikkat çekildi:
“Kahire müzakereler, Mısır ve Etiyopya’nın ortak çıkarlarını gerçekleştirecek adil ve dengeli bir anlaşmaya varma hususundaki iyi niyeti ve olumlu yaklaşımıyla katıldı. Kahire, barajı doldurmak için yıl sınırlaması yapmadı. Mesele şu ki, üç ülke bir yıldan daha uzun bir süre önce barajı aşamalı olarak doldurmayı kabul etti ve uygulama hızı Mavi Nil’in yıllık gelirine bağlandı. Mısır’ın önerisi, dolum sürecinde nehrin geliri ortalamada veya ortalamanın üstünde ise barajın altı veya yedi yıl içinde doldurulmasıydı. Ancak olası bir kuraklık durumunda da Nahda Barajı’nın üretim kapasitesinin yüzde 80’ini elektrik için kullanabilmekti. Bu durum, Etiyopya tarafının kuraklık yükünün küçük bir oranda taşınacağı anlamına geliyor.”
Bildiride, Mısır’ın önerileri “Mavi Nil’deki hidrolojik değişikliklere uyum sağlamak ve barajı doldurma sürecine denk gelebilecek kuraklık yıllarıyla başa çıkmak amacıyla mekanizma ve kurallar belirleme” üzerineydi. Bu mekanizmalar kapsamında ‘barajın yüksek oranlarda elektrik üretmeye devam etme yeteneğini ve asağı havza ülkelerinin karşılaşabileceği su açığını koruyarak doldurma hızını yavaşlatmak ve kuraklık sırasında doldurma işleminin olumsuz etkilerini azaltmak için barajda depolanan su miktarını tahliye etme’ önerisi yapıldı.
Mısır Dışişleri Bakanlığı ayrıca Etiyopya tarafından yayınlanan bildiride geçen ‘Mısır’ın Nil sularını tekelleştirmeye çalıştığı’ yönündeki iddiaları kınadı. Bakanlık “Belki de iç tüketim için ortaya koyulan bu içi boş ifade ve sloganlar, müzakerelerde ilerleme sağlamak için elverişli bir ortam oluşturmaya yardımcı olmuyor” ifadesini kullandı.
Kahire ayrıca ABD Hazine Bakanı’nın adil ve dengeli bir anlaşmaya ulaşmak için Mısır, Sudan ve Etiyopya’nın dışişleri ve su kaynakları bakanları ile 13- 14 Ocak’ta Washington’da düzenlemeyi planladığı toplantıya katılacaklarını duyurdu.
Mısır, Sudan ve Etiyopya heyetlerinin durum değerlendirmesi yapmak üzere önümüzdeki pazartesi günü Washington’da toplanması bekleniyor. Barajın doldurulması ve işletilmesi için bir tarih belirlemek üzere tanınan mühlet önümüzdeki çarşamba günü sona eriyor.
Üç ülke, 2015 yılında Hartum’da imzalanan İlkeler Bildirgesi Anlaşması’nın 10'uncu maddesini uygulamaya koyma kararı almıştı. Söz konusu maddeye göre 15 Ocak 2020 tarihine kadar anlaşmazlık bulunan konularda bir uzlaşıya varılamaması halinde meselenin bir arabulucuya veya bu ülkelerin devlet başkanlarına devredilmesi gerekiyor.
Kahire/ Velid Abdurrahman
Mısır Dışişleri Bakanlığı, “Dört Bakanlık toplantısında, Etiyopya’nın uzlaşmazlığı ve abartılı bir duruş benimsemesi dolayısıyla somut bir ilerleme sağlamadı” açıklamasında bulundu. Etiyopya’nın süreçte başta Mısır olmak üzere aşağı havza ülkelerinin çıkarlarına gözönüne almadan Mavi Nil üzerindeki kontrolünü genişletme, barajı doldurma ve işletme niyeti ortaya koyduğunu belirtti.
Mısır, geçen perşembe günü yaptığı açıklamada da baraj krizine ilişkin uzlaşı sağlanamadığını bildirmişti. Aynı şekilde Dışişleri Bakanlığı tarafından 10 Ocak’ta yayınlanan bir diğer bildiride de şu iadeler yer aldı:
“Etiyopya Dışişleri Bakanlığı tarafından 8- 9 Ocak’ta Addis Abada’da düzenlenen baraj konulu bakanlar toplantısına ilişkin yapılan açıklama yanlış bilgiler ve çarpıtılmış gerçeklerle doluydu. Açıklamada ayrıca müzakerelerin seyrine, Mısır'ın tutumuna ve teknik tezlerine, bu toplantıda yaşananlara tamamen aykırı bir tablo sunuldu. Etiyopya’nın konumu başta 23 Mart 2015 tarihinde imzalanan İlkeler Bildirgesi Anlaşması ve Mısır’ın su çıkarlarına zarar verilmeyeceğini bildiren 1993 tarihli anlaşma olmak üzere uluslararası hukuka göre yasal yükümlülüklerini ihlal ediyor. Etiyopya’nın bu üzücü yaklaşımı, ‘doldurma sürecinde aşağı havza ülkelerini olası hasarlardan korumak için herhangi bir garanti sağlamaksızın, kısıtlama veya koşul ortaya koymaksızın’ bakanlık toplantıları sırasında sunduğu ve Etiyopya’nın baraj rezervuarını doldurma niyetini yansıtan teknik duruş ve önerilerde ortaya çıktı.”.
Mısır tarafından yayınlanan bildiride konuya ilişkin adil bir tutum benimsenmesinin önemine dikkat çekildi:
“Kahire müzakereler, Mısır ve Etiyopya’nın ortak çıkarlarını gerçekleştirecek adil ve dengeli bir anlaşmaya varma hususundaki iyi niyeti ve olumlu yaklaşımıyla katıldı. Kahire, barajı doldurmak için yıl sınırlaması yapmadı. Mesele şu ki, üç ülke bir yıldan daha uzun bir süre önce barajı aşamalı olarak doldurmayı kabul etti ve uygulama hızı Mavi Nil’in yıllık gelirine bağlandı. Mısır’ın önerisi, dolum sürecinde nehrin geliri ortalamada veya ortalamanın üstünde ise barajın altı veya yedi yıl içinde doldurulmasıydı. Ancak olası bir kuraklık durumunda da Nahda Barajı’nın üretim kapasitesinin yüzde 80’ini elektrik için kullanabilmekti. Bu durum, Etiyopya tarafının kuraklık yükünün küçük bir oranda taşınacağı anlamına geliyor.”
Bildiride, Mısır’ın önerileri “Mavi Nil’deki hidrolojik değişikliklere uyum sağlamak ve barajı doldurma sürecine denk gelebilecek kuraklık yıllarıyla başa çıkmak amacıyla mekanizma ve kurallar belirleme” üzerineydi. Bu mekanizmalar kapsamında ‘barajın yüksek oranlarda elektrik üretmeye devam etme yeteneğini ve asağı havza ülkelerinin karşılaşabileceği su açığını koruyarak doldurma hızını yavaşlatmak ve kuraklık sırasında doldurma işleminin olumsuz etkilerini azaltmak için barajda depolanan su miktarını tahliye etme’ önerisi yapıldı.
Mısır Dışişleri Bakanlığı ayrıca Etiyopya tarafından yayınlanan bildiride geçen ‘Mısır’ın Nil sularını tekelleştirmeye çalıştığı’ yönündeki iddiaları kınadı. Bakanlık “Belki de iç tüketim için ortaya koyulan bu içi boş ifade ve sloganlar, müzakerelerde ilerleme sağlamak için elverişli bir ortam oluşturmaya yardımcı olmuyor” ifadesini kullandı.
Kahire ayrıca ABD Hazine Bakanı’nın adil ve dengeli bir anlaşmaya ulaşmak için Mısır, Sudan ve Etiyopya’nın dışişleri ve su kaynakları bakanları ile 13- 14 Ocak’ta Washington’da düzenlemeyi planladığı toplantıya katılacaklarını duyurdu.
Mısır, Sudan ve Etiyopya heyetlerinin durum değerlendirmesi yapmak üzere önümüzdeki pazartesi günü Washington’da toplanması bekleniyor. Barajın doldurulması ve işletilmesi için bir tarih belirlemek üzere tanınan mühlet önümüzdeki çarşamba günü sona eriyor.
Üç ülke, 2015 yılında Hartum’da imzalanan İlkeler Bildirgesi Anlaşması’nın 10'uncu maddesini uygulamaya koyma kararı almıştı. Söz konusu maddeye göre 15 Ocak 2020 tarihine kadar anlaşmazlık bulunan konularda bir uzlaşıya varılamaması halinde meselenin bir arabulucuya veya bu ülkelerin devlet başkanlarına devredilmesi gerekiyor.
Kahire/ Velid Abdurrahman